- 16 -

380 42 4
                                    

“Yalan söylüyorsun,” İnanmak istemiyorum. İçten içe biliyorum, fakat kendimi kandırmaya devam ediyorum.

Arkamı dönüyorum. Okul bahçesine kadar koşuyorum. Bir hayalet gibi olmayı ilk kez seviyorum. Bahçeden çıkmayı başarıp son hız ayaklarıma yüklenmeye devam ediyorum.

Bir iki sokak ötede olan evime vardığımda ilk işim yatağıma atlamak oluyor.

Uyumak istiyorum. Uyuyunca geçecek. Rüyamda buluşacağız, mutlu olacağız.

“Rüyana gelemeyeceğimi sen de biliyorsun Jimin.” Gözlerimi açıyorum. Karşımdaki koltukta oturan Jungkook, oldukça üzgün duruyor. Cevap vermiyorum, gözlerimi sıkıca kapatmaktan başka çarem yok.

“Lütfen böyle yapma.”

Onu duymamış gibi davranıyorum. “Belki de tamamen gitmem senin için en iyisidir.” Mırıldanıyor Jungkook. Anında göz kapaklarım açılıyor, içimi büyükçe bir acı kaplıyor.

Yataktan fırlıyor, koltuğun önünde diz çöküyorum. “Yalvarırım gitme. Bırakma beni, yaşayamam sen olmadan.” Avuçlarımı dizlerine koymaya çalışıyorum, dokunamıyorum ki ona.

Gözyaşlarımız akmaya başlıyor. Onunkiler sadece bir yanılsama, benimkiler ise koltuğun gri kumaşını ıslatıyor.

Gözümün önünde fakat ellerim ellerini tutamıyor, dudaklarım dudaklarına kapanamıyor.

“Bırakma beni Jungkook, senden başka kimsem yok.” Ağlamaya devam ediyorum. Öylesine ağlıyorum ki hıçkırıklar boğazımdan kaçıyor. Nefes alamıyorum, kalbimdeki acı bütün organlarıma baskı yapıyor sanki.

“Bir gün, bizi ayıracaklar. Sen de biliyorsun bunu en az benim kadar.”

Reddediyorum.

Gözlerim kararıyor. Bedenim beni daha fazla taşıyamazken geriye düşüyorum.

Karanlıkla buluşuyorum.


şunu salıp ağlamaya gidiyorum bi üç saat falan yokum gelince ağlarız artık :[

ruh rehberi ¦ jikook Where stories live. Discover now