2

58 8 10
                                    

-Anlamamak

Kapalı gözlerimi kamaştıran gün ışığı parlaktı. Gözlerimi açmak ve açmamak arasındaki soru işaretinde kalmıştım. Karar vermem fazla uzun sürmeden gözlerimi araladım ve açık mavi perdelerde göz gezdirdim. Bulanık görüşümü netlestirmek adına yumruklarını gozlerimi ovaladıktan sonra başımı yana çevirdim. Yoktu. Yoongi burada yoktu.

Dün gece ona sarıldığım ve güvende hissettiğim anı hatırlarken derin bir iç çektim ve bir daha ne zaman geleceğini düşündüm. Son zamanlarda çok nadir geliyordu ve ben uzun zamandır ilk defa iyi bir uyku uyudum.

Hayat öyle inişli çıkışlı olur ki bazen, hergun gördüğün, sarıldığın, sohbet ettiğim birini, birkaç hafta aralıklarla görmeye baslarsın. Veya hergün tedirgi ve korkuyla, başınızda bekleyip sizi izleyen korkunç birini görürken, bir anda yapayalnız kalabilirsiniz. Bir taraftan iyi bir taraftan kötü şeyler yaşarken kendinizi karmaşada hissedersiniz. Kafa karışıklığı en büyük utanç olabilir.

Ama her ne olursa olsun... Yoongi yanımda değildi. Yoongi'm burada yoktu ve bir daha ne zaman geleceğini bilmiyorum. Yoongi'm burada değildi.

***

Bahçe oldukça büyüktü. Yürümek için birebir. Burada kalıcı olarak geldiğim zaman bu ağaçlar daha küçüktü. Şimdi ise büyük ağaçlar oldular. Tıpkı onlarda olan değişiklik gibi bende de büyük değişiklikler vardı. Hoşuma gidiyor mu gitmiyor mu bilemiyorum sanırım her ikisi de.

Yanımda benimle beraber yürüyen bay Namjoon bugün çok sakin görünüyordu. Normalde her zaman biraz stresli olurdu ama bugün değildi. "Bugün iyi görünüyorsun Jimin. Ama sanki biraz moralin yok."

Önce ona sonra tekrar önüme baktım ve hafifçe tebessüm ettim. "Dün gece Yoongi'yle beraber uyuduk. Yani uykumu aldım. O yüzden galiba."

"Ama moralin de yok."

"Sabah kalktığımda yanımda değildi çünkü." İç geçirdim ve alt dudağımı dişledikten sonra omuz silktim. "Son zamanlarda çok nadir yanıma geliyor oldu. Bu beni endişelendiriyor."

Kaşlarını çattı ve bana baktı. "Jimin son zamanlarda hiç tuhaf bişeyler yaşadın mı?" Kayan gözlüğünü işaret parmağıyla düzeltti.

"Birkaç haftadır hiç tuhaf bişey yaşamadım ve bu çok tuhaf. Başımda durmadan bekleyen biri yok, benimle konuşan biri yok, aynaya baktığımda benimle kavga eden biri yok ve bu çok tuhaf."

Tebessüm etti hafifçe. "Bu çok güzel bir haber Jimin."

Göz devirdim. "Bilemiyorum ama Yoongi'yi özlüyorum. Daha dün akşam ona sarıldım, omuzunda ağladım ve uyudum. Sabah gözlerimi açtığımda ise yoktu. Onu gerçekten özlüyorum."

"Bence" deyip duraksadı Bay Kim. Sessizliği uzun sürmeden konuşmaya devam etti. "Bence onsuz yaşamaya alışmalı sın. Çünkü tamamen iyileşince onu bir daha görmeyeceksin."

Göz devirdim sadece. Konuşacak binlerce kelime vardı zihnimde ama konuşmuyordum. Sadece susmayı tercih ediyordum. Artık hasta olduğumu inkar etmiyordum bile.

"Baksana" dedi sevinçle. "Buraya ilk geldiğin zamanlar sana 'iyileşmek' kelimesini kullandığımızda çıldırırdın. Ama artık sessiz kalıyorsun. Bu çok iyi. Birkaç aya, belki de daha kısa bir sürede iyileşeceksin. Sosyal hayata karışmak istemez misin?"

Sosyal hayat. Her zaman, hayatım boyunca uzaklaştığım sosyal hayat. Hiç olmayan sosyalliğim. Balık de bu yüzden bu psikolojik rahatsızlığa kapılmışımdır. Hatırlıyorum; daha orta okul üçüncü sınıftaydım. Hiç arkadaşım yoktu. Zihnimde oluşturduğum, görmediğim iki arkadaşım vardı. Onları görmüyordum, duymuyordum ama onlarla konuşuyordum. Onların cevaplarını da kendim veriyordum. Yani bebeklerle oynamak gibi. Hepsini kendim konuşturuyordum. Ama sonra onları görmeye başladım. Ne olduğunu bile anlamadan buraya yatırıldım. Şizofren diyorlar şimdi bana.

Autumn | YoonminWhere stories live. Discover now