altı; ihanet

117 14 6
                                    

istwyim gozlerim kapaniyo sizin icin yb yaziyom
keyifli okumalar

- - -

uzun bir günün ardından yorgunluktan uyuyakaldığım oturma odasında açtım gözlerimi. doğrulup oturur pozisyona geldim. gözlerimi ovuşturup bir süre etrafa bakındım.

her şey normal duruyordu. eve geldiğim gibi koltuğa yığılıp uyuyakaldığım için hyunjin'in evde olup olmadığından haberim yoktu.

evde farklı bir koku vardı. farklı bir erkek parfümü kokusu alıyordum. ya hyunjin'in yeni parfümüydü ya da tanıdığım biri bizim eve gelmiş olmalıydı.

bu kokuyu bir yerden tanıdığıma emindim.

çok tanıdık, hafif baş döndürücü, tatlı ve erkek parfümü olmasına rağmen kadınımsı kokusu olan bir parfümdü.

jisung da buna benzer bir parfüm kullanıyordu.

koltuktan kalkıp vücudumu esnettim. üstümü değiştirmek için doğruca yatak odasına yürüdüm.

parfümün kokusu yatak odasına doğru gittikçe güçleniyordu.

kokulara karşı farklı bir hassasiyetim olduğundan bana yabancı gelen kokuyu hemen ayırt edebiliyordum. bu benim için bazen avantaj bazen de dezavantaj olabiliyordu.

odanın kapalı kapasını tek seferde açıp içeriye bakmadan öylece dalıverdim.

gözlerimi açıp karşıma baktığımda ise yatağımızda yatan hyunjin'i ve onun yanında yatan jisung'u gördüm.

uyuyorlardı. içeri dalmış olmama rağmen duymamışlar ve uyanma tenezzülünde bile bulunmamışlardı.

yavaşça hyunjin'in yanına yaklaştım. boynunun belli bölgeleri morarmıştı. aynı izler jisung'un vücudunda da vardı.

küçük adımlarla odadaki çöp kutusuna doğru yürüdüm. yavaşça çöp kutusunun kapağını açıp içine baktım.

çöp kutusunun içi, içi dolu prezervatiflerle doluydu.

böylece bütün tezlerimi doğrulamış oldum. tekrardan küçük adımlarla odadan çıktım ve beni duyamamaları için yavaşça kapıyı kapattım.

kafam yana eğik, hayattan bıkmış bir tavırla mutfağa gidip boğazımı delip geçebilecek büyüklükte bir bıçak buldum.

hyunjin'in veya jisung'un canını yakamayacak kadar seviyordum ikisini de. hyunjin'i canımdan çok, jisung'u arkadaştan çok bir kardeş gibi seviyordum.

bu yüzden kendi canım asıl hedefimdi.

banyoya doğru giderken bütün kıyafetlerimi çıkartıp koridora attım. ayaklarımı sürükleye sürükleye banyoya girdim ve küvetin suyunu açtım.

küvet dolmaya devam ederken yavaşça içine girdim. su sıcaktı. derim suyun sıcaklığından alev alacak kadar ısınmaya başladı.

bıçağı küvetin kenarına bıraktım.

kafamı dolan suyun içine soktum ve suyun altında avazım çıktığı kadar bağırmaya çalıştım.

bir yandan gözyaşlarım süsledi içinde yüzdüğüm suyu.

boğulacak gibi hissettiğimde kafamı dışarı çıkardım. kenara bıraktığım bıçağı tekrar elime alarak bileğime değdirdim.

hıçkırıklarla ağlayarak çizikler attım. çok derin olmayacak şekilde attığım bu çizikler öfkemin bir simgesiydi.

aynısını sol koluma da yaptıktan sonra bıçağın sivri ucunu boğazıma değdirdim.

ağlamaya devam ederken soğuk metalin tenimle temasını hissedebiliyordum. yavaşça yardı boğazımı.

sonra da öksürükler içinde uyandım. boğazımı ovalayarak öksürüklerimin azalması için uğraştım.

gördüğüm en gerçekçi kabuslardan bir tanesiydi. bileklerime attığım çiziklerin acısını çok net hissetmiştim.

uzun kollu kazağımı yukarı sıyırıp kollarımı kontrol ettim.

gördüğüm kabusta küçük çizikler attığım bazı yerlerde olduğu gibi kapanmış çizik izleri vardı kollarımda.

hyunjin'in evde olmaması benim için çok kötüydü. ona sarılıp ağlamam gereken bu zamanda üç günlük tatile gitmesi canımı yakıyordu.

belki de gördüğüm bu kabusun sebebi hyunjin'e duyduğum özlemdi.

kafamın tamamen bulandığını hissediyordum. hyunjin'in yerinde yatan kocaman ayıcığa sımsıkı sarıldım. kafamı ayıcığın göbeğine gömdüm.

"çok özledim." dedim kendi kendime. ona o kadar aşıktım ki duygularımın tarifini yapamazdım.

ona olan aşkımı düşünmek ateşimin çıkmasına sebep oluyordu. ben ona böylesine aşık olmuşken onun elin işçileriyle kutlama için tatile gitmeyi kabul etmesini yediremiyordum.

gururuma ağır geliyordu. beni aldatma ihtimalini asla düşünmezdim. beni değil de tatili tercih etmesi canımı sıkıyordu.

"şerefsiz. nolurdu sanki benimle kalsaydın." bana aldığı ayıcığa daha da sıkı sarılıp akan gözyaşlarımı kendimden gizlemeye çalıştım.

eğer ağladığıma inanırsam hyunjin geri dönene kadar kendimi susturamazdım.

beynimi ve kalbimi de aynı anda kandırmak zorundaydım. hyunjin'i üç günlüğüne unutmak zorundaydım.

- - -

aglama kiyamam valla uzuluyom

i'm lonely bc of u ≠ hyunhoWhere stories live. Discover now