113- Cansız Çiçekler

1.6K 110 43
                                    

KIYAMETE 41 GÜN KALA

Kaçan uykularımın hesabını soracağım bir sürü kişi olsa da çoğu hayatta değildi. Hayatta olmasalar bile bendeki hesapları her dakika katlanıyor, hesabım kitabım kendime kalıyordu. Sinirliydim, korkuyordum, fazlasıyla gergindim. Ümmühan ve Bedir'in arasındaki ilişki nasıl ve ne şekilde evlilik münasebetine dönüşmeye karar vermişti, işte buna akıl sır erdiremiyordum. Şahan'ın annesi Ümmühan, Talat amcamın karısı Ümmühan ve benim gecemin sahibi...

Boş duvara kaşlarımı çatıp yüzümü sertçe sıvazladım. Her gün her şey daha da sarpa sarıyordu ve ben buna bir türlü engel olamıyordum. Başıma gelen her şeyi kaldırmak zorunda değildim. Canımın üzerine milyonlarca can yüklenmiş gibi yorgundum ve benim canım her defasında daha da aşağı sürükleniyordu. Canım batarken sesimi çıkaramadığım her an benim sonum oluyordu.

Bedir'e duyduklarımı belli etmesem de şu an yalnızdım ve boş duvara tüm sinirli mimiklerimi yansıtıyordum. Sinirliydim çünkü o kadın artık benim için katlanılamayacak seviyeye yükselmişti. Hem çocuğuma hem sevdiğim adama göz koymuştu. Korkuyordum çünkü o kadından hesap sorabilecek cesaretim yoktu. Gergindim çünkü elimden bir şey gelmiyordu.

Elbette ki Bedir'in o kadınla evlilik gibi düşüncesi olamazdı, buna inancım tamdı. İzlediği farklı bir yol vardı ve o yolun benim güvenliğimden geçtiğini biliyordum. Ümmühan'ın amacı hayatımı mahvedip güya elimden her şeyi almak istemesiydi. Bedir'in amacı beni o kadından koruyup kollamaktı. Benim amacım ise...

Duvara yumruk atacakmışım gibi parmaklarımı avuçlarıma gömdüm. Benim amacım neydi? Benim bu hayatta uygulayabileceğim bir amacım var mıydı? Kaçmaktan başka neyi becerebiliyordum? Kalbim göğüs kafesimin içinde öfkeyle çarparken sakin nefesler alıp vererek kendimi yumuşatmaya çalıştım. Sakin olacaktım. Herkes plan kurarken ben boş duramazdım. Benim amacım çocuğumu güzel bir ortamda dünyaya getirmek olmalıydı ve o ortamda Ümmühan'ın olmasına asla izin vermeyecektim.

Bedir'in niyeti ne olursa olsun içimdeki öfkeyi bastıramıyordum. İçim alev alevdi. Bedir o yüzden eve pencereden giriyordu, o yüzden benimle yan yana görünmüyordu ve o yüzden dışarı çıkmak istediğimiz zaman akşamları gizlice evden kaçıyorduk. Her şeye son vermek elimdeydi. Bu kadar olayın başlamasına sebebiyet veren kişi ben olmasam da bunların sonunu getirebilirdim. Ümmühan'dan korkmayacaktım. Gözlerimi sonunda boş duvardan ayırabildim. Şahan'ın yatak odasından çıkacaktım ki adımlarım duraksadı. Daha çocuğum için alışveriş yapmamıştım, adını bile düşünmemiştim ama ben geçmişteki olayların pis işlerinde yüzüyordum. Nasıl sinirlenmezdim? Olan şeyler yüzünden en güzel zamanlarımı harcıyordum.

Asık suratımla salona girdiğimde kimseyi göremedim. Bugün düğün vardı ve henüz kimse gelmemişti. İşim yokmuş gibi bir de düğüne katılacaktım. Çünkü Şehnaz kimseyi kıramazdı. Başımı iki yana sallayıp koltuğa oturacağım sırada apartmana yaklaşan varlığı görmemle gözlerimi kırpıştırdım. "Hayır... Lütfen hayır..." Ağlak tonumu işiten kulaklarım gözlerimden önce ağlamaya başladı. Berat, pembe tüylü atkısıyla kırıtarak apartmanın merdivenine yönelmesiyle çenem büzüldü. Bana rahat yüzü yoktu. Papağana döndüm. "Az sonra zilimiz çalacak ve sen sakın sesini çıkarmayacaksın. Duydun mu kuş?"

"Duydum anneciğim!" Sesi o kadar çirkindi ki ona soru sorduğuma pişman oldum. Tahmin ettiğim üzere Berat gerçekten de bana gelmişti, zilin sesini duymamızla ellerimi belime yerleştirip dikildiğim yerde durmaya devam ettim. "İçerideyiz! İçerideyiz! Buradayız! İmdat! Evdeyiz! İmdat! İmdat!"

Aptal kuşa gözlerimi devirip odadan çıktım. Berat'ın kuşundan ne bekliyordum ki? Gerçekten lafımı bir kuşa dinletebileceğimi düşündünüz mü? Ben az kalsın düşünüyordum. Yanaklarımı şişire şişire kapıya yaklaşıp sessiz bir of çektim ve kapıyı araladım. "Bedir evde değil Berat. Akşama anca gelir. Eve pencereden birlikte girersiniz. Hadi, iyi günler."

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now