¹⁴

425 56 0
                                    

Alin Akçay

Gerginlikten terleyen ellerimi kotumun kenarlarına silip derin bir nefes aldım. Heyecandan ve panikten saat hesaplaması yapamamış ve tam olarak iki saat önceden buluşma yerine gelerek tarihe kazınmıştım.

İki saat boyunca ne yapacağımı cidden bilmiyordum. Telefonuma gelen mesaj sesi ile bakışlarım anında telefona döndü. Karan mesaj atmıştı. İstemsizce yüzüme yayılmış olan gülümsemeyle mesajını okudum.

Karan: bir şey diyeceğim

Alin: evet?

Karan: ama gülmeyeceksin

Karan: söz ver

Alin: tamam tamam söz

Karan: ben biraz fazla erken gelmiş olabilirim

Karan: şu an parkın içinde bir bankta oturuyorum desem?

Dudaklarımdan kaçan kahkahaya engel olamamıştım. İkimiz de niye böyleydik?

Alin: affet, güldüm

Karan: al işte

Alin: ama dur bak, sebebini duyunca bana hak vereceksin

Alin: ben de erken geldim

Alin: parktayım, çimenlerde oturuyorum

Karan: ne jxnxmxk

Karan: ne kadar da uyumluyuz ya

Alin: ee gelmeyecek misin yanıma?

Alin: mesajlaşmaya devam mı edeceğiz böyle mal gibi?

Alin: djjxmxmxmxk

Karan: geleceğim tabii

Karan: çok heyecanlıyım

Karan: beynim işlevlerini yitirdi bu yüzden, mazur gör lütfen

Alin: ya şapşal, gelsene

Alin: *konum*

Karan: geliyorum

Uygulamadan çıkıp kameraya girdim ve yüzümü inceledim. Hafif çıkan rüzgara rağmen saçım güzel gözüküyordu. Yüzümde de bir şey yoktu. Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Bir şey yok, bir şey yok. Çocukluk arkadaşınla yeniden görüşeceksin sadece, daha önce tanıştınız siz!

Yok, olmuyordu. Karan'ı görecek olmak içimdeki kelebekleri hareket ettirmişti bile. Off, aşık mı oluyordum acaba? Saçmalama Alin, hızlı gidiyoruz diyen sen değil miydin kızım?

Başımı kaldırıp gelip gelmediğini kontrol etmek istedim. O sırada otuz iki diş sırıtıp bana doğru gelen Karan'ı fark ettim. Gerçekte daha yakışıklıydı karamım. Üzerinde mavi bir hırka, altında da siyah kot vardı. Saçları hafif rüzgarda dağılmıştı. Ayağa kalkıp bana sarılmasına izin verdim. Ben de ona kollarımı sarmıştım. Kokusu burnuma dolarken heyecandan titreyen ellerimi kontrol altına almaya çalıştım.

"Selam. " dediğinde gülümsedim. Ses tonu çok güzeldi.

"Selam. "

Bedenini benden ayırdığında gözlerimiz kesişti.

"Gerçekte fotoğraflardan çok daha güzelsin Alin. "

Sesindeki hayranlık kalbimin hızlanmasına sebep oldu. Bu çocuk neden bu kadar kibardı ya?

"Sen de daha yakışıklısın Karan. "

Dudakları daha fazla kıvrıldı. Serdiğim örtüyü gösterdim.

"Oturalım mı? "

Beni başıyla onaylayıp örtünün üzerine oturdu. Ben de karşısına oturdum. Şimdi ne yapacaktık? Neden bu kadar heyecanlıydım ya?

"İkimizin de suspus olması dışında bir sorun yok. " dediğinde gülmüştüm. Bakışlarımı gözlerine çıkardığımda gülüşüme baktığını fark ettim. Gülümsemem yavaş yavaş silikleşti. Ben utangaç biri değildim ya, bana ne oluyordu?

"Yanlış anlamanı asla istemem ama ben çok heyecanlıyım o yüzden ne konuşacağımı pek bilmiyorum. "

Gülümsedim.

"Aynısını ben de yaşıyorum o yüzden rahat olmaya çalışalım. Sorun yok. "

Diyene bak, Alin!

"Nasılsın, neler yapıyorsun? " diye sordu Karan, hırkasının önünü açarken. Güzel, bir tek bana sıcak basmamıştı demek ki!

"İyiyim, seni gördüm daha iyi oldum. "

Çüş Alin!

Karan önce şaşırsa da sonra gülümsemesi büyümüştü.

"Yaa, demek öyle? Mesajlaşırken bu kadar açıksözlü değildin. "

Gülümsemeye çalıştım. Lafı değiştirmem lazımdı, hemen.

"Ee sen ne yapıyorsun? İşlerin hâlâ yoğun mu? "

Kaşları havalandı.

"Diğerleri kadar deneyimli olmadığım için daha fazla çalışmam gerekiyor sadece. Aşırı bir yoğunluğu yok aslında. "

"Öyle diyorsun ama ne zaman konuşsak bir proje üzerinde çalışıyor oluyorsun. Karya da aynısını söyledi, kendini çok yıpratıyormuşsun. "

Karan'ın kaşları çatılmıştı ve rahatsız olmuş gibi kıpırdanmıştı. Yanlış bir şey mi söylemiştim?

"Beni mi konuştunuz? " diye sordu şaşkın ses tonuyla.

"Senin sayende tanıştık, elbette senden bahsettik de sen bundan rahatsız mı oldun anlamadım ben? "

Karan yutkunarak bakışlarını yeniden bana çevirdi.

"Yok öyle değil, sadece gerildim biraz. Ben Karya ile konuştuğumda bana bundan bahsetmemişti. "

Omuz silktim.

"Zaten seni kötülemedi veya seni kızdırabilecek bir şey de demedi. Öyle konuşurken bunu da söyledi. "

Karan gülümsedi.

"Tamam tamam bu konuyu kapatalım. Karya ile konuşurum ben bunu sonra. Sen kendinden bahsetsene. "

Duraksadım. Ne söylemem gerekiyordu? İş görüşmesinde gibi gerilmem normal miydi?

"Ya aslında çok renkli bir hayatım yok. Genel olarak işten eve, evden işe bir döngüm var. "

"Pekala, hayatını renklendirme görevi bende o zaman. Tolstoy'un da dediği gibi: “Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir. " Ben de bu şehre gelerek ikimiz arasında muhteşem bir hikaye başlattım. "

Kaşlarım havalanmıştı.

"Bayağı iddialısın bakıyorum da. " dedim sesime yansıyan hayranlığı gizlemeye çalışarak. Karan'ın sırıtışı büyüdü.

"Seninle birlikte olmak için iddialı olmak gerekiyor, küçüklüğünden biliyorum. "

Utanarak gülümsedim.

"İyi ki geldin, Karan. "

Karan'ın gözlerindeki parıltı büyüdü, büyüdü ve beni de içine aldı. Belki de bazen doğru kişiler beklemediğin anda belirirdi.

SENİN BABAN | YARI TEXTINGWhere stories live. Discover now