22.Bölüm

39 8 35
                                    

Gözüm yavaş yavaş açılırken neler olduğunu idrak etmeye çalıştım. Ama bu yaptıkları mantık dışıydı. Beni kaçırmışlardı. Bir dağ evindeydik ve beni öylece salondaki koltuğa yatırmışlardı.
Ayağa kalktım. Kapıya doğru ilerledim. Kapı kilitli de değildi. Böyle bir salaklığı kim yapardı ? Tabiki Mete. Allahın cezası pislik.
Dışarı çıktım. Önümü kar yığını kapatıyordu. Yavaşca yürümeye çalıştım. Ve tam dışarı çıktım.
Bir dakika bir dakika o gördüğüm kişi doğru değildi dimi ?.
Hayır Lanet olsun.
Biz anlaşmıştık ama.
Planında kaçırmakmı vardı cidden ?
Salak herif.
Şimdi açıklıyorum, bu Beyinsizliği yapan kişi Berk.
Sinirle yanına gittim.
"YA SEN SALAKMISIN ! GERİZEKALI HANİ BİRBİRİMİZİ BEKLEYECEKTİK ? MAL BİRDE İNSAN GİBİ VEDALAŞTIN ÖKÜÜÜZZ"
diye bağırdım.
"YA HAYIR DOĞRU DÜZGÜN KAÇIRSAN HADİ NEYSE ELLERİMİ BAĞLAMAMIŞ KOLTUĞA YATIRMIŞ BİRDE KAPIDA AÇIK SALAK YAAAA !"
Diye bağırdım tekrar.
"Sakin ol Piremses"
"HALÂ PİREMSES DİYO YAAA. PİREMSES KELİMESİ SENİN-  "
Lafımı kesti.
"Hoooopp hooopp ya bir sakin ol"
"Berk niye kaçırdın ?"
"Sonra ankatıcam hadi içeri geçelim üşütüceksin." 
"BANANEEEE "
"Şuan şımarık bir çocuk gibisin. Yürü içeri hadi."
Sinirle içeri yürüdüm. Kardan dolayı düştüm. Berk güldü. Sinirle büyük bir yığın alıp onun tam kafasına attım.
Sonra tekrar eve yürüdüm ve girdim.
Arkamdan oda geldi.
"Yukarda kıyafet var. Giy onları sonra geri gel."
Dedi. Yukarı çıktım.
Siyah tayt vardı onu giydim ama üstüme benim bedenimden ve kendimden XXXL büyük bir sweatshirt vardı. Giydim. Ve içinde kayboldum.

 Ve içinde kayboldum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Aşağı indim. Kapüşonunuda taktım.
Koltuğa oturup konuştum.
"Seni dinliyorum?"
Dedim Berk'e.
"Ne beni dinliyorsun ?"
"Niye kaçırdın lan beni "
"Gitme diye"
"Ödüm koptu cidden kaçırıldım sandım"
"Öyle olmalıydı zaten"
"YA BERK HAYATIMLA OYNADIN !"
diye bağırdım.
"bağırma"
Dedi sakin sesle.
"BENİM GELECEĞİMLE OYNADIN BANA BAĞIRMA DİYORSUN HALÂ"
Diye daha fazla bağırdım.
"Güneş bağırma."
Dedi sabrının sonuna geliyormuş gibi.
"SEN SALAKMISIN ! BEN DAHA İYİSİNİ YAPABİLİRDİM AMA SEN ENGELLEDİN BUNUUUU"
sesimin sonuydu.
"BEN SENİ DÜŞÜNDÜM GİTMENİ İSTEMEDİM SANA ÇOK BAĞLANDIM ÇÜNKÜ! ŞİMDİ SEN GELMİŞ BENİ SUÇLUYORSUN!"
nefes alıp devam etti. Daha sakin.
"Tek suçlu sensin güneş. Ben senin beni bırakmayacağına adım gibi emin olup gülerken sen gitme hayalleri kuruyomuşsun."
İstemsizce veya istemlice Bir şey yaptım. Çok kötü bir şey.
Tokat attım.
Berk'e tokat attım.
Kafası sola düştü. Sonra verdiği kolyeyi çıkarıp yüzüne fırlattım.
Gözünün dolduğunu  gördüm.
Sinirlendi belkide ama belli etmedi.
Hiç birşey demeden montunu giydi. Botunu giydi. Ve evden dışarı çıktı.
Peşinden gitmek istedim ama gidemedim.
Koltuğa oturdum. Sadece onu bekleyebilirdim.

*8 saat sonra*
Hava hem kararıp hem soğumuştu. Zaten karlıydı etraf.
Halâ gelmemişti. Dayanamayıp evden çıktım. Mont felan almadan.
Fırtına vardı.
Hava hem soğuk hem zifiri karanlıktı. Biraz yürüdüm.
"BEEERRRK!"
diye seslendim ses yok.
Nereye gittiğimi bilmeden devam ettim yola. Ama en sonunda fark ettimki kaybolmuştum. Ama bir gariplik vardı. Hatta fazlasıyla gariplik vardı. Ev biraz gerideydi. Tamam gidemesemde aynı yerde olduğuma emindim. Ama şuan burda hiç kar yoktu.
Sağda ve solda ağaçlar vardı yolun ortasındada taşlı yol.

Düşmanın Kızı Where stories live. Discover now