2.Bölüm

1.8K 144 1
                                    

Birinin beni dürttüğünü hissetmemle kafamı yasladığım yerden kaldırdım."Komutanım iniş yapacağız,"diyen Doruk ile gözlerimi açtım.Etrafıma baktığımda herkesin iniş için hazırlandığını görmüştüm.Helikopter iniş yaptığında Canalp sert bir şekilde Boran'ın kolundan tutup kaldırdı.Boran ses etmeden kalkıp helikopterden indi.Sırayla hepimiz helikopterden indiğinde iki tane asker Boran'ı kollarından tutup götürmeye başladı.

Albayın önünde sıraya geçtiğimizde hepimiz hazır ol da bekliyorduk."Görevi başarıyla yerine getirdiniz.Hepinizi tebrik ederim,"demesi ile hepimiz hep bir ağızdan sağol diye bağırmıştık.Albayın bakışları benim üzerimde durduğunda bir adım öne çıktım."Teğmen Gaye Demirel,"beni tanıdığını bilmeme rağmen kendimi tanıttım.+

"Timine hoş geldin teğmen,"dedi.Umarım herkes sizin gibi düşünüyordur albayım."Hoşbuldum komutanım,"diye yanıtlamamla albay arkasını dönüp karargaha ilerlemeye başladı.Albayın gitmesiyle bizde ilerlemeye başladık.

Karargaha girdiğimizde ben kantine timde üstünü değiştirmek için gideceğim sırada sol kolumun yaralı olduğu kısımdan bir baskı hissetmemle dişlerimi sıktım.Kolumdan tutup beni çekiştiren kişinin kim olduğunu tahmin etmek zor değildi.Kağan beni kendisine çevirdiğinde ikimizin de bakışları birbirini öldürecek gibiydi.

"Komutanım du,"diyen Canalp'in sesini duyduğumda diğer elimle onun sözünü kestim.

"Ne işin var senin burada!?"Yüzüme yüzüme böğürmesiyle suratımı buruşturdum.Büyük ihtimal kolumun yaralı olduğunu fark etmemişti ama hâlâ koluma baskı yaptığında dolayı aceleyle yapılan dikişlerimi patlatmıştı.Dikişlerim patladığı için kan elini ıslatmış olmalı ki hızlıca elini çekti."Yaralı mısın?"

Timin önünde onunla tartışmak istemediğim için kolundan çekiştirip ilerlemeye başladım.Timden biraz uzaklaşıp durdum."Sen ne yaptığını sanıyorsun?"

Bakışları hâlâ kanayan kolumdaydı.Sanki görmüyormuşum gibi eliyle kolumu gösterdi."Kolun kanıyor,"demesiyle daha da sinirlendim."Bırak şimdi kolumu!Sen ne yaptığını sanıyorsun diyorum?"

Sert tepkim onu kendine getirmiş olmalı ki bakışlarını sonunda kolumdan çekip bana bakmaya başladı.Siniri yerine gelmiş olmalı ki o da benim gibi sert bir şekilde konuşmaya başladı."Ne işin var senin burada!?"

Söylediği sözlerle sinirle gülümsemeye başladım.Hâlâ neden burada olduğumu sorguluyordu.Sanırım nerede olduğumuzun ve kimler olduğumuzun farkında değildi."Burası bir karargah bende askerim,acaba ne işim olabilir burada?Düşün bakalım,"diye çıkışmamla o da benin gibi sinirden gülümsemeye başladı.

"Burada göreve başladığını söyleme bana sakın,"dedi.En azından tahmin ettiğim daha zekiydi."Tamam,söylemem,"dememle ellerini saçlarında geçirmişti.Onun bu kadar sinirleneceğini bilseydim burada daha önce gelirdim.Cebinden telefonu çıkarıp birini aramaya başladı.Büyük ihtimal babasını arıyordu.Albay telefonu açmış olmalı ki konuşmaya başladı."Bu da ne demek oluyor?"

Sorduğu soruyla sinirle yanımdan ayrılmıştı.En son bağırışlarını duymuştum.Kağan'ın gitmesiyle etrafıma bakındım.Reviri bulmam lazımdı.Hızlıca önümden geçen askeri durdurdum."Revir nerede?"

Sorduğum soruyla baştan aşağı beni süzmüştü."Sağdaki koridorun sonunda,"dedi bakışları yüzümde durduğunda.Söylediği koridordan girdiğimde reviri bulmuştum ama içeride kimse yoktu.Yara sol kolumda olduğu için kendi başıma halledebilirdim.Malzemelerin olduğu rafın önüne geldiğimde yaranın olduğu bölgeyi açtım.

Raflarda bulunan eldivenlerden birini sağ elime taktım.Pensetle açılan dikişleri aldım.Açılan bölgeyi temizleyip o bölgeye lokal anestezi yaptım.İğneyi alıp dikiş atmaya başladım.Dikiş işlemi bittiğinde üstünü temiz bir bandajla kapattım.

KUZGUNWhere stories live. Discover now