27

78 10 5
                                    

binanın içinde asansörün gelmesini beklerken kolumu dürtükledi.

'ne işimiz var burda ya ben seninle yalnız olmak istiyorum. jimin kim ' bugün bu ve türevleri cümle çok duymuştum yanımdaki serseriden.

'tanışmak için başımın etini yedin şimdi ne oldu'

'onu gördüğüm yerde öldüreceğimi de söylemiştim'

'öldürmek yok jungkook arkadaş olmak var bin şimdi asansöre'

dediğimi yapıp ayaklarını sürüye sürüye girdi asansöre kat numarasına basıp ona döndüm.

'seni öpmek istiyorum' gülümsedim istemsiz

'sürekli bunu söylüyorsun'

'sürekli seni öpmek istiyorum çünkü'

'uslu olursan söz birkaç defa öpeceğim seni'

'söz verdin bak'

elimdeki poşetlerden birini onun eline tutuşturdum. asansör kapısı açıldığında da onu itekledim dışarı.

'hafta sonumda bu herifle vaktimi öldürüyorum ben'

'benimle olmak istemiyor musun ' uzanıp alnımı öptü.

'deli misin taehyung bu herifle olmaktansa seninle olmak istiyorum diyorum'

'çok sürmeyecek zaten sabret' cümlemin bitiminde önünde olduğumuz kapı biz daha zile basmadan açıldı.

'hoşgeldiniz' normalde yaptığımız gibi sarılmaktansa onu önceden jungkookun rahatsız olacağı hakkında uyardığım için elimizdeki poşetleri alıp içeri taşımakla yetindi. sarılmamıza elbette bir şey demezdi ama ilk karşılaşmadan ondan nefret etsin istememiştim.

içeri geçip yerleştikten sonra onların tanışma faslını ve sevgilimin sırf benim için jimine alışma çabalarını izledim. ona  sürekli jungkook tan bahsettiğim hakkında bir şeyler söylemesine kızdığım sırada aslında bunun jungkookun hoşuna gittiğini anladığımda da kızmayı bıraktım.

bir saatin sonunda onlar bensiz de sohbeti ilerletebildiği sırada jiminin telefonu nihayet çaldı. odadan çıkıp telefonunu açtı. benden tarafa döndü. ben zaten o ikisi konuşurken onu izlediğim için ona dönüktüm.

'aslında iyi biri gibi'

'iyi biri gibi mi? jungkook utanmasanız benden ayrı eve çıkacaksınız beni unuttuğuna inanamıyorum'

'güzelim ısrar eden sendin. ben sadece istediğini yapıyorum.  arkadaşını sevdim işte'

'birazdan daha da seveceksin'

kaşlarını çattı' neden ki '

'taehyung çıkıyorum ben' toparlanıp ayağa kalktım kalkarken de elinden tutup jungkooku kaldırdım. kapının yanına gittik. ikimiz de ses çıkarmadan jiminin ayakkabılarını giymesini izledik.

işi bittiğinde önce jungkook a sonra da bana sarıldı. ikimize iyi eğlenceler diyip evden çıktı. anlamazca bakan suratıyla sordu.

'nereye gitti' elinden tutup salona sürükledim. kenara koyduğum poşetlerden birini alıp koltuğun üstüne çıkardım içindekileri.

onun için aldığım pijamaları ona uzattım

'ne bu'

'giy bunları'

'niye giyeyim taehyung ne diyorsun jimin nereye gitti'

'jimin evini bu hafta sonu için bize verdi'

' nasıl yani '

'yalnız vakit geçirmek istiyordun ya oldu işte'

elindeki pijamalara getirdiğimiz poşetlere baktı.

'bütün hafta sonu beraber miyiz yani' gözlerinin içinin parladığını görünce gülümsedim.

' evet '

'sadece ikimiz mi'

' jimini geri çağırayım istersen'

' hayır hayır böyle iyi'

'tamam hadi giy şimdi onları'

' bizim için ev mi ayarladın'

başımı salladım 'seni öpmek istiyorum'

' önce giy '

'önce öpücük'

yanına yaklaşıp hızlıca öptüm. geri çekileceğim sırada beni sarmalayıp öpmeye devam etti. ilk defa özgürdük yakalanma kaygısı yoktu ve onun bu kadar mutlu olacağını bilsem çok önceden giderdim ona.

deniz adamı 🧜‍♂️/ TAEKOOK✔️Where stories live. Discover now