3.0 PART 1

2.4K 166 22
                                    


Upuzun bir bölüm sizi bekliyor. İyi okumalarr.

Anıl Emre Daldal- Dediğim Gibi

2 gün sonra...

"Bir şeyi çok meraktan soruyorum, senin bu yüzsüzlüğün, gurursuzluğun nereden geliyor?" dedim kollarımı göğsümün altında birleştirirken. "Bir de utanmadan gelip beni tehtid ediyorsun ya hani, ondan soruyorum?" Başımı onaylamaz şekilde salladım. Fazla saçmalıyordum, şuanda. Gerçekten aptal gibi davranıyordum. Sinirli bakışlarına karşılık dalga geçer gibi gülümsediğim sırada, "Ama merak etme anladım ben, hasretime dayanamıyorsun değil mi? Ondan bu sürekli olay çıkarmaların falan. Ama biraz da bu ilgi çekme çabanı merak ettiğimden dolayı biraz daha burada durmak zorundasın. Sonra şu kapıdan defolup gidebilirsin." Bağladığım kollarımı birbirinden ayırıp, kapıya doğrulttuğum sağ işaret parmağıma bir kaç saniye baktı daha sonra tekrardan gözümün içine bakmaya başladı. Elimi indirdiğimde masanın üzerinde duran karton bardağını kavrayıp dudaklarımın arasına yerleştirdim.

Aslında ben rahatsız ediyordum onu, yapacağım şeyin ilerlemesi için onun sabrını sınamak benim yararıma olacaktı.

"Dalga mı geçiyorsun benimle?" Evet.

Karton bardağın içinde ki çayı yudumlayıp geri dudaklarımın arasından çektim ve masanın üzerine yavaş hareketlerle bıraktım. "Yo neden dalga geçeyim seninle, sadece olacakları söylüyorum." dedim, dudaklarımı birbirine bastırırken, hiçbir şey olmamış gibi tekrardan dizlerimin üstüne bıraktığım telefonu alıp, mesaj çektim sohbette durduğum kişiye.

Burçak: Hallettin mi?

Burçak: Daha fazla oyalayamıyorum da.

Almina: Biraz daha saçmala, olmadı derin konulara gir.

Almina: Halletmek üzereyim, bana biraz daha zaman ver.

Burçak: Tamamdır.

"Sen gerçekten kafayı yemişsin." der demez kafamı kaldırıp ona baktım. Şaşırmış gibi yaptığımda, "Alla alla senden bulaşmış olmasın o kadar temas ettik, e malum sonuçta sen de çok düz kontak değilsin." Gözlerini devirdiğine, bıkkınca oflamaya başladı. "Derdin ne kızım senin benimle? Ben yanına gelip seni tehtid bile etmedim. Farkındaysan yanıma gelip masama otursan sensin. Bir tarafından sallayıp durma, aynı deliler gibi konuşuyorsun." diyerek atarlanmaya başladı.

Ne sinirlendim ne de ona saldıracak bir girişimde bulunmadım. Çünkü amacım çok farklıydı.

"Deli senin-" diye sessizce ağzımın içinde homurdandığımda devamını getirmeden geri gülümsedim ona. İşi çomar yoluna sokmamalıyım. "Ağzının içinde mırıldanıp durma, bir şey varsa açık açık söyle de bileyim?" diye sorguya çeker bir hali varmış gibi konuştu. Yüzümde sabit tutmaya çalıştığım sahte tebessümüm anında silindi ve ciddi halime büründüm. Kurumuş olan dudaklarımı ağzımın içine doğru büktüğümde ıslattım.

"Madem öyle diyorsun, o zaman biraz da gerçekler hakkında konuşalım ne dersin?"

...

Kantin kapısından çıkıp kendimi dışarıya attığım uzun bir soluklu nefes almıştım. Her şey istediğim gibi tıkır tıkır gidiyordu. Tabii şuanda bunu yaptığımı Ali öğrenseydi eminim ki beni durdurmak için elinden gelenin fazlasını yapardı. Ama sen yine de eminim ağzımdan bunları duyamasan da üzgünüm kardeşim, susup da öyle başıma gelecekleri çaresizce izleyecek değildim.

Yalancı Nefret / Yarı TextingWhere stories live. Discover now