yedi

338 50 10
                                    

Lee Minho küvetteki suya elini sokarak sıcaklığını kontrol etmiş ve kendi kendine onay vererek arkasındaki çocuğa dönmüştü. Üzerindeki kıyafetlerin her biri neredeyse aynı tondaydı ve kirden gözükmüyorlardı. Han Jisung mahcubiyetle başını yere eğmiş eklem yerini sıvazlıyordu, vücuduna inanılmaz bir ağrı hakimdi.

Oturduğu taburede çocuğa karşı çevirdi bedenini. "Buraya gel." Han Jisung ikiletmeden adamın dediğini yapmış, titreyen bacaklarını zorlayarak tabureyle birkaç santim mesafe bırakacak biçimde yakınlaşmıştı.

Lee Minho defalarca kez yıkamasına rağmen kirini akıtamadığı ellerini Han Jisung'un pantolonunun bel kısmına çıkarmış ve düğmesini çözerek fermuarını indirmişti zaten bol duran pantolon düğme ve fermuarın çözülmesiyle kendiliğinden yeri boylamıştı. Ayak parmaklarını birbiri üstüne çıkartıp gerginlikle dudağını dişlemişti genç olan. Minho pantolonun ardından ayağa kalkmış ve gencin üzerindeki gömleğin iliklerini çözmeye başlamıştı. Kendi çocuğuymuş gibi özenle ilgileniyor hiçbir soru sormuyordu. Belki de soru sormak aklına gelmiyordu.

Tüm düğmeler açıldığında kollarından teker teker çıkarttı ince kumaşı. Gencin bedenine baktığında böcek ısırıklarının ve zayıflık nedeniyle belirginleşen kemiklerin görüntüsüyle kaşları çatıldı adamın. Bu fazla acımasızcaydı.

Çocuk tamamıyla çıplak kaldığında Minho suyu gösterdi. "Seni temizleyeceğim." Jisung asla onun yüzüne bakamazken kafasını sallamıştı, küvete doğru bir adım atmış ve bacağını kaldırarak acele etmeden içine girmişti. Suya girmesiyle rahatladığını hissetmişti. Sadece suyun varlığının bile büyük bir nimet olduğuna karar vermişti kendi kendine.

Küvete oturduğunda sıvının yükselmesiyle Minho taburesini yaklaştırarak duvarda asılı duran kaplardan orta boylusunu almış ardından yerini ayarladığı tabureye geri oturmuştu. Çeşmeyi kısık bir şekilde açmış, tıkacı da ucundan biraz kaldırarak suyun bir yandan yenilenmesini sağlamaya çalışmıştı. Aldığı kabı çeşmenin altına tutarak temiz suyla doldurmuş ardından çocuğun başından aşağı dökmüştü yavaşça.

Aralarında hiçbir iletişim geçmiyor yalnız büyük olan bir şeyler yapıyor ve diğeri de buna ayak uyduruyordu. Nedeni tanışma biçimleriydi ya da ikisininde konuşacak enerjiye sahip olamayacak kadar acı çekmeleri. Cevabı bilinmez.

Kirlerin vücudundan ayrılmasıyla ten renginin gün yüzüne çıkması adamı hüzünlendirmişti; kızının da teni böyleydi sanki. Ay gibi beyaz.

Çocuk suyun içinden bacaklarını okşuyor titremesine bir türlü engel olamadığından kendi kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Adam bu durumu fark etmiş olacaktı ki elini suyun içine daldırıp çocuğun bacağının üzerindeki elini tuttu. "Korkma artık, ben buradayım. Kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim."

Han Jisung bu ilgi karşısında nasıl bir cevap vereceğini kararlaştıramıyor zaten tek dayanağının bu adını bile bilmediği adam olmasının farkındalığıyla kendi kendini sıkıntıya sokuyordu. İnanışı yüzünden ölmeden öldürülmüş, bir mezara sahip olmuştu. Bunlar kimsenin isteyeceği türden şeyler değildi. İnsan böyle bir olay karşısında aklını kaçırmaktan başka hiçbir şey yapamazdı, ki Han Jisung'da bu raddedeydi.

Elindeki dokunuşla az da olsa huzur bulurken Minho'ya çevirdi bakışlarını. Göz göze gelmiyor yine de kafasını yüzünün hizasında tutuyordu. "Sen de kirlenmişsin." Bacaklarını kendine doğru çekerek küvette daha az yer kaplamaya çalıştı. "Gelmek ister misin?"

Lee Minho ifadesini bozmadan çeşmeyi, ardından küvetin tıkacını kapayarak ayaklanmıştı. Haklıydı, kirlenmişti. Az önce karşısındaki çocuğa uyguladığı işlemleri teker teker kendine uygulayarak önce pantolonunu ardından da gömleğini çıkarmıştı. Kıyafetlerinden kurtulmasıyla kendi için açılan boş kısma geçmiş Jisung gibi bacaklarını kendine çekerek kollarını dizlerinin etrafına dolamıştı.

Han Jisung pozisyonunu bozarak adama yaklaşmış diz eklemlerinin üzerinde durarak Minho'ya doğru uzanmış ve ellerini onun kollarına sürterek kirden arıtmaya çalışmıştı. Arada suyu avucunun içine alabildiği kadar alıyor ve üşümemesi için göğsüne doğru akıtıyordu. Gözüne çarpan kısımları temizlemeyi bitirdiğinde geri çekildi ve kendini ovmaya başladı.

Jisung bedenindeki toprak kirlerinden kurtulduğunda karşısındaki adam gibi sırtını kenara yaslayarak bacaklarını kendine çekti ve kollarını etrafına doladı. Çenesini diz kapağına yaslarken aklına o gün geliyordu. Sadece aşık olduğu kişinin cinsiyeti yüzünden başına gelmişti tüm bunlar. Gözleri saniyesinde dolarken kulaklarının yandığını hissetti. O an kendini söz verdi bir daha böylesine bir şey yaşamak istemiyordu bu yüzden kimseye bir şey hissetmeyecek kalbini tüm hislerine kapatacaktı. Böylesi onun açısından daha iyiydi, böylece bir daha ölmesine gerek kalmayacaktı.

obliged, minsungحيث تعيش القصص. اكتشف الآن