üç

874 131 20
                                    

Hyunjin izliyordu. Ablası heyecanla işçilere eşyaları nerelere koyacağını söylüyordu. Eşi ise bazı eşyaları taşıyordu onlarla. Beklediği kişi hâlâ gelmemişti. Gerçi onu ne çabuk böyle bekler olmuştu bilmiyordu ama, onu sinir ettiği kesindi.

Hyunjin o etrafındayken sinirli oluyordu. Gereksiz bir şekilde gergin ve huysuzdu da. Bir kere konuşup anlaşamadıklarını düşünüyordu fakat anlaşılan Felix hiç de öyle düşünmüyordu.

Kısa bir süre oturduğu yerden kalktı ve mutfağa, ablasının yanına yöneldi. "Selam tatlım," Ablası gülümsedi ve selam verdi. Elindeki tabakları kaldırıp yukarı koymak için uzandığında, Hyunjin onun gözlerine kızgın bir şekilde bakıp tabakları aldı.

"Ne yapıyorsun? Dikkat etmen lazım." Ablası kıkırdadı ve onun saçlarını okşadı. "Seni denedim." Arkasını döndü ve diğer eşyaları aldı. Hyunjin o görmese de gözlerini baydı. "Yapma öyle şeyler."

Kısa bir süre sessizlik oldu. Hyunjin tabakları güzelce yerleştirdi. Ablasının verdiği diğer eşyaları da yerlerine koydu. "Ah söylemeyi unuttum,"

Hyunjin ona döndü ve ilgiyle yüzüne baktı. Ablası devam etti. "Bu akşam bir arkadaşım Yongha ve beni yemeğe davet etti. Onun öncesinde de biz aileleri eve, yemeğe davet etmiştik."

Ablası elindeki kaşıkları tek tek yerleştirirken devam etti. "Yani bugün evin tamamen yerleşmesi gerek." Hyunjin dudaklarını büzdü. Belini tezgaha yasladı ve kollarını birbirine bağladı. "Aileler ne zaman yemeğe gelecek ki?" Ablası bu defa sandalyeye oturdu.

"Babamı biliyorsun, sürekli iş için şehir dışına çıkıyor. İki gün sonra da Daegu'ya gidecekmiş, yani yarın için planladık." Hyunjin gözlerini baydı ve o da ablasının yanına oturdu.

"Ee ne yapacağız o zaman? Sen ev işi yapamazsın zaten." Ablası omzunu silkti ve ona gülümseyerek baktı. Hyunjin de ona baktı sessiz kalarak, sessizlik vir süre devam etti. Hyunjin duruşunu düzeltti ve başını geriye atarak mızmızlandı. "Tamam... tamam ben hallederim."

Ablası ayağa kalktı ve ellerini çırparak kardeşine sarıldı. "Biriciğim benim." Hyunjin'de ona karşılık verdi ve gülümsedi. Bu sırada kardeşi de sarıldı ona. "Tamam," Hyunjin geri çekilip ellerini omzuna koydu.

"Hadi git hazırlan, ben hallediyorum."

***

Yaklaşık iki saat geçmişti. Hyunjin mutfağın eşyalarını yerleştirmişti, banyo va çalışma odasında iş kalmıştı yalnızca. Yarım saat önce, ablası ve ablasının eşi çıkmışlardı. Hava çoktan kararmıştı ve Hyunjin acıkmaya başladığını hissddiyordu.

Mutfağa gitti, yiyecek bir şeyler olup olmadığını kontrol edecekti. Belki kendine bir şeyler hazırlardı. İçeri girereken bedenini esnetti. Öncelikle bardaklıktan bir bardak alıp su içecekti. Sonrasına bakardı.

Suyunu içtikten sonra, kuru gıdaların olduğu kısma baktı. Şanslıydı ki birkaç paket hazır ramen vardı. Yemeğini hızlıca yiyip diğer işleri yapacaktı. Eve gidince de sıcak bir duşa girer, yatmadan önce kitabını okurdu. Harika plan...

Yemeğini hazırladı, güzelce yedi. Bulaşıklarını yıkarken kapı çaldı. Beklenmedikti. Suyu kapattı ve ellerini küçük mutfak havlusuyla kuruladı. Saçlarını geriye taradı ve kapıya doğru gitti.

Akşam yemeği bu kadar hızlı sürmemiş olmalıydı? Kim gelebilirdi ki?

Kapıyı açtı ve onu gördü. İçinden bir duygu geçti. Hızla gelip geçen bir duyguydu bu ya da bir his... Bir şey söylemedi, sessiz kalarak ona baktı. "Selam," Felix gülümseyerek söyledi. Hyunjin tuttuğu kapı kolunu bırakarak duruşunj dikleştirdi.

"Neden geldin?" Felix gülümsedi ve onun yanından geçerek içeri adımladı. Üzerindeki deri ceketi çıkardı ve kapının yanındaki küçük vestiyere astı. "Neden gelmeyeyim? Abimin ve eşinin evi değil mi?"

Hyunjin gözlerini baymamak için sakince bir nefes aldı. "Elbette, ama gün boyu ortada olmaman ve tüm işi benim halletmem dışında sorun yok." Alayla güldü ve devam etti. "Şimdi ise yardıma geldiğini söyleme bana. Gerek yok çünkü."

Felix ellerini beline koydu ve gülümseyerek ona yaklaştı. Oldukça yaklaştı... Fazlasıyla. "Hyunjin," dedi önce. Gülümsemeye devam ediyordu. Onun yüzünü inceledi. Hyunjin sessiz kaldı. İçinde köpüren şiddetli duyguyu anlamlandıramıyordu. Öfke, nefret, iğrenme..? Belki de bambaşka bir şey?

"Neden bu kadar gerginsin?" Felix'in bakışları yüzünün her zerresinde dolanarak dudaklarına indi. Kısa bir süreliğine takılı kaldı. Hyunjin dişlerini sıkarak başını yana çevirdi. Kaçmak istedi, ondan uzak olmak istedi.

"Uzaklaş benden."

Felix bir şey söylemeden geri çekildi. Arkasını döndü. Şimdi önceki kadar gülümsemiyordu.

"Pekala, ne yapıyoruz?" Felix üzerindeki bol tişörtü geri itti. Hyunjin ona bakıyordu. Kapıyı kapattı ve bir süre sessiz kaldı. "Çalışma odasına git, ne yapacağını görürsün zaten."

Felix başını salladı. "Peki, ama hangi oda?" Hyunjin ona baktı yeniden. Boş bir bakıştı bu. "Evde zaten iki oda var, onu da ben söylemeyeyim."

Arkasını döndü ve banyoya gitti. Kapıyı kapattı ve kilitledi. Kapının arkasında durdu. İnsanlara değer vermekten korkuyordu. İnsanların onu üzmesinden korkuyordu. Birilerine güvenmekten korkuyordu. Canını acıtmaktan, birisi yüzünden değersiz hissettmekten korkuyordu. İçinde yeşeren yeni duyguları belki de bu yüzden görmezden geliyordu.

Belki de yalnızca korkuyordu.

***

selam, garip bi mod halindeyim bölüme yansıtmış olabilirim bu yüzden üzgünüm biraz :,)

her neyse umarım sevmişsinizdir💖

sonraki bölümde görüşürüz❄️

sonraki bölümde görüşürüz❄️

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

uyuyan bebeklerim 🥺

18 kasım 2022

aşk çocuğu | hyunlix Where stories live. Discover now