2

223 17 16
                                    

O gece Sumeruda şiddetli bir fırtına vardı. Akademideki öğrenciler yurt odalarında yatmaya hazırlanıyorlardı. Cyno ve Al Haitham yine bir yastık başında kavga ederlerken içeri Kaveh girdi.

"Eğer sessiz olmazsanız sizi Sage'e şikayet edeceğim ve o zaman gününüzü göreceksiniz."

Kaveh suratına yastık yemeden hemen önce kapıyı çekmeyi başardı.

"Yastığımı rahat bırak Al Haitham! Senin zaten çoktan iki tane yastığın var! Benimse sadece bir tane! Bu benim olacak."

"Hıh! Sen gününü göreceksin!"

"Kaç yaşındasın, çocukça davranma. Eşyaları eşit şekilde paylaşmak zorundayız."

"Zorunda değiliz."

"Hm hm, aynen. Eminim öyle değilizdir."

Cyno yastığını patpatladıktan sonra yorganının altına girdi ve başucundaki tüten lambayı usulca söndürdü.

"Eğer 5 dakika içinde o lambayı söndürmezsen Sage gelecek ve hala uyumadığımız için bizi Lord Rukkhadevata'nın Hayatı'nı 3 kez kopyalattıracak. Ellerini umursamıyorsan devam et ama ben umursuyorum!"

Cyno, küçüklüğünden ergenliğine kadar inatçı biriydi. 14 yaşında biri olarak bile çok ciddi ve korkusuzdu.

Işık beş dakika sonra kayboldu. Camları titreten şiddetli bir şimşek çaktı. Odanın içi küçük hıçkırıklarla dolmaya başlamıştı. Cyno kaşlarını çattı ve dikkatle sesleri dinledi. Çok da uzaktan gelmiyordu. Odanın diğer tarafındaki yatağın içinden...

Cyno yorganı üzerinden attı ve ayağa kalkıp Al Haitham'ın yanına gitti. Küçük bir el hareketiyle lambayı tekrar ateşe verdiğinde gri saçlı çocuğun yorganın içinde kıvrılmış bir top haline geldiğini gördü.

O ağlıyordu, değil mi?

Cyno'nun kalbi titredi ve yorganı çocuğun üzerinden çekip aldı. Beyaz geceliğinin içinde çemkiren gri saçlı Cyno'yu yatağa çekip altına aldı.

"Sinirilerimi bozuyorsun Cyno!"

Öfkeyle tısladı, yüzüne karşı.

"Ağlıyorsun Al Haitham."

Cyno ifadesiz yüzüyle Al Haitham'ın ıslak gözlerine baktı. Bir damla yaş burnunun ucundan, Cyno'nun dudaklarına düştü. Tuzlu bir tat pembe dudaklarından içeri sızdı. Cyno dudaklarını yaladı ve elini kaldırıp usulca beyaz tenlinin yanağına koydu.

"Fırtına mı seni bu kadar korkuttu?"

Al Haitham, Cyno'nun yakasını yumrukları içinde sıktı ve başını usulca çocuğun göğsüne koydu.

"Annemin beni terkettiği gün... aynı böyle... şiddetli bir yağmur vardı. Islanmıştım. Üşümüştüm."

Cyno kollarını küçük çocuğa sardı. "Sorun değil."

Al Haitham burnunu Cyno'nun boynuna doğru soktu. "Sen sıcacıksın."

Al Haitham tamamen üzerine yığılıp kaldığında Cyno eliyle uzanabildiği yerden yorganı üzerlerine çekti ve altında Al Haitham'a sıkıca sarıldı.

"Artık seni kimse terk etmeyecek çünkü evindesin."

Al Haitham burnunu çekti ve o gece hayatında ilk kez huzurlu bir fırtınayı atlatmıştı. Fırtınanın huzuru olur muydu bilinmez ancak Al Haitham için vardı. Her gece yatağa gitmeden önce "Lütfen, bu gece, Tanrı Kusanali, izin ver bu gece fırtına çıksın!" diye dua ederdi. Bazı zamanlar kabul olur, bazı zamanlar olmazdı.

Tanıştıktan ve Seviştikten Sonra <cytham>Onde histórias criam vida. Descubra agora