4

159 12 10
                                    

Birbirlerine sundukları itiraflardan sonra araları biraz tuhaftı. Birlikte fırtınadan kaçmak için bir Aranara evine sığınmışlardı. Ev boştu ve sadece ikisi vardı. Birlikte kapının eşiğine oturup şiddetli yağmuru seyrettiler. Yıllardır içlerinde kopan fırtınaları tercüme ediyordu bu bulutlar.

"Uykun yok mu?" diye sordu Cyno göz ucuyla Al Haitham'a.

"Senin ne zaman uykun gelirse ben de o zaman uyurum."

Al Haitham her zaman için uyumlu biri gibi davranırdı. Herkesle iyi geçinmekte üstüne yoktu. Ancak karşısına daha kurnaz biri çıktığında işte o zaman foyası ortaya çıkar ve yüzünü ekşiterek her kötülüğü yapardı.

Cyno aptal biriydi. Onu tanıyordu ama karşı koyamadığı için aptaldı.

Cyno geriye emekledi ve kolunu kendine yastık yaparak oraya kıvrıldı.

Al Haitham arkasında kıpırdandı ve Cyno'nun başının altına elini nazikçe koyup kaldırdı.

Cyno'nun ne yaptığını sormasına kalmadan başının altına bir ceket kondu.

Cyno'nun yüreği ısınmıştı. Arkasını döndü ve Al Haitham'a yanında biraz yer açarak işaret etti.

Al Haitham sesini çıkarmadan gösterilen yere uzandı. Yüzü Cyno'ya dönük, yeşil gözleri sonuna kadar açıktı.

Cyno: "Uyumak istiyorsan gözlerini kapamalısın."

"Gözlerimi kapatırsam kaybolursun diye korkuyorum."

Al Haitham'ın o geceyi hatırlatacağı Cyno'nun aklına hiç gelmemişti. Gerçekten o gece olanları hatırlıyor muydu? Yani... Detaylarını kastediyor tabiiki. Hatırlıyor mu?

Cyno avucunu gözlerine kapadı. "Uyu."

Al Haitham gülümsemesini zar zor tutarken "Biraz yaklaşsana." diye sızlandı.

"Niyeymiş o?"

"Sen yaklaş biraz."

"..."

Cyno boynunu ileri uzattı ve Al Haitham birden ona yaklaştığında dudaklarına vuran hafif bir sıcaklık hissetti. Hemen elini aşağı kaydırdı ve dudaklarının temasını kesti.

"Bu-bunu bir daha yaparsan giderim!"

Al Haitham avcuna bir öpücük koyduktan sonra gözlerini kapadı ve uyumak için büzüştü.

Cyno, deli gibi atan kalbiyle baş başaydı artık. O gece de bu kadar heyecanlanmış mıydı? O gece de bu kadar hüzünlü müydü?

Yarın ne olacağını bilmiyordu. Al Haitham ondan yine ne isteyecekti bilmiyordu. Kullanılıp kenara atılmaktan korkmuştu ama aynı zamanda bunu umursamıyordu. Peki bazı mutluluklarının peşinden koşarken geride bıraktıkları? Tighnari ya da Collei'yi arkasında bırakamazdı değil mi?

İşte şimdi düşündüğünde, aklında Collei ve Tighnari ile mutlu anları geldiğinde oradaki huzuru şuan, Al Haitham'ın kolları arasında bulamayacakmış gibiydi. İkisi de birbirinden uzun süre uzak kalmışlardı. Ne kadar arada kopmayan duygular ve bağlar olsa da boşluk doldurulamayacak kadar büyüktü. Varlığını derinden hissettiriyordu.

Böyle düşüncelerle sabaha kadar uykusuz kalmıştı. Sabah Al Haitham yanında huzursuzca kıpırdanıp gözlerini açtığında gördüğü ilk yüze bir süre şaşkın şaşkın baktı. Kollarını beline dolamış onun sıcaklığını içine çekmişti.

"Cyno?.." dşye homurdandı uykulu sesiyle.

"Fırtına dindi."

Al Haitham dışarıya kısa bir bakış attı. "Hmm."

Tanıştıktan ve Seviştikten Sonra <cytham>Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang