Giriş

927 77 155
                                    

Uyarı: Şiddet betimlemeleri, etik olmayan unsurlar, rahatsız edici içerik, cinsellik.

Korku/Gerilim/Fantastik türünden hoşlanmayanların başlaması önerilmez.

Not: İyi ki doğdun Rauta, seni çok seviyorum.

Bu gece, diğer tüm gecelerden daha kötüydü.

Kalın, küf kokusunun baskın geldiği yorganın altında korkudan titreyerek uyumaya çalışıyordu ancak camları, tıpkı onun küçük vücudu gibi titreten rüzgar, çıkardığı korkunç sesle tüylerini ürpertirken gözünü kırpması imkansızdı. Önce duyduğu küçük yüreğini korkudan ağzına getiren gök gürültüsü, hemen sonra ise ince ve beyaz tül perdeleri yarıp geçen şimşeğin tüm odayı aydınlatması onu tüm gece uyanık tutacağa benziyordu.

Korkmamak, odadaki diğer çocuklar gibi derin bir uykuya dalmak istese de ürkek biriydi, fırtınalar onun için kabusun tanımıydı. Herkesin gerildiğini biliyordu ve etrafta gergin, kızgın insanlar görmek onu korkutuyordu; içine sığmayan o kötü bir şey olacak hissi onu adeta yiyip bitirmişti fakat yapabileceği hiçbir şey yoktu, onlardan istendiği gibi yaratıcıya dualarını dile getirmek dışında elinden bir şey gelmezdi.

Sadece bir an önce bu fırtınanın dinmesini veya kendisi dışındaki herhangi bir çocuğun hemen şimdi bağırmasını, korktuğunu dile getirip herkesi uyandırmasını istiyordu; kimseden çıt çıkmaması, tek sesin doğa ananın ürpertici tepkilerin olması korkusunu besleyen şeydi. İlk kurban olmak istemediği için sadece korkusuna katlanıyordu, olay çıkarıp yatakhaneyi karıştırırsa onu kızılcık sopasıyla dövüp tek başına günahlarını ve isyankarlığını düşünmesi için dışarıdaki odunluğa kapatacaklarını biliyordu.

Oraya sadece bir kere, buraya ilk geldiği zaman kapatılmıştı ve o günden beri tamamen usluydu. Bazen bu kadar sessiz, sakin ve uysal olmasının sebebinin orada terbiye edilmesinden kaynaklı olduğunu düşünüp ilk odunluğa kapatma fikrini ortaya atan rahibe hak verirdi; fakat yine de oraya kapatılan diğer çocuklar için üzülürdü. Tabii, oraya kapatılanlar onunla uğraşan veya yemeğini çalmak için fırsat kollayan bazı şeytan kıdemli öğrenciler olduğunda içten içe mutlu olduğunu inkar edemezdi. Bazıları orada olmayı hak ediyordu.

Lakin şimdi bir çocuk, yiyeceği dayağa ve o soğuk, bir sürü böcekle dolu olan odunlukta geçireceği birkaç güne rağmen korkusunu belli edip tüm yatakhaneyi birbirine katsaydı eğer düşmanı dahi olsa ona minnettar kalır ve çekeceği çileler için üzülürdü. Yine de, ona üzülmeyi daha fazla korkmaya yeğlerdi; bencil düşünceleri onu utandırsa da bunu istiyor, yüzü kızarmadan yaratıcıya birinin ceza almak pahasına olay çıkarması için dua ediyordu.

Kapının gıcırdamasını dinlerken daha çok sarıldı yastığına, çok korkuyordu, bir anlık cesaretle başını kaldırıp kapıya baktığında hızla ellerini dudaklarına bastırdı. Bağırıp ortalığı birbirine katmamak için kendini çok zor tutuyordu, karanlıktan dolayı sadece kapıdaki figürleri görmekte zorluk çektiğinden tanımlayamadığı şeylere sadece bakakaldı. Aklına gelen hayalet düşünceleriyle neredeyse korkudan bayılacak gibi olmuştu.

Fakat korkuları yersizdi, aniden çakan şimşekle gördüğü kişilerin birkaç rahibe ve öğretmenden başkası olmadığını görünce hızla elini ağzından çekti. Şimdi hayaletlerden değil, bu saatte uyumadığı için yakalandığı kanlı canlı insanlardan korkuyordu.

"Chanyeol, neden uyumadın?"

Gözlerini sımsıkı kapatıp birkaç saniye uyuyormuş gibi davrandı fakat bir kere yakalanmıştı, kadının kısık fakat ciddi bir şekilde "Chanyeol!" diye seslenmesiyle doğrulmak zorunda kaldı. Hemen bir yalan düşünmüştü fakat başka çocuklardan birini suçlamadan veya acilen tuvalete gitmesi gerektiğini söyleyemeden gözü kadınların arasında kalmış diğer çocukta kaldı.

Onu daha önce hiç görmemişti ve elindeki küçük bavula göre kesinlikle yeniydi.

"Üzgünüm efendim, hemen uyuyacağım." diye mırıldandı hâlâ çocuğa bakarken, nasıl biri olduğunu kestirememişti ancak onun da kendisine baktığını biliyordu.

"Bekle, uyuma."

Bir yavru köpek gibi itaatkarca başını salladı ve öylece bekledi. Kadınların kendi aralarındaki kısık sesli konuşmaları anlamıyordu, öylece ayakta bekleyen çocukla birbirlerine bakarken ne olduğunu tahmin etmişti ve şimdiden canı sıkılmaya başlamıştı.

Dakikalar içinde genç rahibelerden biri, diğer çocuğun elini tutup Chanyeol'un yatağının yanına götürdüğünde suratı asıldı. Burada sıkış tepiş, çoğu kırık yataklarda uyuyordu; yeni çocuğun uygulayabileceği bir yer yoktu. Hiçbir görevli onu yanına almazdı, burada herkes eşitti.

"Yana kay, bu gece Baekhyun seninle uyusun. Sabah ona kuralları ve sistemimizi anlat, tamam mı?"

Baekhyun denilen çocuğa baktı, başını salladı ve yana kaydı. Dik bir şekilde duran yastığını düzeltip yorganın diğer kısmını açarken "Peki efendim." dedi uslu bir şekilde. Gözleri rahibe ve yeni çocuk arasında gidip geliyordu, içten içe kimseyle yatağını veya korkudan sarıldığı yastığını paylaşmak istemese de onun için üzülmüştü.

Burada kimsenin ilk gecesi iyi geçmezdi ve eğer yeni bir çocuğu erkekler değil de kadınlar getirmişse bir sonraki gecelerin de zorlu olacağı kesindi.

"Baekhyun, üzerini değiştir ve uyu. Yarın görüşeceğiz, Chanyeol sana rehberlik edecek."

Baekhyun ne cevap verdi ne de onayladığını gösteren herhangi bir işaret yaptı, sadece sessizliğini sürdürerek yatağın kenarına oturdu ve eski bavulundan pijamalarını çıkarıp soyunmaya başladı. Rahibe çattığı kaşları ve onaylamaz bakışlarıyla başını olumsuzca iki yana sallarken dahi umursamamıştı, kıyafetlerini toplama gereği dahi duymadan yatağın içine girdi ve yorganın bir ucunu üzerine örttü.

Chanyeol bu kadar umursamaz davranmasına şaşırmıştı, rahibe ikisine de iyi geceler dileyip ayrılırken bir süre daha öylece oturup sonra aynı şekilde yatağın içine girdi. Şimdi, az önce hissettiği korkular yerini tamamen meraka bırakmıştı. Çocuğun neden burada olduğunu merak ediyordu fakat bir şeyler sormanın uygunsuz olduğunu biliyordu.

Diğer yandan, Baekhyun'un üşüdüğünün de farkındaydı. Çocuk her ne kadar belli etmemeye çalışsa da titriyordu ve üzerine örtülü olan kısım tamamen işlevsizdi. Tekrar doğruldu ve yavaş yavaş yatağın içinden çıktı, ağır yorganı tüm gücüyle kaldırıp çocuğun olduğu tarafa doğru çekti. Çok ses çıkartmaya korkuyordu, "Biraz daha yatağın içine gir, hasta olursan yeterli ilacımız yok." diye uyardı olabildiğince kısık bir sesle.

Baekhyun'un onu duyduğundan şüpheliydi fakat çocuk biraz daha kayıp boştaki yorgana sarıldığında emin olmuştu. İçi rahatlamış hissediyordu, tekrar yatağa girip sırt üstü uzandığında korkularından tamamen arınmıştı.

Yanında muhtemelen ondan daha kötü bir gece geçiren biri vardı.

651.

651

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Dusk to DawnWhere stories live. Discover now