1.Bölüm: Son Tarih

72 9 1
                                    

1.Bölüm: Son Tarih

"Savcı, Havin Karen Solmaz seni son kez uyarıyorum eğer bu sözleşmeyi fes edersen olacakları çok iyi biliyorsun, seni bir kez daha uyarmam ve gerekeni yaparım."

Bu cümleyi kurarken bile sesi titriyordu fakat aynı zamanda, karşıma geçip bu cümleyi bağırarak da söyleyebiliyordu.

"İlk önce" dedim sakin bir sesle "Şu sesini kes ve yerine otur." Sesimi yükselterek bağırdım. Bu sefer konuşması sırası bendeydi. "İlk olarak eğer beni uyarmak ve tehdit etmek istiyorlarsa kendileri gelsinler. Karşıma geçip cesareti olmayan biriyle konuşacak değilim. Bu titizliğimi her defasında belirtmeme rağmen aynı hataya düşmeleri de beni her seferinde bozguna uğratıyor." dedim küçümseyici bir sesle, devam ettim "Ve titremekten de vazgeç" dedim titreyen bacaklarına ve ellerine bakarak "Sana bir şey yapacak değilim" diyerek de ekledim. Ayağa kalktım ve sakin adımlarla kapıya doğru ilerledim. "Havin Karen Solmaz gene ve gene son tarihi reddetti dersin" dedim ve göz kırparak odadan ayrıldım.

*************

"Sana bunun böyle olacağını söylemiştim." dedi Cem bana bakarak.

"Yapmak zorundaydım" dedim masum bir sesle "Bunu en iyi sen biliyorsun." diyerek de ekledim...

Başımı cama yasladığımda düşünmeye başladım. Gözlerim Cem'in yüzünde gezinirken düşüncelerim bir çuval gibi oradan oraya savruluyordu.

Cem Kara, küçüklüğümden beri asla yanımdan ayrılmayan, halamın bana verdiği en büyük emaneti...

Biricik kuzenim...

Halam öldükten sonra annemin babama yaptığı ısrarlar sonucu Cem'i yanımıza almış ve bizim birlikte büyümemizi sağlamıştı. Bizi birleştirmelerine rağmen aradan birkaç yıl geçmiş ve bizi bırakıp gitmişlerdi. Şuan ise annemden ve babamdan hiçbir haber yoktu. Gene dediğim gibi 10 yıl önce bir anda ortadan kaybolup geri dönülmeyecek yollara girmişlerdi, aslında girdiklerini bir şekilde öğrenmiştim ve vedamızın en acı şekilde olacağını da çok iyi biliyordum. Okuduğum bir kitapta da şöyle diyordu; Vedalar en dikenli hazinemizdir unutmayın ki gül dikeninden kurtulsa da yapraklarındaki kan akmaktan asla vazgeçmez. Nefesimi en derinlere kadar çekerek, ağaçlara takılan gözlerimi zorlamayarak, kapattım.

*Işıklar, karanlıktan mahrum bırakırdı bizi, gecenin ışığı yıldız, gündüzün ışığı güneş olduğu gibi...

RauntWhere stories live. Discover now