Bolum 1: FIRTINA

79 13 69
                                    

HER LİMANDA BİR SEVGİLİ

(İzzet Kaptan'ın Seyir Defteri)


BÖLÜM 1: FIRTINA


Bir denizcinin yüreğinde olmak, 

bir kadına verilmiş en büyük ödüldür.


Gidelim tam yol ileri

Açalım tüm yelkenleri

Akdeniz bizi bekliyor

Her limanda bir sevgili

...

1900'lü yılların başı. O zamanlar henüz küçük bir kasaba olan Antalya'da yaşayan İzzet, daha küçücük bir çocukken denizi çok sever, fırsat buldukça arkadaşlarıyla yüzmeye giderdi. Onun bu denize olan merakı yüzünden başına gelmeyen kalmamıştı. Birkaç kez boğulma tehlikesi geçirmiş, ansızın çıkan fırtınada arkadaşlarıyla birlikte bindiği tekne batmış, bazı geceler eve bile uğramamış ve tüm mahalleyi ayağa kaldırmıştı. Soranlara büyüyünce kaptan olacağını, her limanda bir sevgili bulacağını söyleyip komşu kadınları güldürürdü.

İzzet artık okulunu bitirmiş ve babası ile annesinin tüm karşı çıkmalarına rağmen İstanbul'da Denizcilik Okulu (o zamanki adıyla Bahriye Mektebi)'ne yazılmıştı. İstanbul'da hem çalışacak ve para kazanacak, hem de okuyacaktı. Ailesinin ekonomik durumu ona okulu ve geçimi için para göndermeye yetmiyordu. Yaşlı bir balıkçı olan babası evini bile zar-zor geçindirecek kadar para kazanabiliyordu.

İzzet Bahriye Mektebi'ni başarıyla bitirerek diplomasını ve beratını aldı, memleketi olan Antalya'ya döndü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İzzet Bahriye Mektebi'ni başarıyla bitirerek diplomasını ve beratını aldı, memleketi olan Antalya'ya döndü. Bembeyaz bahriyeli elbisesiyle şehre geldiğinde tüm gözler onun üzerindeydi. Annesi ve babası onu bu kıyafetle ilk kez gördüklerinde sevinçten ağlamaya başladılar ancak İzzet sivil kaptan olarak diplomasını aldığından askeri bir rütbesi ve görevi yoktu. En kısa zamanda bir iş bulması gerekiyordu. Bu amaçla tanıdıklarına haber salarak gemilerde çalışabileceği duyuruldu ancak uzunca bir süre hiçbir yerden haber gelmedi.

İzzet de boş durmamak için her sabah erkenden küçük balıkçı teknesine atlayarak iyice yaşlanan babasının yerine balığa çıkıyor, akşamüstü eve döndüğünde ise ev ve bahçe işleriyle meşgul olarak kendini avutuyordu. Günler günleri kovalıyor ancak çalışacak bir gemi ya da liman bulmaktan yavaş yavaş ümidini kesiyordu.

Antalya'nın ve Akdeniz'in havasına pek güven olmaz. Sabah hava günlük güneşlikti ve yazın tam da ortasıydı. İzzet yine erkenden balığa çıktı ancak öğleye doğru birden hava kararmaya başladı. Fırtınanın arkasından şiddetli bir yağmur geldi ve tekne İzzet'le birlikte sağa-sola yalpalamaya başladı. Tekneyi sahile yanaştırmak imkânsız gibiydi çünkü böyle havalarda sahile değil açık denize doğru yol almalıydı. Düşündüğü gibi de yaptı ve teknenin burnunu açık denizlere çevirdi. Bir yandan kürek çekiyor bir yandan da teknenin dümeni ile batmamak için uğraşıyordu. Hava iyice kararmış, şimşek çakıyordu. Artık fırtına ve yağmurdan göz gözü görmüyordu. Biraz ilerde belli-belirsiz bir ışık gördü. Bunun büyük bir tekne ya da gemi olabileceğini düşünerek çaresizce oraya doğru tekneyle yol almaya başladı. Yaklaştıkça bunun İtalyan bandıralı yelkenli bir yük gemisi olduğunu anladı. Bu fırtınada neden yelkenlerinin açık olduğuna bir anlam veremedi. Gemidekiler onu geç de olsa fark ettiler ve iyice yaklaşınca ona bir halat atarak denizden çıkmasını sağladılar. Tekne ise bir süre sonra alabora oldu ve battı.

Her Limanda Bir SevgiliWhere stories live. Discover now