Bolum 4: Iskenderiyeli Sevgili

20 5 3
                                    

BÖLÜM 4: İSKENDERİYELİ SEVGİLİ


Dört kardeşin en güzeli

Rabia'ydı en özeli

İlk görüşte âşık oldu

Her limanda bir sevgili

...

Giriş kapısında onları iyi giyimli ve güzel bir kadın karşıladı. Güler yüzüyle onlara "Hoş geldiniz" diyerek içeri davet etti. Kaptan Aleksandro da İzzet de teşekkür ederek kapıdan içeri girdiler ve büyükçe bir salonda onları bekleyen üç güzel hanımla karşılaştılar. Bunların gündüz gördükleri hanımlar olabileceği ikisinin de aklının ucundan bile geçmiyordu. Kapıda onları karşılayan güler yüzü kadın da içeri gelerek kendisini ve kardeşlerini tanıştırdı:

"Ben Vahide, kardeşim Saniye, Salise ve en küçük kardeşimiz Rabia."

Biraz dikkatle bakan İzzet, Rabia'yı hemen tanımıştı ve yine kalbindeki çarpıntıyla kekeleyerek konuşmaya çalıştı:

"Memnun oldum. Ben İzzet, yanımdaki de gemimizin kaptanı Aleksandro."

Hanımları hepsi de güler yüzleriyle masaya otururlarken onları da davet ettiler.

"Buyurun, siz de oturun. Ayakta kalmayın lütfen."

"Teşekkür ederiz" diyen İzzet, Kaptan Aleksandro'ya baktıktan sonra çekinerek oturdu ve yine Rabia ile göz göze gelmekten kendini alıkoyamadı. Rabia da İzzet'le her bakıştığında kalp çarpıntısına engel olamıyor, yanındaki ablalarının dürtmesiyle kendine gelebiliyordu. Yine öyle oldu ve bu kez Saniye ablası ayak ucuyla Rabia'nın ayağına vurarak onun kendine gelmesini sağlamaya çalıştı. Onların karşısındaki Aleksandro da benzer şekilde İzzet'in bacağını çimdikliyordu. İkisi de kendine geldi ve birbirlerinden gözlerini alarak kendi önlerine bakmaya çalıştılar. En büyük ablaları Vahide sordu:

"İçecek ne alırsınız? Soğuk meşrubatlarımız ve meyve suyumuz var. İsterseniz alkollü bir şeyler de ikram edebiliriz."

Aleksandro ve İzzet birbirlerine baktılar ve kararı Aleksandro verdi:

"Meyve suyu alalım zahmet olmazsa. Oldukça uzun yol yürüdük. Gözle görülebildiği için yakındır diye fayton, araba filan tutmadık ama tam yarım saatte ancak gelebildik buraya."

"Haklısınız, üstelik de yokuş yukarı geldiniz. Epey yorulmuşsunuzdur, acıkmışsınızdır da. Hemen akşam yemeğini hazırlasınlar o zaman."

Vahide Hanım arkasında duran beyaz önlüklü kadın hizmetçiye Arapça bir şeyler söyledi ve yine önüne dönerek konuşmasına devam etti:

"Efendim, bu köşk bize babamızdan kaldı. Ona da dedemizden kalmış. Dedemiz İsmail Paşa Osmanlı zamanında Mısır Valisiymiş. Hatta Süveyş Kanalı'nı o bitirmiş ve açılışını yapmış. Fransız şirket tamamladıktan bir süre sonra kanala karşı çıkan İngiltere, Mısır ve Süveyş Kanalı'nı işgal etmiş. O zamandan beri de burada İngilizlerin hâkimiyeti var."

Kaptan Aleksandro şaşkınlıkla dinlediği bu sözler üzerine konuşmaya katıldı:

"Ben de İzzet'e Süveyş Kanalı'nı ve tarihçesini anlatacaktım. Ne kadar mutlu bir tesadüf oldu, demek ki İsmail Paşa'nın torunlarısınız."

"Evet, İngilizler bu yüzden bizi rahat bırakmazlar, sık sık gelenleri kontrol etmek bahanesiyle asker gönderip arama yaptırırlar. Sizin geldiğinizi görenler çoktan haber uçurmuşlardır bile. Biraz sonra aramaya ve kimlik sormaya gelirler."

Her Limanda Bir SevgiliWhere stories live. Discover now