-2.3-

17.1K 1.2K 520
                                    

Uyanmama vesile olan şey çıplak belimde boydan boya süzülürcesine gezinen parmaklardı. Hafifçe hareketlenip sevgilimin sıcak göğsüne biraz daha yasladım sırtımı, saçlarımı uçuşturan derin bir nefes verme ve sabahımı şenlendiren kıkırtıyla ben de uykulu uykulu gülümsedim.

"Günaydın bebeğim."

Yanağıma bastırdığı dudaklarıyla tenime doğru fısıldayıp minik bir öpücük bıraktığında mırıldanıp gerildim. 

"Günaydın sevgilim."

Yeni uyandığımdan dolayı sesim daha tok ve kalındı, ayrıca geceki yaramazlığımızdan dolayı boğazım tahriş olmuştu. 

"Kahvaltı edelim birlikte, sonra da uçağımız kalkacak. Eve dönme vaktimiz geldi."

Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi açmadan mırıldandım yine ve Jeongguk'uma döndüm,  yüzümü boynuna gömüp biraz da öyle uyumayı amaçlamıştım ama buna tabii ki de izin vermemişti.

"Uçak erken kalkacak."

"Ama uykum var benim hala."

"Uykucu bebek, uçağa bindiğimizde kucağımda uyuturum seni. İki saati geçiyor Tokyo - Seoul arası, biraz daha dinlenebilirsin o zaman."

Boynumu ve omuzlarımı öpücüklere boğup beni tamamen uyandırdığında teninden ayrılıp kafamı ona doğru kaldırdım, burnumun ucuna dudaklarını bastırıp belimde parmaklarını gezdirmeye devam etti.

" Hadi bebeğim, güzel bir kahvaltı edelim."

°°°

" Sen otur bakalım şöyle."

Mutfağa girdiğimizde ben daha ne olduğunu anlamadan beni kucaklayıp mutfak tezgahına oturtmuştu. Kollarını iki yanımdan yaslayıp üzerime eğildi ve dudaklarını dudaklarıma bastırıp oldukça ıslak bir öpücük bırakarak geri çekildi. Alnımı alnına yaslayıp mırıldandım hafifçe.

"Yardım etseydim?"

"Bebeğim yorgun. Daha fazla yorulmasına gerek yok."

Sırıtıp karşılık vermesiyle ben de gülüp kollarımı boynuna sardım. Parmakları çıplak bacaklarımda geziniyordu içimi hoş edecek bir şekilde. Üzerimde baldırlarımı örtecek kadar uzun bir sweatshirt ve iç çamaşırından başka bir şey yoktu. Çaprazlamasına çıplaktık, onun da üzerinde hiçbir şey yoktu ve ağız sulandırıcı vücudu parmaklarımın altındaydı. Sert omuzlarına biraz daha sarılıp bedenini kendime çektim. 

"O kadar da yorgun hissetmiyorum, biraz daha yaramazlık yapabiliriz."

Tek elimi göğsünde kaydırıp neredeyse düşecekmiş gibi duran eşofmanının belinde gezdirdim. Adonis kaslarına değen parmaklarımla derin bir nefes alıp alt dudağını ağzının içine çekip gülümsedi. 

"Bugün son günümüz olmasaydı seni günün üç zaman diliminde de bir tatlı gibi tüketirdim bebeğim. Ama evimize dönme zamanımız geldi, etrafta sekerek yürümeni istemiyorum."

"Doğru, sen kucağında sekmemi seviyorsun."

Söylediklerimin ardından dilini yanağına bastırdı ve sırıtıp yüzünü boynuma gömdü. Tenimi haşince dişleyip bacaklarımın arasına girdi.

"Sabah sabah deli gibi ağlamak isteyen biri var sanırım burada?"

"Beni ağlatmanı çok isterim."

Dream Glow×Taekook ✓Where stories live. Discover now