❝Burada, ölmek için gökyüzüne uçardınız, bir yerden atlamanız gerekmezdi.❞
༒
Tamı tamına altı asır önce bir savaş gerçekleşti. Belirtileri yüzyıllarca Vürelân-Kai topraklarına hiç silinmeyen zayıf bir uygarlık bıraktı.
Hiçbir gözün görmediği hayalin...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
🌕
༒
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Renna sakin bir teslimiyetle gözlerini yumdu. Göz kapaklarının ardındaki karanlıkla baş başa kaldığında, içine doğan binlerce duyguyu aynı anda yakaladı.
Her gece kendini kaybetmiş hissediyordu. Cılız olmasına inanmak istediği bir yalnızlıkla kavruluyordu ve bundan büyük vicdan azabı duyuyordu. Bunları hissetmeye hakkı yokmuş gibi...
Büyükbabası hemen yanındaki odadaydı ve çoktan uyuduğuna emindi Renna. Eskiden çok az uyurdu ve uykuyu, hiç bitmeyen işlerinden ötürü bir kaytarma olarak gördüğünden gözlerini yummaya çekinirdi. Kendisi de bir parça ona benziyordu.
Yün döşeğinde uzanırken bazen düşünemediğini ve hayal kuramadığının bilincine vardığından, geceleri onun için çok zordu. Sanki atlatması gereken bir tokuşma mücadelesiydi bu.
Bazen sakındığı şeylerin aslında kendisini, hayata bağlayacak şeyler mi olduğunu düşünmeden edemiyordu. Pervasız arkadaşlarla, tuhaf bir şehirde, kaygısız davranışlar içerisinde...
Ama hep caydırıcı bir faktör vardı. Ya kaybolursam?
Gözlemlediği kim varsa bu davranışların sonucunda bir sıkıntılı ile karşı karşıya gelebiliyordu. Neticesi tam olarak belirsizdi ve Renna bunun çok gerekli bir şey olmadığını biliyordu.