Korkusuz

815 50 36
                                    

Herkese merhabalar. Bugün 100K olmuşuzz Çok klişe olacak ama ilk başlarken sırf kendimi oyalamak için yazdığım bu kitabın buralar gelmesi beni çok mutlu ediyor. Okuyan, yorum yapan herkese çok teşekkür ederim Ve son olarak profilimde paylaştım ama buraya da yazıyım _ipekce'nin yazdığı "BXB VE GXG YAZARLARIYLA RÖPORTAJ" adlı kitapta benim de röportajım bulunuyor. Okumak isteyenler için haber vermek istedim.

Sizi bölümle baş başa bırakıyor ve iyi okumalar diliyorum.

*

Aldığım karar belki biraz hızlı olmuştu. Belki değil kesinlikle hızlı olmuştu. Ama mükemmel fikirler için beklemeye gerek yoktu. Ve aklıma gelen bu fikir ise mükemmel olmasa bile ona oldukça yakındı. En azından ben öyle olmasını umuyordum.

"Ansızın tarifsiz gelir ya, o zamanlar sormaya cürretin kalmaz."

Duyduğum cümleyle birlikte elimde tutmakta olduğum şişeyle öylece kalırken gözlerim istemsizce şarkıyı söyleyen kişiyle buluşuyor yavaşça. Aramızda onlarca insan olmasına ve sahnenin mekanın karşı tarafında olmasına rağmen sahnenin yüksekliğinden faydalanarak gözlerimizin rahatça buluşması hiç de zor olmuyor onunla.

Ve o da benim ona bakmamı bekliyormuş gibi yeşil gözlerini gözlerime sabitlerken dudaklarındaki o ufak gülümsemeyi rahatlıkla görebiliyordum. Benim bir anlığına afallayan suratımda gezinen gözleri eşliğinde şarkısını söylemeye devam ediyor usulca. İçimden ettiğim küfürle gözlerimi ondan ayırdığımda onu buraya çağırmanın hiç de iyi fikir olmadığını söyleyen sesler çoktan kafama üşüşmeye başlıyor.

Gelen siparişleri verirken ona bakmamaya çalışsamda kulağıma dolan o naif sesi içimde bir yerlere dokunuyor ve aylardır bu histen uzak nasıl yaşadığımı sorgulamama sebep oluyordu. Ve biliyordum ki benim ona bakmamak için harcadığım bu çabanın gayet de farkında hatta bunu kendi lehine bir adım olarak görüyordu.

Sırf bu yüzden, ona bakmaktan korkmadığımı anlasın diye ifadesizleştirdiğim yüzümle bakışlarımı tekrar ona çeviriyorum. Ve o anda söylediği o şarkının sözleri sanki bana konuşuyormuş gibi aramıza sızıveriyor usulca.

"Aşk nefrete ne yakınsın."

Bu şarkıyı sırf bu yüzden seçtiğinin bilincinde umursamazca bakıyorum ona. Sanki ilk kez bu şarkıyı ondan duyduğumda ona giderek nasıl aşık olduğumu, o gecenin devamında ona bakan kızları ondan nasıl kıskandığımı hatırlamıyormuşum gibi, sanki hiçbir şey yaşamamışız gibi bakmaya çalışıyorum.

Ve işe de yarıyor. Şarkıya ilk başladığı andaki o cesaretini kaybettiğini anlıyorum yüzündeki değişen ifadeden. Ona onun burada olmasının benim için hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini böyle ufak ufak kanıtlayacağımı göstermenin sevinciyle sipariş verenlere çeviriyorum bakışlarımı. Onun sesi kulaklarımdayken eski hatıraları susturmaya çalışıyorum bir yandan da...

*

Gece bitmiş bende bitmiştim. Saat neredeyse dörde geliyordu. Ve ben barı temizleyip eve doğru yol almak için montumu giymiş adımlarımı barın dışına doğru yönlendirmiştim. Dışarı çıkar çıkmaz gecenin soğuk ayazı yüzüme çarparken giydiğim ceketin fermuarının çekip adımları hızlandırmaya başlıyorum. Ama henüz birkaç adım atmış olmama rağmen önüme çıkan bedenle olduğum yerde durmak zorunda kalıyorum.

"Ne işin var burada?"

"Seni bekledim." diyor soğuktan ellerini cebine sokup olduğu yerde hafifçe zıplarken.

"Neden?" diyorum ona umursamazca bir bakış atıp önümde durmasında dolayı yana doğru bir adım atarken.

"Sonuçta aynı yere gidiyoruz. Eşlik edeyim dedim."

Her Şey Çok Sevmekten | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin