Çölde Açan Bir Çiçek Kadar Kırılgandı Her Şey

1.9K 101 160
                                    

Herkese merhabaa, siz okumaya başlamadan önce birazcık içimi dökmek isterim. Umarım okumadan geçmezsiniz. Bölümlerin arası her zaman uzun oluyor, bunun ben de farkındayım fakat garip bir şekilde her bölüm atışımın ardından hayatımda oldukça garip ve ters giden şeyler yaşıyorum ve bu yüzden de bölümü yazmam sürekli erteleniyor. En basitinden örnek vermek gerekirse bu bölümün yarısını yazdıktan sonra hiç beklemediğimiz bir deprem yaşadım ve yaşantım bir süre altüst oldu. Dolayısıyla da ancak yeni yazabildim bölümü. Her neyse bunu bir bahane olarak sunmuyorum sadece neden bölümlerin geç geldiğini bilmeniz gerektiğini düşündüm. Ama birazda kendimi temize çıkarmak için yapmış olabilirim djfjdjf Her neysee bu yazdığım en uzun bölüm oldu şimdiye kadar, umarım arayı kapatırız. Ve en son olarak sizin yazdığınız yorumları okurken çok eğleniyor ve mutlu oluyorum. Bol bol yorum yazmanızı ve oy vermenizi umuyor, bu saçma yazımı burada bitirip herkese iyi okumalar ve iyi geceler diliyorum. ❤💋

*

Anlaşıldığını hissetmek belki de dünya üzerinde hissedebileceğin en iyi hislerden biriydi. O hissi iliklerinde hissettiğinde kavuştuğun rahatlama birçok şeye bedeldi. Ama işler o raddeye gelene kadar ve yaşadığın şeylerin ağırlığının üzerinden kalkması için biraz zaman gerekiyordu. Mesela bir kere anlaşılmak diğer insanlar içinde aynı şeyin gerçekleşeceği anlamına gelmiyordu. Bunu biliyordum. Bunu bildiğim gibi artık tamamen ümitsiz olmadığımı da biliyordum. Aylardır korkuyla, endişeyle çoraklaştırdığım kalbimin üzerinde tomurcuklanmaya başlayan küçük bir çiçek vardı. Cansız, ürkek, ufacık olsa da ona her şeyden iyi bakıp soldurmamaya niyetliydim. Tabii ki biri gelip onu acımasızca köklerinden söküp atmazsa.

Aklımın hemen böylesine kötü fikirlere odaklanması artık iyiden iyiye canımı sıksa da elimde değildi. Çünkü korkuyordum hala. O kadar çok hayal kırıklığı, üzüntü, endişe hissetmiştim ki mutlu anların üzerine... Tetikteydim artık yaşadığım her mutluluğun ardından gelebilecek kötü haberlere.

Ve şimdi Kerem'in bu kadarını beklemediğim bir şekilde verdiği tepki ve benim hissettiğim mutluluktu bana bunları düşündürten. Ona bakıyor ve en büyük sırrımı, beni ben yapan şeyi biliyor olduğu gerçeğini kabullenmekte zorluk çekiyordum hala. Sanki hala ondan bir şeyler saklamalı, her an tetikte olmalıymışım gibi hissediyordum. Ama gerek yoktu, kendimi sakladığım insanların o koca listesinden bir kişi silinmişti nihayetinde.

Fakat Kerem'in yanında oturmakta olan o beden için aynı şeyleri söyleyemiyordum. Ne zaman söyleyebileceğimi ise hiç bilmiyordum. Ve içimden bir ses Yusuf Kerem kadar hoş karşılamayacak diyordu. Evet, biliyorum hiçbir zaman içimdeki o ses pek de iyimser değildi ama bu sefer doğruyu söylediğini hissediyorum. Ve hayatımda ilk kez yanılmak istiyordum düşüncelerim hakkında. Doğru çıkmamasını, Yusuf'un da Kerem gibi anlayışla karşılamasını istiyordum.

"Bak, yine daldı bir yerlere!"

Gözlerimin önünde sallanan el ile birlikte bakışlarımı hızla elin sahibine çeviriyorum.

"Ne oldu?"

Yusuf alaycı gözleriyle bana bakarken omuzlarını silkiyor.

"Daldığın uykundan uyandırayım seni dedim."

Ve ardından hızlıca ekliyor.

"Ne düşüyorsun öyle kara kara kardeşim?"

Gülerek söylediği sözlerine karşılık gözlerimi deviriyorum ve benim yerime Yusuf'un sorusuna cevap veren Kerem'e bakıyorum.

"Seni düşünüyor tabii ki."

Kerem, Yusuf'un omzuna koluna atıp ondan daha büyük olan bedeni sayesinde sıkıştırıyor onu ve alaycı sözlerine devam ediyor.

Her Şey Çok Sevmekten | bxbWhere stories live. Discover now