"Tell the world that we finally got it all right. I choose you."
"Dünyaya işleri nihayet yoluna soktuğumuzu söyle. Ben seni seçiyorum."
🎵I Choose You - Sara Bareilles
~ Heeseung
Her zamanki saatimde kendiliğinden uyanıyorum. Alarm sesini duymayı beklemeden, saat 5'te. Yanımda kolları bana sarılı şekilde uyuyor. Saçlarını okşayarak bir süre onu izliyorum. Rüya gibi, ama değil. Çok kısa bir süre uyudum ama hiç yorgun hissetmiyorum. Çünkü bu an gerçekten yaşanıyor.
Kalkıp günlük rutinlerime başlıyorum. Sporla başlıyorum. Daha sonra duşa giriyorum. Çıktığımda uyanmış oluyor. Elindeki kahve fincanlarından birini gülümseyerek uzatıyor.
"Günaydın."
"Günaydın."
Ben araştırma yaparken o da kitabını okuyor. Sıkılınca yanına gidip oturuyorum. Kitabıyla ilgilenmeye devam ediyor. Kucağına yatıp dudağımı büzerek yüzüne bakıyorum. Yüzündeki ciddiyet anında yumuşuyor. Başımı oynatarak sırnaşmaya devam ediyorum. Sonunda eğilip saçlarımı kokluyor. Bir süre yüzüme baktıktan sonra tekrar eğilip saçlarımı kokluyor ve çekilirken küçücük bir öpücük bırakıyor.
"Yeryüzünde senin kadar güzel kokabilen tek bir şey bile yok biliyor musun?"
İstediğimi almanın gururuyla tekrar oturuyorum.
"Biliyorum. Bir tanıdığın hasretinden deliye döndüğünü duymuştum."
Ayracı koyup kitabı kenara bırakıyor. Kollarını iki yanıma koyup eğiliyor.
"Hmm, kimmiş bakalım o tanıdık?"
"Bilmem. Gözleri kartala benziyor, alt dudağının ortadında senelerdir geçmeyen bir yara izi var. Bunlar yeterli olur mu?"
"Cık. Çıkaramadım hala."
"Biraz aptal bu kartal gözlü kişi. Saçma sapan düşünebiliyor, hiçbir şey belli etmeden de çekip gidiyor. Ama yine de çok seviyorum. Yapacak bir şey yok."
"Ben de bir tanıdıktan duydum, o da seni çok seviyormuş."
Eğilip öpüyor. Kahve içtiğinden dudakları sıcacık. Her öpüşünde biraz daha doğruluyor, beni de peşinden doğrultmak için. Gülümseyerek geri çekiliyorum.
"Acıktım."
"Ah, ama ben doyuruyordum zaten karnımı. Yazık oldu. Tamam acıktıysan önce seninkini doyuralım."
İtip kalkıyorum. Kafası acımış yavru kedi gibi vurduğum yeri ovaladığını görüyorum. Elimi uzatıp onu da kaldırıyorum. Mutfağa gidiyoruz ve kahvaltıyı hazırlamaya başlıyoruz. Herhangi bir şey yaparken onu izlemeyi özlemişim.