-Wound-

529 63 36
                                    

Girasole'den Anlatım

Sabah kalktıktan sonra saçımı düzelttim ve okul formalarını giyip kahvaltıya indim.

Xavier'in yanına oturdum ama ensesine doğru olan yaraları bir süre sonra dikkatimi çekti.

Yavaşça gömleğinin yakasını aşağı doğru indirdim o da bana baktı.

"Buraya ne oldu?"

"Resimler, onları çizerken kontrolü kaybettim."

"Yaralar kötü duruyor. Yardım edebileceğim bir konu var mı?"

"Hayır hayır, zaten hallettim. Yinede teşekkür ederim."

Xavier ile konuşurken Wednesday yanımıza geldi ve her zamanki soğuk ifadesiyle bana bakarak konuşmaya başladı.

"Benimle Weathervane'e gelir misin? Konuşmamız gereken bir konu var dün Xavier'e söylemiştim ama pek yardımcı olmadı."

Xavier'e baktım. Wednesday'i bakmıyordu bile ama tartıştıkları ya da Xavier'in onunla ilgili bir şeye kızdığı belliydi.

"Gelirim''

"Kahvaltıdan sonra" dedikten sonra gitti.

Xavier'e baktığımda daha da sessizleştiğini ve bana bakmadığını gördüm.

"Bir sorun mu var? "

Göz ucuyla bana baktıktan sonra tekrar döndü.

Elimi yaralarını acımayacak şekilde omzuna koydum.

"Xavier?"

"Wednesday, onun her dediğine inanma. Sadece kafasında kurduğu şeylere tamamen inanmış durumda."

"Anlamadım, ne dedi ki sana?"

Derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti, "Şuan sana söylemeyeceğim, belki yanılıyorumdur sadece konuşmak için çağırmıştır. Ama sana kötü bir şeyler söylerse lütfen ona inanma."

Cevabımı beklemeden kalkıp gitti. Ben de onun peşinden gidip sıkıştırmak istemediğim için daha sonra konuşmayı aklımın bir köşesine yazdım ve bir kenarda oturan ve dik dik bakan Wednesday'in yanına gittim.

" İstersen artık gidelim. "

Birşey demeden yürümeye başladı ben de peşinden ilerliyordum. Vardığımızda bir masaya oturdu ve orada çalışan çocuğu çağırdı.

"Tyler, sana bahsettiğim kız bu, Girasole."

Çocuk gülümsedi ve üçümüz de bir masaya oturduk. Oturur oturmaz Wednesday önüme bir kitap açtı ve Xavier'in çizdiği canavarın resimleri olan bir sayfada durdu.

"Tanıdık geldi mi?"

Cevap vermedim ama o konuşmaya devam etti. "Sence de  Xavier'de tuhaf bir şeyler yok mu?"

Konuyu nereye çekmek istediğini anlamıştım ama ilk olarak onun ağzından duymak istiyordum.

"Ne gibi?"

"Ne demek istediğimi anladığını biliyorum. Ama düşünsene ne zaman Hyde'ı görsek Xavier bir anda ortaya çıkıyor. Ayrıca bu günkü yaralarını görmemiş olamazsın sıradan yaralara benzemiyor."

Konuşmamı beklemeden kitabın yanına Xavier'in çizimlerinden biri olduğu belli olan bir kağıt koydu."Canavarın nasıl göründüğünü de bire bir biliyor. Sizin dün Rowan ile ilgili bir şeyler gördüğünüzü anlattı, senin güçlerini kullanarak olaylara tekrar baktığınızı anlattı. Ben ondan bana da göstermenizi istedim, haberin yoktu sanırım."

"Sen delirmişsin, onu nasıl böyle bir şeyle suçlarsın?! Ayrıca haberim de vardı, gücümü sık kullanamadığım için kabul etmedim."

Hızlıca yanlarından kalktım ve Nevermore'a dönmek için yürümeye başladım.

Yalan söylemiştim, güçlerimiz kullanmakta bir sorunum yoktu sadece Xavier'i zaten böyle bir durumdayken daha da zor duruma sokmak istememiştim.

Koşarak atölyeye doğru gittim içeride olduğu belliydi. Kapı kilitli değildi ve içeriden yüksek sesle müzik sesi geliyordu.

Kapının önünde durdum, içeri girip girmemek arasında kalmıştım. Xavier'in asla masum insanları öldüren bir canavar olarak hayal etmek çok zordu. Ama Wednesday buna fazlasıyla inanıyor gibi duruyordu, ve ikna ediciydi.

Kapıyı açıp içeriye girdim ilk başta gülümseyen yüzü telaşımı görünce aslımıştı.

Çalan müziği kapatıp yanıma yaklaştı ellerini omzuma koydu.
"Sana da o kafasında kurduğu şeylerden bahsetti değil mi?"

Başımı sallayarak cevap verdim.

İç çektikten sonra konuşmaya devam etti, "Peki ona inanıyor musun?"

Onun yüzüne baktığımda bir canavar olamayacak kadar masum olduğunu gördüm. Kimseyi incitecek biri gibi bakmıyordu, en azından aklı başındayken kimseye zarar verebilecek biri gibi bakmıyordu.

Yaralarının olduğunu unutup ona sıkıca sarıldım, bu Wednesday'in düşüncelerine katılmadığımı gösteriyordu.

Yaralarından dolayı canının acıdığını fark ettim ve geri çekilecektim ki o da bana sarılıp saçlarımı okşadı.

Yinede aklımı kurcalayan bir soru vardı, neden Wednesday'le konuştuğunu söylememişti "Neden bana Wednesday ile konuştuğunu söylemedin?"

"Söyleyecektim, gerçekten. Ama olaylar çok hızlı gelişti. İlk olarak onu atölyenin girişinde gördüm. Baloya davet etti daha sonra da buraya gelmesinin sebebinin benden şüphelenmesi olduğunu anladım. Biraz tartıştık. Ve onun saçma düşüncelerine dahil olmamızı istemediğim için sana da söylemedim. "


Portrait || Xavier Thorpe Where stories live. Discover now