S. 4 Avcı Badly

209 39 11
                                    

994...

" Bu kadar." Dedim.

" Artık bana müsade."

Arkamı dönüp kapıya yönelmiştim ki kolumdan tutan Servet,

" Acele etme." Dedi.

Sonrada,

" Abi." Dedi Volkan'a hitaben.

Volkan yattığı yerde omuzları titreyerek gülerken sağ avucumda aynı acıyı duydum ve baktım.

İşte eksik kalbim.

Volkan'ın uykulu sesi duyuldu tekrar.

" Servet..."

Servet denen yarma kolumdan elini çektiğinde bende kapıya doğru ilerleyip odadan çıktım. Eminim sızıp kalmıştı. Gözlerinde uykusuz geceler geçirdiğinin emareleri vardı zira.

Ellerimi başımın arkasında birleştirip sakin adımlarla koridoru katederken doktor olan, hızlı adımlarla gelip kolumdan tutup beni durdurarak kendine çekti.

" Nasıl yaptın bunu? "

Adamı yukardan aşağı süzdükten sonra omuz silktim. Söylesem inanacaktı sanki. O yüzden,

" Sihirli parmaklarım var."

Dedim sadece dalga geçercesine. Sonrada arkamı dönüp yoluma devam edecek oldum ama kolunda hissettim elleriyle yerimde durdum yeniden. Bu kez çatık kaşlarla baktım yüzüne bırak dercesine.

" Başka bir hasta içinde yapabilirmisin? "

Şüpheli şekilde baktım gözlerine.
Devam etti.

" Volkan'ın kardeşi...
Fikret...
Kesilmeden devam eden bir acısı var. Bütün vücudunda.
Nedenini bulamıyoruz.."

Tane tane konuşarak ikna etmek istiyordu sanki.
O pislik için kılımı kıpırdamayacaktım tabiki. Bu daha iyi günleriydi. Üstelik bir iki güne geçecekti. Biraz daha acı çekmesinde hiç bir sakınca yok bence. Diye düşünürken,

" Evet...
Yapabilirmisin? "

Diye tekrar etti doktor.

Yalandan, " Yarası mı var? "

Dedim olmadığını bile bile.

" Vücudunda bir yarası yok."

" O zaman birşey yapamam."

Diyerek başımdan savdım. Eski pozisyonuma dönerek ellerimi başımın arkasında birleştirdim ve yürümeye devam ettim. Merdivenlere yönelip ağır ağır inerken avucumun içine baktım tekrar.
7 oldu. Kaldı 994.
Aah ne zormuş kalp kovalamak.

Merdivenler bittiğinde kendimi başka bir koridorda bulunca anlık şaşırdım. Sinirle bir merdivenlere bir bulunduğum koridora baktım elimi alnıma bastırarak.
Yanlış merdivenlerden inmiştim. Şimdi çıkışı arayacaktım birde.

Derin bir nefes alıp yürümeye devam ederken koridor duvar ve tavan kısmındaki yönlendirme levhalarına baka, baka nihayet çıkış kapısını buldum.

Kendimi dışarıya attığımda yağmurlu bir hava karşıladı beni. Ve İlkbahar yağmuruna eşlik eden hafif bir rüzgar. Oksijen yüklü havadan derin bir nefes çekerek yürümeye devam ederken park alanından çıkıp ana caddeye doğru kavis aldım.

Beni evde bekleyen ihtiyar bir nine yoktu. Bu yüzden acelemde yoktu. Sabaha kadar bu şehri gezebilirdim yağmur eşliğinde.

Ağır ağır yürüyerek caddeye indiğimde kaldırımdan yürümeye devam ederken etrafımı izliyordum. Kaldırımlar şemsiyeli insanlarla doluydu. Hepsinin acelesi varmış gibi yürüyorlar sanki hepsi aynı anda bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar gibiydi halleri. Bu dünya çok değişik geliyordu bana.

SÜRGÜN ( 1001 ) ( TAMAMLANDI✔️)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें