2.0

84.4K 5.1K 373
                                    

Yorum yapmayı ve votelemeyi unutmayın.

Keyifli okumalar.

_____

Yan taraftaki kaldırıma çökerek telefonumu kulağıma yasladım ve bekledim.

"Konuşmayacak mısın?" Duyduğum ultra ultra mükemmel sesle gülümsedim. Sesi çok güzeldi...

"Elis?" Soru sorar biçimde konuştuğunda yutkundum. Kafeden 15 dakika önce çıkmıştım ve yaklaşık bir saat süren Leo'nun bitmek bilmeyen ısrarları sonucu az önce onu aramıştım. Sesimi duymak istediğini söylüyordu.

"Hı?" Güldüğünde dudaklarımı birbirine bastırdım. Mesajlaşmak kesinlikle daha kolaydı ve iyi ki vardı. Aşırı heyecanlı ve gergin hissediyordum nedensizce.

"Dilsiz olduğunu düşünmeye başlıyorum." Hafif aksanlı sesi kulağıma dolduğunda artık bir şeyler söylemem gerektiğinin farkındaydım.

"Değilim." Kesinlikle mükemmel bir giriş yapmıştım. Harika!

Tekrar güldüğünde o görmese de kaşlarımı çattım.

"Öyleyse konuşalım güzelim." Çıkacaktı. Cidden kalbim yerinden çıkacaktı.

Sakin Elis sakin. Görende İngiltere Prensiyle konuşuyoruz sanacak.

"Konuşalım." Ne konuşmam gerektiğini bilmiyordum.

"Vardın mı eve?" Ayağımla yerdeki taşları iteledim.

"Hı hı, evdeyim." Yalandan kim ölmüştü?

Evde olsam rahat edemezdim. O ev nefes almamı bile önlüyordu. Dört duvardı orası, ev değil.

"Yorgun olmalısın." Sesi, küçük bir çocukla konuşuyormuşçasına naifti. Huzurlu hissettiriyordu.

"Biraz." Sessizdik. Sanki sussak da anlaşabilirmişiz gibi. Garip hissediyordum. Mesajlaşırkenki rahat, flörtöz havamızdan uzaktık.

Gözlerimi kapatarak başımı kendime çektiğim dizlerime yasladım. Bir elimle telefonu kulağımda tutuyordum. Sessizlik devam ettiğinde bozmak adına konuştum.

"Sen neler yaptın bugün?"

"Hastaneye gittim sonra Sergio'yla buluştuk. Bowlinge gittik birlikte." Derin bir nefes aldım. Mutluydu ve hayır kıskanmıyordum. Sadece dünyanın adaleti birazcık, azıcık gözlerimi yaşartmıştı.

"Güzel kızlar var mıydı bari?" Güldüğünde bende güldüm.

"Sergio'ya göre evet. Onun gözü kızlardaydı ama ben oyunumu oynadım." Elimi azğıma bastırarak güldüm ardından ciddi olmaya çalışarak konuştum.

"Aferin sana, akıllanıyorsun."

"Aynı performansı senden de bekliyorum." Sesli güldüğümde o da aynı şekilde gülüyordu. Şimdi biraz daha rahatlamıştım.

Ahizeden çığlık sesleri yükselmesiyle kafamı dizlerimden kaldırarak telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. Değişik sesler geliyordu.

"Leo, ne oluyor?" Kapı çarpma sesleri duyduğumda kaşlarım çatıldı ve oturduğum yerde dikleştim.

"Elis bir dakika bekler misin?" Cevap vermeme kalmadan sesler telefondan uzaklaştığında bekledim. Sanırım telefonunu cebine koymuştu.

Kilit sesi, ardından kapı açılmasına benzer bir ses geldiğinde pür dikkat seslere odaklıydım.

Leo İtalyanca konuşmaya başladığında küfür ettim. Sanırım cidden İtalyanca öğrenmeliydim. Uzaktan gelen kadın sesiyle kaşlarım daha da çatıldı. Sanırım konuştuğu bir kadındı. Ahizeden Leo ve konuştuğunu tahmin ettiğim kadının kahkaha sesleri yükseldiğinde telefonu kendimden uzaklaştırdım. Ne oluyordu amk?

Tekrar konuşmaya başladılar. Lanet İtalyanca!
Türkçe konuşsalar ne olurdu ki?!

Flörtleşmiyorlardı, değil mi?

Tekrar kapı kapanma sesi duydığumda telefonu kendime yaklaştırdım.

"Bir sorun mu var? Kimdi o kadın?" Leo güldüğünde kaşlarım çatıldı.

Niye gülüyordu bu?!

"Karşı komşum. 2 tane küçük, yaramaz torunu var ve sanırım şuan apartmanı birbirine karıştırıyorlar."

Karşı komşu.

Torunu var.

Yaşlı. Evet yaşlıydı!

Derin bir nefes verdim. Rahatladığımdan değildi tabi ki!

"Saat çok geç, rahatsız oluyorlardır." Çocuk sesi beni rahatsız etmezdi. İnsanları rahatsız etmesini de saçma bulurdum. Sonuçta çocuklardı. Tabi her şeyin bir saati vardı ve yüksek ihtimalle şuan orada saat gece yarısını geçmişti.

"Benim için sorun değil ama diğerleri sorun edeceklerdir tabi."

Telefonumu kendimden uzaklaştırarak saate baktım. Eniştem birazdan evde olurdu.

"Benim şimdi kapatmam gerek. Saat geç oldu uyu sende, yorgunsundur." Onaylar mırıltılar çıkardığında oturduğum kaldırımdan kalkarak üstümü silkeledim.

"Tamam o zaman sonra görüşürüz tekrar."

O görmese de kafamı salladım.

"İyi geceler Espresso."

"Güzel rüyalar güzelim."

Telefon kapandığında ellerimi hırkamın cebine sıkıştırarak yürümeye başladım.

Az önceki halimden eser kalmamış üzerime ağırlık çökmüştü. Bu sokaklar, o ev ayaklarımın geri geri gitmesini sağlıyordu.

Adımlarımı hızlandırdım. Eniştemden önce eve varıp kimseyle karşılaşmadan uyursam günün şanslısı ben olabilirdim.

Belki.

______
Bölüm sonu..

İtalyan Espresso|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin