3| gizli düşünceler,

1K 160 84
                                    



koşa koşa dershaneye giderken atıyorum bölümü yazım yanlışı var mı bakmadım varsa şimdiden affola, çok göze batan varsa siz söyleyin ben düzeltirim✊🏻

keyifli okumalar.

🎭

"Yalnız, ben bu kütüphanenin bir işe yarayacağını düşünmüyorum."

"Soobin," dedim elimdeki ayraçlardan birini ona atarak. "Bir şeye olumlu baksan olmaz mı?" Kaşlarını havaya kaldırarak olmaz demeye çalıştı. "Bir kere bu adamlar elini yüzünü yıkamaya üşenen insanlar, kitap neden okusunlar?" Göz devirdim ve yaptığım işe devam ettim.

"Evet bilgisizler çünkü okumuyorlar."

"Yalnız ben de okumuyorum ama her sabah yüzümü yıkıyorum."

Çıktığım merdivenden ona doğru döndüm. "Evet, okumadığın o kadar belli oluyor ki Soobin..." dedim iç çekerek. Elimdeki son kitabı da yerine yerleştirdim ve merdivenden indim.

Bugün birinci haftamın son günüydü ve ben sosyalleşme programlarından ilki olan kütüphane işini halletmiştim, bugün mahkumlar için kullanılır hale gelecekti. İyi anlaştığım için de bu işte bana Soobin diğer gardiyanlardan daha çok yardım etmişti ve bu sayede daha yakın olmuştuk. Dün aynı anda çıktığımızdan birlikte yemek bile yemiştik.

Beş günün sonunda ne kadar kısa süre de olsa ara sıra Soobin'in bana karşı iltifatları maalesef ki anlayabiliyordum ama benim açımdan bir problem yoktu. Birileri ile flörtleşmek ne kadar uzak da olsa duyguları çabuk anladığımdan yürütebiliyordum.

"Kırıcısınız Bay Hwang." dedi masum çıkartmak istediği sesi ile. Gülümsedim ve ona yardım etmek adına elindeki fazladan boş kartonlara uzandım. Buna izin vermeden uzaklaştırdı ve kendisinin halledeceğini söyledi. "Ben gidip gardiyanlara mahkumları getirmelerini söyleyeyim." dedi. Gülümseyerek onu onayladım ve o da karşılık verdikten sonra gitti.

Son kez kütüphanede göz gezdirirken adımın seslenmesi ile arkaya döndüm.

Bay Bang ellerini üniformasının cebine koymuş ve kapıya yaslanmış bir şekilde duruyordu.

"Kolay gelsin Bay Hwang."

"Teşekkür ederim Bay Bang."  dedim. Elimle etrafı gösterdim. "Son hali nasıl görünüyor?" Bulunduğu yerden ayrıldı ve içeri doğru yürüdü. Etrafında döndü ve yargılayan bakışları etrafta dolaştı. Umut vadedici gözüküyor." dedi.

Gülümsedim ve sırtımı arkamdaki kitaplığa dayadım. Kollarımı bağladım. "Amacımız bu zaten."

"Anlamamakta ısrarcısınız."

Elleri ceplerinde yanıma yürümeye başladı. Birkaç adım ötemde durduğunda samimiyetsiz bir gülüş yerleşti dudaklarıma. "Anlamayanın siz olduğunu düşünüyorum." Birkaç saniye bakışmaya devam ettiğimizde gözüm kapıya kaydığında sarışın ve turuncu tulumlu bir mahkumun aynı Chan gibi durup bizi izlediğini fark ettim.

Göz göze geldiğimizde yukarı doğru kalkmış kaşları düzeldi ve samimi bir gülümseme yerleşti dudaklarına.

"Merhaba!" dedi keyifle. Tek başına bir mahkumun cezaevinde dolaşması ne kadar doğruydu?

özgür ruhlar, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin