0.1

3.3K 127 124
                                    

Bu povu bir instagramda gördüm ve adminine yazmak istediğimi söyledim. Çoğu kişi attığım yorum yaz demiş bende ani gelen bir cesaretle yazmaya karar verdim sizden ricam lütfen wattpad kullanan birine beni önermeniz. En azından emeğimin karşılığını almayı isterim.

Multimedya : The weeknd - starboy

Aklıma gelmişken söyleyeyim sizlerr bu şarkıları toparlayıp playlist yapacağım hem buradan hemde instagram hesabımdan paylaşacağım instagram =jl0wers

Yazardan

Jeon doğduğu andan itibaren hep çelimsiz bir çocuktu. Annesi her gece başka birinin altında yatarken o babası ile birlikte annesiz yaşamıştı. Annesi hep ondan nefret ederdi. Onun güzel ve kıvrımlı vücudunu mahvettiğini söylerdi. Ama babası onun hep Tanrının evlerine getirdiği bir mucize olarak görürdü. Annesini en son gördüğünde 3 yaşını doldurmak üzereydi. Annesi onu ve babasını doğum gününden 1 hafta önce terk etmişti. Babası aylarca onun eve geri dönmesini beklemişti. Ama asla o eve bir daha anne kavramı girmemişti.

Jeon 5. yaş gününde hayatının en kötü gününü yaşamıştı. Ona her anlamda destek veren hem annesi olan hemde babası olan babasını kaybetmişti.

Kim doğduğunda tüm şehir halkı bilmişti. Çünkü o bir mafyanın oğluydu. Dünyalarca ünlü bir mafyanın. Annesi babasıyla parası için evlenmişti. Her fırsatta bunu dile getirmekten kaçınmazdı. Babasının en yakın dostu heykeltıraş yapan Seojun amcası ve onun oğlu onu her daim mutlu ederlerdi. Annesi onu ve babasını terketmişti. Babası ise ölmüştü. O doğduğunda Kim 10 yaşındaydı. Ve ona her zaman abi gibi davranmıştı. Annesinin yokluğunu hissettirmemeye çalışmıştı. Ama Kim için 16 yıl sonra herşey değişmişti. Onu yetimhamenin bahçesinde gördüğü anda tanımıştı. Araştırmıştı. Babasından kalma mafyalık sayesinde herşeye ulaşabilmişti.

Jeon 17 yaşına geldiği zaman ona ilgi duymaya başlamıştı. Ve bir karar vermişti. Onun koruyucu velisi olmaya.

Jeon Jungkooktan

Bugün geçen haftalarda tanıdığım Bay Kim beni yetimhameden almaya gelecekti. Sonunda bu iğrenç yerden kurtluyordum. İçimde garip bir korku vardı. Ama içimden bir his ona güvenmemi söylüyordu. Onun bana zarar vermeyeceğini söylüyordu. Ve bende bu hisse güveniyordum.

Bavullarımı toparlayıp sıkıca montumu üzerime geçirdim. Telefonumu ve kulaklığımıda alıp aşağıya bavulumla beraber indim. Müdür odasının içerisinde ve kapısında siyah giyinimli korumalar vardı. Müdür bu adamın büyük bir iş adamı olduğunu söylemişti. Benim geldiğimi duyunca bana doğru dönen korumalardan birisi içeriye benim geldiğimi söyledi. İçeriden ilk başta müdür arkasındanda yine siyah görünümlü üstüne siyah trençkot ve içerisinde takım elbise bulunan adam çıkmıştı.

Bu adam sandığımdanda yakışıklıydı.

Bavulumu yanımda duran korumalardan biri alıp arabaya götürmeye başladı. Kim yanıma gelerek kolunu omzuma attı ve müdüre bir kaç şey söyleyip dışarı çıktık. Arabaya doğru ilerlerken bana anlamamışçasına banktan bakan arkadaşımı gördüm.

"Arkadaşımla vedalaşmama izin verir misiniz?"

"Tabii küçüğüm ama acele et."

Çok bilmiş

"Teşekkür ederim ayrıca küçük olduğumu düşünmüyorum."

Hızlıca arkadaşımın yanına gidip sıkıca sarıldım. Üşümüştü her halinden belliydi. Boynumdaki atkıyı çıkartıp onun boynuna doladım üşüyüp hasta olmasını asla istemezdim.

"Beni merak etme tamam mı dostum? Ben gelicem yine ve sana herşeyi anlatıcam. Numaram sende de var zaten. Yazarsın bana konuşuruz. Dikkat et kendine."

"Asıl sen dikkat et Jeon. Ve mutlaka bana bunları anlat."

"Tamam sen çabucak içeri gir. Üşümüşsün zaten iyice."

"Jeon! Gitmemiz lazım."

"Geliyorum! Gitmem gerek dikkat et kendine seni seviyorum."

"Bende seni"

Arkadaşımla vedalaşıp koşarak arabaya gittim. Açılan kapıdan girip kendimi onun karşısındaki koltuklardan birine bıraktım.

"Buraya gel."

Yanındaki koltuğu işaret ettiğinde şaşkınlığımı gizleyememiştim.

"Teşekkür ederim Bay Kim burada rahatım."

"Kim. Sadece Kim. Ayrıca sana buraya gelir misin demedim. Gel dedim."

"Peki."

Yavaş adımlarla kalkarak onun yanına oturdum. Başka bir şey demediğini farkettiğimde cebimden telefonum ve kulaklığımı çıkartarak hoş bir müzik açtım.

Kafamı cama yasladığımda vücudumun titrediğini hissettim burası soğuk değildi. Ama dışarıda üşüdüğüm için onun etkisini atamıyordum.

Yan tarafımdaki hateketlenme ile kafamı o yöne çevirdim. Kim boynundaki atkıyı ve ceketi çıkartıp ceketi üstüm bırakarak atkıyıda boynuma dolamıştı. Parfümünden gelen kokuyu saniyesinde hissetmiştim. O koku beni saniyesinde mayıştırmıştı.

"Üşümüşsün. Sende kalsın bu."

"Ama siz..."

"Ben üşümem. Uykunmu var?"

"Çook.."

Gözlerimi açmaya çalışarak ne yaptığına bakmaya çalıştım. Karşıdaki koltuğun altından yastık ve minik bir battaniye çıkartmıştı. Koltuğun üzerine yastığı koyup beni kolumdan asılarak koltuğun üzerine yatırdı. Üstüme aldığı battaniyeyi örtmek için yaklaştığında o eşsiz kokusu yine beni sarhoş etmeye yetti.

"Siktir.."

"Anlamadım?"

"Bu koku...kokun beni sarhoş edecek kadar güzel. "

Gözlerim benden istemsizce kapanmıştı..

Kim Taehyungtan

Kokum. Kokumu sevmişti. Yüzümdeki sırıtmaya engel olamamıştım. Üstünü örtüp geri yerime oturdum ve karşımda uyuyan eşsiz manzaraya baktım. Artık emindim. Ona aşıktım. Ona yaklaştığım zaman kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Herkes bizi yadırgayacaktı. Engellemeye çalışacaklardı. Günahkar diyeceklerdi. Ama bunların hiçbirisi benim onu sevmeme engel olamazdı.

Bu günahlar seninleyken güzel Jeon Jungkook..

Jeon Jungkooktan.

Gözlerimi aniden havalanmamla açmıştım. Birisinin kucağındaydım.

Ne! Birisinin kucağındamıydım!?

Gözlerimi açmak istediğimde gelen tanıdık kokuyla vücudum gevşemişti. Artık üşümüyordum. Çünkü onun kalbindeki ateş beni ısıtmaya yetiyordu.

Ambivalans | taekook +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin