3434

7K 757 701
                                    

"Nerede kaldılar acaba.."

Felix gözünü ayırmadan telefondan saate bakarken, aynı zamanda da alt dudağını ısırıyordu.

"Başlarına bir şey mi geldi yoksa?"

Endişeyle telefonu masaya bırakıp pencereden kafenin etrafına bakınmıştı.

Jeongin yüzünden, Minho Felix'e yalan söylemişti. Jeongin ve Minho'nun kafede Felix ile buluşacağını söyleyip Hyunjin'i getirecekti. Planı buydu. Felix de yemişti zaten. Ama tek sorun Hyunjin'in gecikmesiydi.

Hyunjin'i kandırmamıştı. Hyunjin Felix'in adını duyar-duymaz koşa koşa gelirdi. Sorun Felix'di. Utandığı için Hyunjinle buluşmazdı.

Zaten, Hyunjin son zamanlarda mağaza gelirken bir şeyler aldıktan sonra durup sohbet ediyordu Felix ile. Yakınlaşmıştılar ama yine de Felix randevuda utanacağını düşündüğü için buluşmak istemiyordu.

"Herhalde gelmeyecekler. Bi' arayayim."

Elini yeniden telefonuna atıp arama kısmını açmış ve aramaya hazırlanmıştı. Ama duyduğu sesle duraksamıştı.

"Selam. Nasılsın?"

Hyunjin'i süzüp gözlerini büyütmüştü.

Ne alakaydı diye içinden geçirdi. Neden buradaydı, neden gelmişti gibi sorular canlanmıştı aklında.

"Şey, iyiyim. Teşekkür ederim."

Susmuş ve onu izlemişti. Hyunjin ise gülümseyip yeniden konuşmuştu.

"Oturabilir miyim? Eğer sen de izin verirsen tabii."

"Hmhm."

Hyunjin sandalyeyi çekip oturmuş ve arkasına yaslanmıştı. Felix hâlâ şok içinde ona bakıyordu.

"Sen de mi burada yemek yiyecektin?"

Büyük olan yavaşça kafa sallamış ve elini garsona doğru uzatarak gelmesini işaret etmişti. Garson hemen masaya adımlamıştı.

Planları zaten buydu. Hyunjin ve Felix'i buluşturmak ve aynı masa da oturtmaktı.

---

"Ee? Sen neden buradasın ki?"

Hyunjin gülümseyerek konuşup Felix'i beklemişti.

"Oh.. aslında, arkadaşlarımı bekliyordum.. ama sanırım gelmeyecekler."

Felix sessizce gülümseyip masanın altında elleriyle oynamıştı. Hyunjin ise kafasıyla onaylamıştı.

"Tüh. Üzüldüm."

Diyerek Hyunjin Felix'in gözlerinin içine bakmıştı. Felix ise elini iki tarafa sallamıştı.

"Hayır, hayır sorun yok."

Felix tatlı gülümsemesini sunup, Hyunjin'e bakmaya devam etmişti. Hyunjin ise gözünü Felix'den çekememişti.

"Sen neden gelmiştin?"

Derken Felix hâlâ gülümsüyordu. Hyunjin cevap veremeden bakmaya devam etmişti.

"Hyunjin?"

"Oh, ben? Şeyden.. ya öylesine geleyim demiştim."

Felix hemen hızlı hızlı kafa sallayıp, bir şey demeden önüne dönmüştü. Sessizlik oluşmuştu. Hyunjin Felix'i izlemiş, Felix ise bakışlarını aşağı götürmüştü.

"Aslında sana bir şey söylemek istiyorum."

Felix hızla kafasını kaldırmıştı. Parlayan gözleriyle Hyunjin'e baktı. Hyunjin Felix'in ona olan bakışlarını izlerken söylemek istediği şeyi unutmuştu sanki.

"Bir şey mi?"

"Evet."

Hyunjin gözünü çekmeden cevap verdi. Felix ise dikkatle dinlermiş gibi daha fazla yakınlaşmıştı. Söyle dermiş gibi bi' bakış atmıştı Hyunjin'e. Hyunjin öksürmüştü.

"Şimdi, şöyle-"

"Efendim, hesabı getireyim mi?"

Duyduğu garsonun sesiyle, Hyunjin sinirle gözlerini kapatıp açmıştı. Felix de şaşırıp garsona dönmüştü. Ama Hyunjin'in aksine nazik bir şekilde cevaplamıştı.

"Getirin lütfen. Teşekkürler."

Garson hemen kafa sallayıp masadan ayrılmıştı. Felix ise yeniden Hyunjin'e döndü.

"Ee? Devam edebilirsin."

Hyunjin yutkunup yeniden kendini hazırlamaya çalışmıştı. Ama az önce ki gibi hazır değildi artık. Garson gelip tüm hazırlığı mahv etmişti. Artık nasıl söyleyebilirdi?

"Boşver. Önemsiz bir şeydi."

"Oh.." Felix kaşlarını sessizce kaldırıp şaşırdığını belli etmişti. Hyunjin ise hafifçe kafa sallamıştı.

"Peki, o zaman."

Küçük olan yeniden kafasını aşağı indirmişti. Hyunjin Felix'in gözlerinin içine bakıp sonra ise kafasını pencereye doğru çevirmişti.

"Şey.. şimdi ben bir şey söylesem olur mu?"

"Hmhm."

Hyunjin kafasını çevirmeden evet anlamında onaylayıp, Felix'in konuşmasını beklemişti. Felix ise elleriyle oynamaya başlamıştı, yeniden.

"Ben aslında.. uzun zamandır senden hoşlanıyorum'da.."

Mırıldanarak dese bile sesi duyulmuştu. Hyunjin de duyar-duymaz, gözlerini büyütüp Felix'e bakmıştı.

"Ne?"

"Sevgilin var değil mi?? Özür dilerim. salaklığım işte.."

Felix hemen yutkunarak kafasını aşağı indirdiğinde, Hyunjin yutkunmuştu. Kendi diyeceği şeyi Felix söylemişti. Buna hem şaşırıp aynı zamanda da mutlu olmuştu.

Hyunjin hızla ayağa kalkıp Felix'in yanına yöneldiğinde, Felix ne olduğunu anlamamış şekilde Hyunjin'e bakıyordu.

Hyunjin Felix'in yanına adımlayıp tam önünde durmuş ve Felix'in elinden tutarak ayağa kaldırmıştı. Felix şaşkınca Hyunjin'in ne yapmaya çalıştığını düşünürken Hyunjin Felix'in dudaklarına yapışmıştı.

Felix'in gözleri büyümüştü. İçinden ne oluyor diye düşünüyordu.

Felix yine de karşılık vermişti. Elini Hyunjin'in yüzüne götürüp yanağına koymuş ve gözlerini kapatmıştı. Böylelikle Hyunjin de elini Felix'in belinde buluşturmuştu.

Uzun öpüşmeyi nefesi kesildiği için Hyunjin'i yavaşca itmişti, Felix. Gerçi uzun zamandır Hyunjin'den hoşlanıyordu. Hyunjin ile öpüştüğüne inanamıyordu.

"Üzgünüm.. öyle sen birden söyleyince..."

Felix yüzünü diğer tarafa çevirdiğinde, Hyunjin onun memnun olmadığını düşünmüştü ama Felix utandığı için yüzünü çevirmişti. Yani memnun olmamakla alakası yoktu. Hayatında ilk defa biriyle öpüşmüştü. Ne yapabilirdi ki?

"Özür dilerim."

"Hayır ben sadece.."

Felix kızarmış yüzünü göstermemeye çalışarak mırıldandığında, Hyunjin endişelenmişti.

Elini Felix'in çenesine koyup kendine çevirmiş ve kıpkırmızı kızarmış yanaklarına bakmıştı. Anlamıştı o an kızardığı için böyle yaptığını.

büyük boy condom?//hyunlix ✔Where stories live. Discover now