CANDAN ÖTE 13.BÖLÜM

172 33 1
                                    

CANDAN ÖTE 13.BÖLÜM

Radyoda hafif bir müzik çalıyordu. Melek içten içe sevinirek Yusuf'un yanında oturuyordu. Ağzıyla ritim yapıyor müziğe eşlik ediyordu. Yusuf ise daha beş ay önce Melek'in annesinin hayatına neden olan kaza yüzünden temkinli gidiyordu.

Yusuf'un bilmediği Melek'in de çok güzel araba kullanan bir şoför olduğu idi.
Melei muzip muzip güldü önce sonra Yusuf'a bakıp,
"Sağa çek" dedi.

"Neden Melek? Birşey mi oldu?"

"Of Yusuf soru sorma çek sağa!"

"Birşey mi unuttun korktun mu?"

"Yok Yusuf sadece sağa çekmeni istiyorum!"

"Peki tamam!"

Yusuf düşünceli bir şekilde sağa çekti arabayı  ne oluyordu acaba?

"Geç yana!"

"Ne? Nasıl? Neden?"

"Ben kullanacağım Yusuf!"

Melek Yusuf'un yüzdeki ifadeyi çok komik bulmuştu. Gülmeye başladı.

"Nee güvenmiyor musun bana hım? Kullanamaz mıyım sence? Geç geç yana geç!"

Yusuf başını salladı ellerini dua eder gibi yapıp gülümsedi. Hemen yan tarafa oturdu, direksiyona Melek geçti.
Yusuf'a bakıp
"Hazır mısın?" dedi.
Yusuf başını iki yana salladı.
"Emin misin?" dedi.
Melek göz kırptı ve arabayı çalıştırıp gitmeye başladı. O kadar kıvrak ve ustaca kullanıyordu ki arabayı, belli ki aktif bir sürücüydü.

"Bilmiyordum!"

"Neyi?"

"Bu kadar iyi araba kullana bildiğini!"

"Bak şimdi sana daha da bilmediğin birşey göstereceğim!"

Arabayı boş bir yola sürmeye başladı. Melek gaza bastıkça bastı, Yusuf'un nabzı yükseldikçe yükseldi.

"Melek dur! Melek! Melek!"

Yaklaşık 10 dakika sonra Melek hızını kesti sağa doğru yanaştı arabayı durdurdu.

"Ne yaptın sen öyle ya deli kız!" dedi.

Yusuf adrenalinin verdiği etki ile hem gülüyor, hemde derin derin nefes alıp veriyordu.

"Hem iyi bir şoförüm hemde hız severim!"

Melek anahtarları Yusuf'a attı gülümsedi ve yerine oturdu. Yusuf sırılsıklam aşık olduğunu hissediyordu.
Evet evet tamda öyle olmuştu bu "Deli kız!" giderse ne yapacaktı. Onsuz olma fikri kalbini sıkıştırıyordu.

"Haydi bakalım Yusuf! Nerelere götüreceksen götür bakalım beni!"

Melek'e bugün tarihi yerleri gezdirmek istemiyordu.

Şehrin gürültüsünden uzak olabilecekleri bir yer olsun istiyordu. Öncelikle bir pastanenin önünde durdu yiyecek ve içecek birşeyler aldı.

Şehrin dışında ailecek pikniğe gittikleri, küçük bir göl kenarı güzel bir yer vardı. Oraya doğru yöneldi. Radyodan çalan müziği Melek bilmese de yine eşlik etmeye çalışıyordu. Bu hali kelimeleri uyduruyor oluşu Yusuf'un çok hoşuna gidiyordu. Hem gülüyor hemde bu durumdan aşırı keyif alıyordu.

Yusuf'u gülerken görmek Melek'in de çok hoşuna gidiyordu. Oda bu duruma devam ediyordu.

Havası çokta pikniğe uygun bir hava değildi. Bu yüzden boştu geldikleri yer.

Eskimeye yüz tutmuş tahta piknik masalarının hepsi boştu. Melek hemen koşup elini suya soktu. Su sanki havaya göre daha sıcak gelmişti Melek'e.

Masalardan birine oturup Yusuf'un aldığı meyve sularını açtılar yanına aldığı kurabiyeleri çıkardılar hem sohbet edip hem yemeye başladılar.

"Demek gidiyorsun öyle mi?"

Melek hafif rüzgarın etkisiyle yüzüne düşen saçlarını elleriyle geri attı, gülümsedi.

"Evet iki gün sonra!"

Yusuf o an içinden tutup sarılmak "gitme!" demek istiyordu.
Melek ise "gitme!" dese ne cevap veririm diye düşünüyordu.

"Özlemişsindir!"

"Kimi?"

"Özleyeceğin bir mi var ki?"

"Yok hayır hayatımda kimse yok benim!"

"Hollanda'yı soruyorum deli kız!"

"Hım bilmem özledim mi? Farkında değilim!"

"Tamamen buraya yerleşmek istemez misin?"

"Gaziantep'e mi?"

"Evet!"

"Hiç düşünmedim!"

Kısa bir sessizlik olmuştu ikisi birden derin derin nefes alıp veriyor, ter temiz havayı içlerine çekiyorlardı.

Yusuf bütün cesaretini topladı "en fazla red eder!" dedi kendi kendine Melek'in birden elini tuttu.

Melek şaşırmıştı sadece bakıyordu.

"Ben sana aşık oldum Melek!"

Melek şaşkın şaşkın bakıyor bunu hiç beklemiyordu. Derya'nın ölümünden sonra ondan uzaklaşan Yusuf, şimdi aşkını itiraf ediyordu. Ne diyeceğini bilmemişti Melek.

"Ne zamandır?"

"İlk gördüğümden günden bu yana, ama bugün ayrılamayacağımı anladım senden, sensiz bir hayatı düşünemiyorum. Dahası düşünmek bile istemiyorum!"

"Ne diyeceğimi bilemiyorum Yusuf! Ne bileyim bana bugünlük zaman versen olur mu? Sana fikrimi akşam söyleyeceğim!"

Yusuf biraz buruk "peki!" dedi.

Melek'in de ona karşı birşeyler hissettiğini emindi halbuki. Belki de kızın dostane yaklaşımını yanlış anlamıştı. Aslında içinde fırtınalar kopmuştu, ama Melek'e bu durumu belli etmek istememişti.

Akşama kadar oturdular orada sohbet ettiler aşk mevzularına hiç girmeden havadan sudan konuştular.

Hava akşamında etkisiyle daha da serinleyince kalktılar.

Eve geldiklerinde yemek hazırdı. Derya gittiğinden bu yana pek başarılı olmasa da Melek'te yardımcı oluyordu mutfakta Helen'e destek olmak için. Helen'in kız kardeşi Havin ile birlikte sofrayı kurdular. Yemekler yenildikten sonra yine onla birlikte sofrayı toplayıp bulaşığı hallettiler.

Yusuf heyecanla Melek'ten gelecek cevabı bekliyordu. Telefonuna gelen mesajla yerinden doğruldu...

CANDAN ÖTE Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt