1.3

3K 95 24
                                    

"Ciddi miydin?" Kapının eşiğine dayanmış, sık nefeslerini düzene sokmaya çalışan Kerem'e kıkırdayarak karşılık verdim. Cidden beni öp, dedim diye buraya kadar gelmişti! Omuz silkerek yana kaydığımda gözleri parlamıştı. İçeri gelmesini işaret ederken, ellerim omuzlarına gitmişti. Montunu çıkarmak için. Kolları bedenimi sardı ve kendine çekti. Kokusu burnuma dolduğunda huzurla gülümsedim. Çok özlemişim. Montu ve hırkası üzerinden sıyrılıp yere düşerken gözleri yüzümün her bir santiminde geziniyordu. "Beste, bir soru sordum."

Gözlerimi devirdim. Tek derdin beni öpmek, değil mi?

Öyleydi. Ve bu benim acayip hoşuma gitmişti. Anlayacağınız, ben de fena değildim.

"Bu aralar çok soru soruyorsun," diye fısıldadım dudaklarının üzerine. Bu cümleden ona izin verdiğimi çıkarmış olacak, gözleri alev almış, dudakları bir saniye içinde benimkileri kavramıştı.

Nefesi nefesime karışıyor, dudaklarımı hapseden dudakları gerçeklik algımı yitirmeme neden oluyordu. Bir elim boynuna dolanırken öteki saçlarının arasına karışmıştı. Saçlarıyla oynamayı çok seviyordum, özellikle de onu öperken. 

Ciğerlerimizdeki havanın tükendiğini hissettiğinde istemeyerek de olsa benden ayrıldı ve alınlarımızı birbirine dayayarak parıl parıl parlayan gözlerini benimkilere dikti. "Seni çok özledim, sevgilim." Ben de, dedim içimden. Çok.

Belime ne ara yerleştiğini anlamadığım ellerinden biri, çenemin ucunu buldu. "Hayırdır," dedi kıkırdayarak. "Susma yemini falan mı ettin?"

"Anın tadını çıkarıyorum." Derin bir nefes aldım ve kokusunu içime çektim. Sanki bunu yapmayı bırakırsam kaybolacaktı. Bir anlık kırgınlık hissiyle dudaklarımı büzdüm. "Bir daha beni bırakma, Kerem," dedim ciddiyetle. "Sen elimi bıraktığında ben çok güçsüz hissediyorum."

Gözlerim dolmuştu. Derin bir iç geçirdi Kerem. Muhtemelen şu an ayrıldığımız anı geçiriyordu aklından. Beni terk ettiği desek daha doğru olur.

"Söz veriyorum," dedi ben başımı boyun girintisine saklarken. "Beni kovsan bile bir adım gitmyeceğim, Beste'm."

"Ben seni kovsam bile gitmeni istemem ki..." Burnumu çektim. İstemezdim. Kızardım, bağırır çağırırdım, git derdim ama bunu asla gerçekten istemezdim. O yoksa ben hep eksiktim. Gülümseyerek bedenimi kucakladı ve yatak odama yöneldi. Bense onu inceliyordum. Ne düşündüğünü anlamak için.

Bu gülüşü en son ona olan hislerimi itiraf ettiğimde görmüştüm. Öylesine nadir, öylesine güzel bir görüntüydü.

Çok direnmiştim. Gururumu dinlemiş, kalbimin sesini susturmuştum. Kerem'den uzak durmanın bana daha iyi geleceğini söyleyen tarafıma inanmak istemiştim bir de. Çok kırmıştı beni çünkü. Ben yaşadığım her şeye ve içimdeki güvensizliğe rağmen iyileşip yeniden aşık olmuştum. Beni iyileşebileceğime inandıran adamın sevgimden şüphe etmesi... Anlatamayacağım kadar kötü bir histi.

Odamın kapısını ayağıyla ittirerek açtı ve bedenimi yavaşça yatağa bıraktı. Ne yapacağını merak ettiğimden gözlerimi ona dikmiş, sıradaki hamlesini bekliyordum.

Dolabımı açtı, onun kıyafetlerinin olduğu bölümden bir pijama takımı aldı ve yatağın üzerine bıraktı. Bu, bu gece seninle kalacağım. demekti. Dudağımı dişledim. Beraber uyuyacaktık, uuzn zaman sonra ilk kez. İçime yayılan heyecanı bastırmadım, bir süredir ilk kez yaşıyor gibi hissediyordum.

Üzerindeki tişörtü çıkarırken bakışları benimkileri yakaladı. "Şimdi dinle beni," dedi ciddi bir tonlamayla. "Özür dilerim." Altındaki pantolonu da çıkardığında yanaklarımın ısındığını hissedebiliyordum. Bu ilk kez gördüğüm bir görüntü değildi ama yine de birbirimizin önünde çıplak kalma noktasında aşamadığım şeyler vardı. "Çok fazla hata yaptım. Bu hatalar hep bizim hanemize yazdı. Sevgine inanmadığımı düşünmeni istemiyorum çünkü öyle bir şey yok." Tişörtü başından geçirirken birkaç saniye duraksadı. "Doruk bana her şeyi anlattığında benden gitmenden korktum."

ben senden vazgeçtim | kerem aktürkoğluWhere stories live. Discover now