03| Dertli Aşk Düşünceleri

63 9 3
                                    

O uzun yürüyüşten sonra Wednesday hiçbir şeye dikkatini toplamadığını hissetti. Ne zaman onu görse kalbi hızlı hızlı çarpmaya ve başı dönmeye başlıyordu. Genelde işkencelerden hoşlansa da bu dayanılmazdı ve en kötüsü buna bilimsel olarak aşk deniyordu.

Enid ve Thing'e söylemeyi düşündü ama yumuşadığını kabul edemezdi. O Wednesday'di. Sert ve acımasız. Hiçbir şeyden korkmayan ve önüne engel olarak kim gelirse onu hayatından atan kişi. Aptal bir aşık değil!

Belki de bu konuyu fazla ciddiye alıyordu. Aşık olmuştu işte ne vardı? Belli etmez ve kaçarsan hiç kimse bir şey fark etmez. Evet en iyisi Xavier'dan olabildiğince kaçınmak!

Ama bir tarafı tam tersini söylüyordu. Ona git! Birlikte olun, mutluluk veren de bu. Aşkını kabul etmek ve ona itiraf etmek. Onu öpmek. Ama Wednesday bu tarafını baskılamayı çoktan öğrenmişti. İlkini deneyecekti. Her zaman yaptığı gibi.

Yatakta yana döndü. Beyninin iki tarafının da onu uyutmayan savaşı bitirmesini diledi. Gece geç olmuştu ve sabah erken kalkmalıydı. Saate bakmak için ayağa kalktı. Kendininkini bulamadığı için Enid'in telefonundan bakmak üzere o tarafa gitti. 01:35. Kendi kendine kırdığı rekora sinirli bir şekilde baktı. Tekrar yatağına dönerken uyuyamayacağını anlaması birkaç saniyesini aldı.

Balkona çıktı. Havanın hafif meltemi yüzüne eserken o ayı izlemeye başladı. Yavaş olsa da Wednesday küçülen ayın hareketini fark edebiliyordu. Göz kapaklarının kapanmaya başladığını hissettiğinde dengesiz ve uykulu adımlarla içeri girdi. Dışarıdan sonra oda fazla sıcak hissettiriyordu. Yatağa yattı ve tavanı izledi. Artık açık tutamayacağı gözleri kapandığında kendini rüyalarına ve hayal gücüne bıraktı. Rüyasında yağmurun altında kalmış iki şemsiye gördü.

✪✪✪

İlk derse yol alırken kendine söz verdiği gibi Xavier'dan olabildiğince uzaklaşmaya çalıştı. Derste Bianca'nın yanında oturdu. Kız dedikodularıyla ilgileniyorsanız eğlenceli olabilirdi. Bianca sürekli arkasındaki Yoko ve yeni gördüğü bir kızla konuşuyordu. Onlara çok takılmadı ve kendini cama tamamen yaklaşarak onlardan olabildiğince uzaklaştı.

Dersin sonunda dinlediği bütün o iğrenç dedikoduları unutmaya çalışarak Enid'in yanına geldi.

''Merhaba Wednesday. Güzel dersti değil mi?'' Enid kocaman bir şekilde gülümsedi. ''Doğum günün yaklaşıyor biliyorsun.''

''Eğer yine bir sürpriz parti yapmaya çalışırsanız hepinizi gece boğarım.''

''Hayır merak etme öyle bir amacım yok. Belki bir kafede bir şeyler içeriz veya sinema falan izleriz. Kız kıza?''

Wednesday boş gözlerle Enid'e baktı. Enid cevap beklermişçesine gülümsüyordu. Wednesday kafasında fikri şöyle bir yokladı. ''Düşünürüm.''

Enid heyecanla kıza sarıldı. ''Evet hayatının en eğlenceli gecesine hazır ol.''

''Düşünürüm demiştim!''

✪✪✪

Wednesday bütün gününü Xavier'dan başka bir şey düşünmek için çabalayarak geçirmişti. Gerçi bu zordu çünkü aynı derslere gidiyorlardı ve yatakhaneleri yalnızca bir koridor uzaktaydı. Dersler bittiğinde balkona çıkıp yeniden cellosunu çalmaya başladı. Notaların içinde kaybolurken kendini tamamen müziğe verdi. Etrafındaki her şey kararıyordu. Gözlerini kapattı. Sanki notalar da dahil her şey kül olmuştu. Son dizelere yaklaştığında her şey yeniden oluşmaya başladı. Şarkı bittiğinde duraksadı.

"Hayır bu daha iyi gelmedi."

Dışarıda dolaşmak için üzerine eline geleni giydi ve odadan uzaklaştı. Uzunca bir süre yoldaki patikada yürüdü ve uzakta görmek istediği şeyi gördü. Epeyce büyük bir kulübeye benzeyen bir resim atölyesi. Wednesday, Xavier'ın orada olmaması umuduyla kapıyı açtı.

Xavier orada bir şey boyuyordu. Yanağına mavi rengi sıçramıştı ve Wednesday'in geldiğini gördüğü an resmi aldı ve arkaya bir yerlere koydu. O anki telaşla su kabını devirdi ve yerler sırılsıklam oldu.

"Ay harika."

Wednesday resimle ilgilenmemiş gibi görünmeye çalıştı.

"Sol Yanağında mavi boya var."

"Hiç fark etmemişim." Elinin tersiyle boyayı sildi. "Buraya gelmeni beklemiyordum."

"Beklenmeyeni bekleyeceksin." Sanki resmi görebilecekmiş gibi o tarafa baktı. "Yine resmimi mi çiziyordun?"

"Nereden çıkardın?"

Wednesday yine çokbilmişliğini kullandı. "Ben geldiğimde saklamaya çalıştın."

"Hayır herhangi gizli bir şey çiziyor da ola-" Ancak sözü yarım kaldı. Thing resmi yana çekmişti ve artık herkes görebilirdi. Güzel bir resimdi. Wednesday elinde şemsiye tutuyordu. Hava yağmurluydu ve rengarenk bir gökyüzü vardı.

"Biliyorum renkli çizimlerde pek iyi değilim ama." Eliyle resmi gösterdi. Wednesday normalde hiç yapmayacağı bir şeyi yaptı. "Bence fena olmamış."

"Ciddi misin?"

"Evet."

Xavier düşünceli bir şekilde Wednesday'e baktı. "Şimdi nedne bütün gün benden kaçtığını anlatma zamanı mı?"

Wednesday henüz buna hazır olmadığını hissetti. "Hayır."

"Bu net cevabın için teşekkürler." Sonra kapıya yöneldi. "Gece burada kalmak istemiyorsundur herhalde. Kilitleyeceğim çünkü." Wednesday yavaş adımlarla dışarı çıktı.

İkisi birlikte sohbet ederek okula ilerlediler. Gerçi konuştukları şey sadece resimlerdi. Henüz başka şeylerden konuşma cesaretleri yoktu. Halbuki Wednesday ondan ne kadar hoşlandığını itiraf etse. Xavier da hoşlandığı kişinin ona yanıt vermemesinden ne kadar kırıldığını söyleyebilse belki ikisinden de bir yük kalkacaktı. Ancak ikisi de bunu yapamadılar. Yalnızca birbirlerine alt mesajlar vermeye çalıştılar.

✪✪✪

Evet bir bölümün daha sonu. Ne yazık ki evde olamadığım için gif atamıyorum. Siz yine de yıldızı parlatmayı ve yorum yazmayı unutmayın.

Sizce büyün kitap bittikten sonra bu boldla yazdığım kısınları kaldırmalı mıyım?

İyi günlerrr :)

☁︎︎☽𝐃𝐫𝐞𝐚𝐦𝐬 𝐚𝐧𝐝 𝐌𝐞𝐦𝐨𝐫𝐢𝐞𝐬 ☾⋆⁺₊⋆ 𝖂𝖊𝖉𝖓𝖊𝖘𝖉𝖆𝖞 𝕬𝖉𝖉𝖆𝖒𝖘Where stories live. Discover now