3

668 66 16
                                    

" Siz fotoğrafçıları anlamıyorum. Kendi dokunuşlarınızla hissetmeden nasıl bu kadar duyguyu bir fotoğrafa yansıtabiliyorsunuz?"

" Bay Hwang, beni övmek babamın istifanızı kabul etmesinde bir etken olmayacak emin olun."

"Bay Kim sizi övmemin nedeni sizden başka bir şey değildir. Yanlış anlamayın."

"Tabi canım. Ben de buna inandım."

"Yalvarırım babanızı ikna edin!"

" Ben demiştim."

" Bay Kim, lütfen!"

" Hyunjin Bey, size kaç kere söylemem gerekiyor, babam beni dinlemiyor!"

" Niye?"

" Siz istifa etmeden galeri açamıyor musun?"

" Açamıyorum. Sözleşmede geçiyor."

" Babam için cidden vazgeçilemez bir sanatçısınız. Dediğim gibi onu ikna edemiyorum ama bilirsin babam duygusal bir adamdır ona mantıklı nedenler yerine duygusal nedenlerle yaklaşırsanız anlayacaktır."

" Öyle mi? Olur, onu da denerim."

Duyar duymaz odaya girip bunun onun çocukluk hayali olduğu ve ne kadar çok arzuladığı hakkında koca bir nutuk çekti patronuna. Adamın yüzünde bir duygu göremediğinde  başını eğdi.

" Aslında hayatım çok kaoslu değildi ama duygularım tam tersine felaket kaosluydu. Sorunlu bir ailem olmadı, zorbalık görmedim, cinselleştirilmedim, aşağılanmadım, zararlı hiçbir şey bağımlı olmadım, dışlanmadım, ekonomik açıdan zorluk çekmedim ama hep kendimi yetersiz hissettim. İnsanlardan iyi tepkiler alan çizimlerimi başkalarıyla kıyaslamak gibi bir alışkanlığım oldu. Hep kendimi yetersiz hissettim. Sonra galeri açmak için kendimi geliştirmek adına şirkete başvurdum. Ailesiene bağlı biriyimdir ama onlardan uzaktaydım. İki yıldan daha fazladır onları göremiyorum. Sadece hayalim için... Sizi severim ve size saygı duyarım. Beni bilirsiniz ama sizden nefret etmekten korkuyorum. Çünkü hayalimi hayatımın merkezi yaptım. Onu kaybedersem bütün ışığımı ve yeteneğimi kaybederim."

" Anlıyorum ama şirketim için..."

" Çok fazla sanatçı var."

" Bu işi bırakmayacaksın, değil mi? İki hafta sonraki sergiden sonra istifanı kabul edeceğim. Hayalinin peşinden koş oğlum."

Hyunjin sevindi kocaman sırıtarak çıktı odadan. Kendi odasına girdiğinde telefonu çaldı.

İlham kaynağım arıyor...

" Alo!"

" Alo Hyunjin nasıl geçti?"

" Hyung tut o dükkanı! İki hafta sonra galerimi açacağım."

" Hediye olarak ne istersin?"

" Tut işte dükkanı!"

" Kendi paramla mı?"

" Herhalde."

" Bir kerecik ucuz bir şey iste. Bir kere!"

Hyunjin'in asıl istedikleri bedavaydı ama söyleyemezdi.

" Söylenme ve alır mısın hyung?"

" Tamam tamam. Akşama ne istersin?"

" Evimde kalacağım."

" Tamam işte! Ne istersin?"

" Sen gelmeyeceksin!"

" Geleceğim ki, ne istersin akşama?"

" Jajangmyeon"

" Tamamdır. Görüşürüz o zaman."

" Görüşürüz."

Hayatının merkezine koyduğu asıl şey kapattı telefonu. Resimlerinin soyut, somut her türlü ana kaynağı olan adama aşıktı ve söyleyemiyordu. Tamamlamaya çalıştığı tabloya baktı. Henüz bir isim vermediği modernliğin ve doğanın iç içe geçtiği sıcak ama rüzgarlı manzaraydı aşık olduğu adam tabloda. Kelimelerle açıklayamazdı. Tablolarda yetmiyordu o adamı anlatmaya. Tek bildiği hayat bir tamuydu o tabloların yanında. Çünkü cenneti yanındaydı ama o ulaşamıyordu. Ateşli bir çordu hissettikleri. İçinde bir yerlerde öyle kalacak gibi hissediyordu.

You are Mine- HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin