8

526 54 27
                                    

" Kimdi o adam?"

" Bay Kim'in eski dostlarından biri."

" Eski? Adam genç gözüküyor."

" Genç yaşta işe adım atan biri."

" Ben de atıldım."

" Ben sen atılmadın demedim ki ne bu kıskançlık? Bak bu tablo seni anlatıyor."

" Hyunjin akşam evde patlıcan pişireceğim."

" İyi Bay Kim ile akşam sergi kutlamasına giderim ben de."

" Benim değerim hiç bilinmiyor buralarda."

" Git o zaman."

" Kovuyor musun beni?"

" Yok. Sen dedin ya!"

" Neyse, tabloların çok güzel biliyorsun değil mi?"

" Teşekkür ederim."

" Senin hep hayranındım. Hâlâ öyleyim."

" Biliyorum ve çok minnettarım ama sen de biliyorsun ki ben de her zaman sana hayrandım."

" Teşekkür ederim."

Bay Kim yalancı öksürükleri böldü konuşmayı.

" Hyunjin, sana birini tanıtacağım."

" Ah tabi efendim." Minho'ya döndü. " İstersen gidebilirsin hyung"

Minho başını sallayıp sergiden çıktı. Nedensizce sinirlendiği adamı düşündü. Ön yargılı bir adam değildi. Kıskanmış mıydı? Kafasından bu ihtimali silmek istedi ama Eve geldiğinde bile tavana bakarak bu ihtimali düşündü. Minho her zaman küçük kardeşi olarak gördüğü adamı kıskanmış mıydı? Olabilir miydi? Kafası sorularla dolmuştu. Kendi kendine bir plan yaptı. Onları sevgili olarak düşünmeye çalıştı. Eğer üzülürsa kıskanmış olacaktı. Hissettiği duygular üzüntüden fazlaydı. Minho biricik küçüğünü kıskanmıştı ve belli ki ona aşıktı ama Hyunjin bu duyguları kabul etmeye bilirdi. İçinde yaşayacaktı.

  Uyumaya çalıştı. Uyuyamadı. Yemek yaptı. Tekrar uyumaya çalıştı. Nafile... Film izledi. Tekrar denedi. Olmadı. Yarım kalan kitabını bitirdi. Tekrar yatağa uzandı. Birkaç saat sonra anahtar sesleri duyuldu. Hyunjin odasına gelmişti. Hiçbir şey söylemeden uyuma numarası yapan Minho'nun yanına uzandı. Minho'nun kalbi ilk kez Hyunjin'inkiyle aynı ritimde attı. Hyunjin kollarını ona doladığında sakinleşemedi. Minho aklını kaçıracaktı. Onu seviyordu.

You are Mine- HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin