5

556 52 4
                                    

Minho işe yeniden gittiğinde Hyunjin kendine kahve yaptı. Televizyonu açmak istemedi. Kitap okumak da içinden gelmiyordu. Papatya çayını alıp köşesine geçti. Çayı bitince kalkmaya üşendi. Zaten kafası da çok doluydu. Orada uyuyakaldı. Gece yarısı bedeninin kaldırıldığını hissetti. Minho onu kucağına almış Hyunjin'in yatak odasına götürüyordu. Yorgun olduğu belliydi. Hyunjin de uykulu olduğundan tam olarak doğru düşünemiyordu. Minho onu yatağa bıraktığında Minho'yu da yanına çekti.

" Yorulmuşsun yat." diyerek sarıldı.

" Kıyafetlerim."

" Boş ver."

Hyunjin'e sarılmayan boştaki eliyle kravatını çıkardı Minho. Takım elbisesiyle uyudu küçüğünün yanında. Hyunjin uyandığında Minho çoktan gitmişti. İşe gitti. Döndüğünde Minho'yu göremedi. Saat on bire geldiğinde merak edip aradı. Minho açmadı. On beş dakika kadar sonra Minho kendisi aradı.

" Alo! Hyunjin beni aramışsın."

" Hyung, işte misin?"

" Evet, bir şeye mi ihtiyacın vardı?"

" Yok hayır merak ettim."

" Anladım. Bugün gelemeyecek gibiyim ama olur da fırsat bulur geç de olsa çıkarsam seni rahatsız etmemek adına kendi evime geçerim. Ne dersin?"

" Sen bilirsin."

" İyi uykular o zaman canım."

" İyi... Kolay gelsin, hyung."

" Teşekkürler."

Minho'nun evde olması yoruyordu ama yokluğu kesinlikle daha ağırdı onun için.









Tamam evet kısa bir bölüm oldu ama bu aralar wattpad e giresim yok ve nedensizce yorgunum. Sizi bölümsüz bırakmak istemedim. Bir kere yayınladıysam bu artık sorumluluğumdur, değil mi?

You are Mine- HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin