ben seni arayamam | enkay

9

Ender anahtarla eve girip elindeki kabanı ve çantayı yere bırakarak salona yöneldi. Topuklu ayakkabılarını da yarı yolda çıkardıktan sonra üçlü koltuğa sırtı dik biçimde uzandı. Ellerini başına götürerek ovmaya başladı. Aklına Caner geldiğinde yerinden kalkıp yerdeki çantasına ulaştı. Telefonunu çıkarıp kardeşini aradı.

"Neredesin sen Caner?"

Caner tedirgin bir sesle ablasını yanıtladı. "Emir ile takılacağız demiştim abla. Unuttun mu?"

Ender bu sefer tekli koltuğa oturup kafasını geriye yasladı. "Unutmadım çünkü söylemedin. Neyse yarın soracağım bunun hesabını."

Caner sitemli bir şekilde isyan etti. "Dışarı da mı çıkmayayım abla? İyice esirin oldum."

"Senin yürüdüğün yolları bizzat ben yaptım. Kim sana söyledi de ben gelmeden evden fırlayıp çıktın çok iyi biliyorum."

Caner'in gözleri fal taşı gibi açıldı. Ablasının bu kadar da kıvrak zekalı olmasını beklemiyordu. "Abla yoksa sen bizim evimize de mi dinleme cihazı koydun?"

Ender gözlerini devirirken daha fazla muhatap olmak istemediğinden tartışmayı sonlandırdı. "Yarın görüşeceğiz. Babay canım babay."

Telefonu kapattığı gibi zil çaldı. Gelenin Kaya olduğunu zaten Caner'in yalnız kalmaları için evden gitmesinden anlamıştı. Yerinden kalkıp kapıya vardığında delikten bakıp emin oldu. Açıp açmama konusunda kararsız kaldığı için öylece durdu.

Kaya bunu hissetmiş gibi kapının ardından konuştu. "Ender lütfen açar mısın kapıyı?"

Ender sessizliğini korurken sırtını kapıya yaslayıp yavaşça yere oturdu. "Peki Ender buradan konuşayım o zaman. Sana söyleyeceğim bir şey vardı. Ama daha yeni bir araya gelmişken Şahika konusuyla tadımızı kaçırmak istemedim. Ama zaten anladığım kadarıyla bir şeyler biliyorsun. Evet kardeşimi polise vermedim. Çünkü ne olursa olsun o benim kardeşim. Bu hayatta annemden babamdan bana kalan tek şey. Sen ve Yiğit de benim ailemsiniz. O yüzden şuan buradayım. Ailemizi korumak istiyorum. Bunu yaparken de kardeşimi de korumaya çalışıyorum. Ama inan bana eskisi gibi arada kaldığım falan yok. Ki zaten daha önceki gibi azar çekip evden kovmakla kalmayacağım. İsviçre'ye göndereceğim. İşte asıl bunu sana söyleyecektim."

Kaya ellerini kapıya koyup sesini yumuşattı. "Hadi aç kapıyı yüz yüze konuşalım."

Adam kadının kapıyı açacağına emin bir şekilde bir kaç saniye bekledi. Düşündüğü gibi de oldu. Kadın kapıyı açıp geriye gitti. Kaya içeriye adım atıp ardından kapıyı kapattı.

"Ender artık Şahika bizim için bir sorun olamayacak. Göndereceğim onu."

"Şahika asla İsviçre'ye gitmez Kaya. Hele ki bana bu kadar bilenmişken mümkün değil. Yine oyunlar oynayacak sen ona inanacaksın ve yine beni harcayacaksın. Her zaman yaptığın gibi."

Kaya Ender'e doğru bir adım attı. Fakat daha fazla yaklaşamadı. Çünkü kadın elini dur yapar gibi kaldırıp önüne set çekti.

Adam başını ağır ağır salladı. "Peki... Ender buna seni nasıl inandırabilirim gerçekten bilmiyorum. Ama Şahika'nın beni bir daha manipüle etmesine izin vermeyeceğim. Lütfen bana güven."

Ender tek kaşını havalandırdı. "Sana bu konuda ancak zamanla güvenebilirim. Ama sana daha fazla ayıracak zamanım kalmadı."

Kaya tekrar kadına bir adım atıp aralarındaki mesafeyi azalttı. Ender adamın konuşması için bekledi. "Bizim birbirimize hep zamanımız oldu. Hep de olacak. Çünkü aşkımız asla bitmeyecek. Seni ilk gördüğümde ki o heyecanım hala var."

Kadının ellerine ellerini kenetledi. Daha da yaklaşarak bedenlerini birbirine temas ettirdi. Kadının okyanusu andıran gözlerine bakarak sözlerine devam etti. "Değil 17 yıl 40 yıl geçse de kalplerimizin bağı asla kopmayacak. Bunu sende çok iyi biliyorsun. Biz birbirimize aitiz ve vazgeçemeyiz."

Adam ellerini kadının belinde sabitleyip kendine bastırdı. Kadının sert yüz ifadesinin kaybolmasıyla adam kadının dudağının kenarına bir öpücük kondurdu. Dudaklarını çekmeyip bir süre bekledi. Kadın ise etkilendiği için gözlerini kapatmıştı.

Kaya aşık olduğu kadının kokusuna duyduğu özlem nedeniyle kadına sarıldı. Gülümseyerek gözleri kapanırken durum Ender'de çok daha farklıydı. Gözlerini açtığında yüzündeki gülümseme yerini kin dolu bir ifadeye bıraktı. İçinden adamdan intikam alacağına dair yemin etti. Adama hayatının ikinci kez en büyük kazığını atacaktı.

Adam geri çekildiğinde Ender hemen yüz ifadesini değiştirerek gülümsedi. Kaya'nın gözleri Ender'in dudaklarını bulduğunda çok beklemeden hızla öptü. Kadından aldığı karşılıkla elini kadının elinden ayırıp yüzüne koydu ve öpüşmeyi derinleştirdi. Kadın kollarını adamın boynuna sarıp parmaklarını saçlarında gezdirdi.

Adam bir elini kadının elbisesinin çıplak bıraktığı sırtına götürdü. Ensesinden aşağıya kadar elini indirirken nefes aldırmadan öpmeye devam ediyordu. Eli kalçasını bulduğunda sıkarak kendine daha çok bastırdı.

Yüzündeki elini elbisenin askısına götürüp indirdi. Dudakları kadının boynuna yönelirken kadın da adamın ceketini omuzlarından sıyırıp gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.

Kaya diğer askıyı da indirdiğinde elbise kadının göğüs kısmını açıkta bıraktı. Ve adamın yeni hedefi kadının göğüsleri oldu. Bir göğsünü sıkarken diğerini emmeye başladığında kadın inlemesine engel olamadı. Kendini adama daha çok bastırdı.

Kaya daha fazla dayanamayacağı için kadını kalçalarından tutarak kucağına çıkmasını sağladı. Kadın bacaklarını adamın beline sardı. Adam kucağındaki kadınla birlikte odaya çıkarken bir yandan da boynundan öpmeye devam ediyordu.

Odaya girdiklerinde kadını yatağa bırakıp tüm ağırlığını üzerine verdi. Gece boyunca ikili aşklarının ateşiyle yanıp tutuştular.

Sabah Kaya'dan önce uyanan Ender kendisine sarılan adamdan yavaşça ayrıldı. Yataktan kalkıp odadan sessizce çıktı. Salona inip sehpanın üzerine bıraktığı telefonunu eline aldı. Arama tuşuna basıp telefonu kulağına götürdü. Bir kaç saniye içinde karşı taraf telefonunu açtı.

"Alo Halit"

"Ender, bir şey mi oldu?"

"Acil konuşmamız gerekiyor. Ofisten önce bir kafede buluşalım."

"Ne oluyor yine Ender?"

"Gelince anlarsın. Yıldız'a çaktırma."

"Peki, tamam."

"Babay."

Ender telefonu yüzündeki sinsi gülümsemeyle kapattı. Keyifle mırıldandı. "Bir taşla dört kuş. Çat çat."