Araz Ve Aylin (9)

321 20 1
                                    

24. Bölümde içilmeyen kahve ve yapılmayan dertleşme 😂

Araz Aylin mutfağa gittikten kısa bir süre sonra beklemekten sıkıldığı için Aylinin yanına gitti.

Araz mutfağa girerken orayı biraz inceledi ve sonra Aylinin yanına geçti. Aylin Araza yandan bir bakış attıktan sonra fincanlara kahve koymaya devam etti. Araz onu izledi. Bütün gün oldukça tuhaf geçmişti. İlk önce aniden Ayline ev hediyesi almak gelmişti aklına. Nişanlı sanılmıştı ve bu durum tuhaf bir şekilde hoşuna gitmişti. Aylinin kelebekli perdeyi seçmesi, şimdi de kahve yapıyor oluşu. Bütün bunlar Arazın içinin kıpır kıpır olmasına sebep oluyordu. Bu hisler tanıdık değildi.

Abisi hapisteydi ve Araz yine kendi için bir şey yapmıştı. Ona huzur veren ve aklını karıştıran insanın yanına gelmişti. Ve Aylinin yanında sanki uzun süre önce derinlerde saklamaya karar verdiği o çocuk kendini belli ediyordu. Aylinle kendisi olabiliyordu, güçlü gözükmeye çalışan Araz değil.

Araz Aylin'i izlemeye dalmıştı ki, Aylinin fincanlardan birini ona uzattığını fark etti.

"Ee sağol," diyebildi Araz sadece ve fincanı aldı. Gülümseyerek kahveden bir yudum aldı. İkisi mutfağı terk etti ve oturma odasında koltuğa geçti.

"Nasıl olmuş kahve?", diye sordu Aylin gülümseyerek.

"Çok güzel olmuş prenses."

"Sen bana neden prenses diyorsun?", diye sordu Aylin aniden.

Araz kahvesinden içmeden fincanı biraz indirdi.

"Böyle hitap etmem hoşuna gitmiyor mu yoksa?"

Aylin güldü ve başını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır ondan değil, sadece.. Yani merak ettim nereden geldiğini. Zengin bir ailede büyüdüm diye mi?"

"Gibi. Yani, bilmiyorum aslında. Galiba bir prensese benzediğin için."

Araz yine düşünmeden konuşmuş ve  üstü kapalı iltifat etmişti Ayline. Aylin bir süre Araza baktı. Araz yine başını eğmişti. Sessizlik hakimdi, yine...

"Aslında pek de masalsı bir hayatım olmadı," dedi Aylin uzağa dalarak.

"Bir prenses gibi büyüdüm desem yalan olur."

Aylin yere bakarken, Araz onu dikkatlice izledi.

"Ailen sana iyi davranmadı mı?", diye sordu Araz.

"Babam gayet iyiydi bana karşı, ama Esra.. O bana evlatlık olduğumu hissettirdi, her zaman annesiz olduğum yüzüme vuruldu sanki. O boşluk asla dolmazdı zaten, ama Esra doldurmak için uğraşmadı."

Aylin Araza baktı. Gözleri dolmasına rağmen gülümsemeye çalıştı. Aylinin yaşadıklarına rağmen bu kadar dik durması, Arazın hayran kalmasına sebep oluyordu. Aylin başını başka bir yöne çevirince, ona destek vermek ya da gözündeki yaşı silmek için sağ elini kaldırdı Araz. Fakat Aylin yine ona bakınca hızlıca elini indirdi.

"Aslında önceden sormak istemiştim. Abinle görüştün mü? İyi mi?", diye sordu Aylin ve konu değişti.

Araz yutkundu. Abisinin hapse girmesi, tamamıyla yalnız kalması demekti. Bunu hatırlamıştı yine.
Aylin Arazın yüzünün düştüğünü görünce, biraz yaklaştı ona. Onu üzmek istememişti, ama merak etmişti.

"Özür dilerim, hatırlatmak istemedim. Eğer bu konu hakkında konuşmak istemezsen anlarım."

Aylin bu konu hakkında konuşmak istediği tek kişiydi. Çok saçmaydı aslında. Aylinden nefret etmesi gerekirdi, diğer gelincikler gibi düşünmesi gerekirdi onun hakkında. Ama Araz bunun ihtimalini bile düşünemiyordu.
Araz arkadaşlarına bile söylemeye çekindiği şeyleri Ayline kolaylıkla söyleyebiliyordu. Ayline tuhaf bir şekilde güveniyordu.

"Abimden başka kimsem yok. O da gidince, tamirhane ve diğerleri bana emanet. Büyük bir sorumluluk olacak bu, ve kolay olacağını hiç düşünmüyorum. Aslında biraz da elime yüzüme bulaştırırım diye tedirginim," dedi Araz ve son cümlesinde hafif bir tedirginlik ile güldü. Gülmek biraz olsun baskıyı azaltıyordu.

Araz kendine bile itiraf etmekte zorluk çektiği şeyi Ayline itiraf etmişti. Düşünmeden olmuştu bu. Aylin Arazın elini kavradı ve gözlerine bakarak gülümsedi. Araz önce Aylinin eline baktı, sonra da yüzüne.

"Bence her zorluğun üstesinden kalkarsın sen. Merak etme. Ne kadar önemi var bilmiyorum ama, ben sana inanıyorum."

Araz sadece başını olumlu anlamda sallayabildi. İlk defa bir insan ona bu kadar inanarak bakıyordu.

Aylin elini geri çekince, Araz kendini bir boşluğa düşmüş gibi hissetti. Boşta kalan eline baktı.

"Hem sen Karabayırın kralı değil miydin? Krallar pes eder mi? Bence hayır."

Araz güldü. Aylin de ona eşlik etti. Bir süre güldüler.

Yine sessizlik hakim olunca, Arazın aklına başka bir şey geldi. Abisinin hapse girdiğini düşününce, Mertin de çıktığını hatırladı. Mert ve Gizem sevgili değillerdi. Bu da Aylinin Mert konusunda bir hamle yapması için yeterdi aslında.

"Siz de Muslu süt- Ee yani Mert çıkınca çok sevinmişsinizdir."

Aylin Araza baktı.

"Yani sonuçta arkadaşımız haksız yere oradaydı ve adalet yerini buldu."

Araz Ayline Mert konusunda hala aynı düşünüp düşünmediğini sormak istedi. Çok merak ediyordu, Aylinin hala Mertten hoşlanıp hoşlanmadığını.

"Onu özlediniz mi peki? Yani, hani abim içerde ya, nasıl oluyor birisi içerde olunca?"

Çok saçmaydı sorusu. Onun arkadaşı hapisteydi ve Araz gayet iyi biliyordu dışarıda olan insanların ne hissettiğini. Ama yine de Aylinin ne hissettiğini merak ettiği için bu soruyu sormak istedi.

"Tabi ki özledik, bir insan arkadaşını özlemez mi?"

Aylin sürekli 'arkadaş' diyerek düşüncesini belli etse de, Arazın içi rahat değildi. Aylin'i kıskanmış mıydı?

Diğer bölümlere gelen yorumlar ve oylar için teşekkür ederim 🎉🌹

Arlin İçin Kısa Hikayeler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin