Araz Ve Aylin (15)

226 18 0
                                    

GHBGnin 34. Bölümünde kesilmiş sahneyi yazmayı denedim..

Aylin ve Melek fırından çıkardıkları keki kesmiş ve iki tabağa koymuşlardı. Aylin tam üstündeki önlüğü çıkaracaktı ki, kapı çaldı.

"Misafir mi bekliyordun Aylin?"

Aylin başını olumsuz anlamda salladı. İkili kapıya doğru yürüdü ve Melek kapı deliğinden kimin geldiğine baktı.

"Kim gelmiş?", diye sordu Aylin. Bir tahmini vardı aslında.

"Kendin bak istersen," diyerek kapıyı açtı Melek.

"Sürpriz," diyerek de kapıda iki eli belinde olan Arazı karşıladı. Aylin Arazı görünce bir ona, bir Meleğe baktı. Bu durumu hala konuşmamışlardı ve bu yüzden tedirgindi.

"Ee şey -"

"Boşuna açıklama yapma ve içeriye gir Araz, zaten ilk defa geliyor gibi de değilsin," dedi Melek ve cevap beklemeden içeriye doğru yürüdü.

Araz ayakkabılarını çıkardıktan sonra Aylinle içeriye yürüdü, bunu yaparken fısıldayarak konuştular.

"Sen niye geldin?," diye sordu Aylin hafif kızarak.

"Önlük yakışmış, evde kek kokusu mu var?", dedi Araz sırıtarak.

"Sen önce bana cevap versene, bir şey mi oldu?"

"Yooo, sadece içime kek yaptığın doğdu heralde."

Melek aniden arkasını dönünce, ikili duraksadı.

"Koltuğa geçin. Ben kek getiriyorum, bu durumu konuşucaz," dedi Melek ciddiyetle ve mutfağa gitti.

Aylin önlüğünü çıkardı ve Arazla yanyana büyük koltuğa oturdular. Melek kekleri getirdi ve tekli koltuğa geçti.

"Anne keki mi bu?", diyerek tabağı eline aldı ve yemeğe başladı Araz. Melek Arazın iştahla kek yiyişine ağzı açık baktı. Aylin ise sırıtarak Arazı izledi. Meleğin ona ters ters baktığını görünce ciddileşti hemen.

"Şimdi söyleyin, bu sizin aranızdaki şey ne zamandan beridir var."

"Bir kaç ay," dedi Araz düşünmeden ve hala kek yerken.

Meleğin gözleri şaşkınlıkla belerdi, Aylin ise dirseği ile Araza vurdu ve başını kaldırmasını sağladı.

"Bir kaç ay, ve sen bana bir şey demedin. Öyle mi Aylin? Hani biz kardeştik. Kimler biliyordu da ben bilmiyordum?"

"Sadece Mert ve Can."

"Bir de Vural ve Sevda," dedi Araz, sonra da Aylinin dediği şeyi idrak ettiği için ona baktı.

"Can? O ne alaka?"

Melek zaten bilen herkesi duyduktan sonra ne diyeceğini bilemediği için kek yemeğe başladı sinirle. Aylin de bir Araza, bir Meleğe baktı.

"Şey.. Şimdi şöyle, sen kafede şu başkanı kurtarınca bizim resmimiz internette yayınlanmış. Ben de Can silsin diye ondan yardım istedim."

"Bana niye söylemedin. Ben bir yolunu bulurdum."

"Ben seni aradım, ama çıkmadın."

"Kesin yine hırsızlık filan yapmışsındır o saatte Arıza," dedi Melek tabağını masaya koyarken.

"Hiç de değil. Çalışıyordum."

"Sen mi?"

"Evet ben!"

Aylin bir Araza bir Meleğe baktı. Tansiyon gittikçe yükseliyordu.

"Sen çalışmayı bilir miydin ya?"

"Yav tamirhane işletiyoruz biz. Abartma istersen. Sanki bilmiyorsun."

"Oğlum ben senin tamirhaneni nereden bileyim."

"Geldiğin için olabilir mi? Hatta ben ilk defa o gün bu keki yedim."

Arazın dediği şey ile sessizlik hakim oldu. Aylin yerinde doğruldu ve Meleğe baktı. Celalin telefonu için gittikleri günden bahsediyordu Araz.

"Ama sen..," diye başladı Aylin ve Arazın başını kendine doğru çevirdi. Elini de Arazın yüzünden çekmedi.

"Siz beni aptal mı sanıyorsunuz? Sen bir gül için akşamın bir saatinde asla tamirhaneye gelmezsin ki Aylin. Yani şimdi belki gelirsin de, o zamanlar gelmezdin. Ki telefon diye bir şey var. "

"Nasıl anladın?"

"Sürekli beni oyalamak için uğraş verdin, telefona gelen mesajlar, ben gitmim diye uydurduğun bahaneler."

"Ama hiç belli etmedin."

"Seninle vakit geçirmeyi seviyorum, neden ortamı bozayım ki?"

Aylin gülümsedi, Araz da buna karşılık verdi. İkilinin uzunca bakışması Meleğin sahte öksürmesi ile son buldu.

"Bari önümde yapmayın."

Aylin elini indirdi, Araz koltuğa yaslandı ve Meleğe baktı.

"Niye? Şuan senin Zülfon burda olsa, onunla asker arkadaşı gibi mi takılırdın? Sevgiliyiz kızım biz. Zaten kaç aydır saklanarak yaşıyoruz, bırak da önünde bakışalım bari."

Aylin gülmeye başladı. Melek de her ne kadar istemese de gülmek üzereydi.

"İyi tamam, bir şey demedim. Ama bizim tayfa bu duruma pek sıcak bakmıyor, size söylim."

Araz koltukta doğruldu.

"Yani sen karşı değilsin, dur tahmin edeyim Zülfikar da bir şey demedi. Ama muzlu süt ve Can efendi karşı çıktı."

Aylin Arazın omzuna vurdu.

"Araz, muzlu süt diyip durma. Onun adı Mert."

"İyi tamam. Mert!"

"Şaşırıyor musun buna? Bunca yaptığın şeyden sonra hala hayatta olduğuna şükret sen," dedi Melek.

Araz derin bir nefes alıp verdi ve yanında yine ciddileşmiş ve uzaklara dalmış Ayline baktı.

"Aylin, sakın üzülme. Eninde sonunda anlarlar aramızdaki şeyin ciddiyetini ve kabul ederler. Tamam mı? Sakın üzülme."

Aylin Araza baktı ve gülümsemeye çalıştı. Arazın yüzündeki şefkat, Aylinin umutlanmasına sebep olmuştu. Bu yüzden Arazın elini kavradı ve bu sefer içten gülümsedi.

Geri kalan akşam ise başının aksine daha iyi geçti.

Arlin İçin Kısa Hikayeler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin