Final "Peri Masalı"

370 31 38
                                    

Profilimdeki linkten Mart Dokuzu için oluşturduğum playliste bakabilirsiniz. İyi okumalar!

İki Ay Sonra

Bir varmış, bir yokmuş... Masallar yalan, gerçekler acı olmuş.

İnsanların aklında ne kadar yer edinebilirdik? Alayla edilen lafların dışında ne kadar takdir edilebilirdik onlar tarafından? Unutulur muyduk bir gün? Yoksa hiç hatırlanmamış mıydık zaten?

Şöyle bir düşündüğümde insanların hafızalarında yer edindiğimi hiç hatırlamıyorum ben. Ya ismim yanlış söylendi, ya da hayatım. Başarılarım konuşulurken benden bahsedilmiyordu, dedikodular konuşulurken ismim ağızlarından düşmüyordu. Bu ne kadar adildi? Kendimi kanıtlamak için yırtınırken unutulmam ne kadar adildi? Başarılarım üzerinden değil de kardeşimden bahsedilirken ismimin söylenmesi ne kadar adildi?

Bana kalırsa adil değildi. Bize bu zamana kadar hayatta bir yerlere gelmek istiyorsak elle tutulur başarılarımızın olması gerektiği öğretilmişti fakat genç yaşımda fark ediyordum ki, bu tamamen yalandı.

Eğer güzel bir surata sahip değilseniz, paranız yoksa yahut kilonuz fazlaysa hiçbir zaman hayatta bir yerlere gelemeyecektiniz. İstediğiniz kadar zeki, istediğiniz kadar yetenekli olabilirdiniz ancak bunlar kimsenin umurunda değildi. İnsanların tek umursadığı, yanlarında taşıyacakları güzel bir süs köpeği olmanızdı.

Yüzünüz herkes gibi değilse çirkindiniz. Kimse çirkin bir insanın yanında durmak istemezdi. Paranız insanları satın alamayacak kadar fazla değilse yetersizdiniz. Kimse kullanamayacağı bir insanın çevresinde bulunmak istemezdi. Kilonuz normalin üstündeyse obezdiniz. Kimse yanında kötü görüneceği bir insanın etrafında dolanmak istemezdi.

Ancak durup baktığımda güzellik algısına uymayan, maddi durumu çok da iyi olmayan, kilosu normalden daha fazla olan insanların da etrafında birilerini görüyordum. Herkesin arkadaşı vardı. Çirkin ya da güzel diye ayırt edilmiyorlardı. Yan yanalarken zengin ve fakir diye bir şey yoktu. Kimse sevdiği insana obez muamelesi yapmıyordu.

Öyleyse sorun neydi? Benim etrafımda kimsenin olmamasının nedeni neydi? Eğer kötü bir vücut sorun değilse benim kendimde düzeltmem gereken neydi? Yalnız kalmamak için ne yapmam gerekiyordu?

Her sorunun bir cevabı olduğuna inanıyordum ve tüm bu sorulara tek bir cevap bulabiliyordum.

Sorun sadece bendim.

"Ne düşünüyorsun?" diye sordu yanıma oturan Boran. Öncesinde gizlice girdiğimiz pistteydik. Sıramızın gelmesini beklerken öylesine bir yere oturmuştum. En son dün akşam yarışmadan bahsedip odalarımıza çekilmiştik ve onu bir daha görmemiştim.

"Sen gelene kadar kimsenin beni olduğum gibi sevmediğini." Sakince ona doğru döndüğümde saçlarım yüzümü kapladı. "Ve aslında senin her zaman yanımda olduğunu." Gülümseyerek saçlarımı kulağımın arkasına itekledi. Sabah nereye kaybolduğumu sormamıştı. "Hep böyle mi olacak? Hayatımız boyunca yalnızlıktan yakınacağız ve bizi sevenleri hiçbir zaman fark etmeyecek miyiz?"

"En azından artık beni kabulleniyorsun." Gülümsemesi genişledi. "Varlığımı kabul etmek ve beni görmezden gelmek senin elinde."

"Varlığın görmezden gelebileceğim bir konumda değil. Seni görmezden gelmek benim için mümkün değil."

Bana cevap vermedi. Öylece gülümsemeye devam etti. Buna karşılık olarak kalbim harekete geçerken oturduğum yerde kıpırdandım. Beni sorgulamıyordu. Bana kızmıyordu ve kendimi kötü hissetmemi sağlamıyordu.

Mart DokuzuWhere stories live. Discover now