36. Bölüm: ¶ SONUN BAŞLANGICI •••

225 27 202
                                    

Hayat çok garip.

Güne evinde merhaba deyip, gün batımını başka bir şehirden izleyebiliyorsun. Aradan yirmi dört saat dahi geçmemiş, gün aynı gün, mevsim aynı mevsim, batan güneş aynı, saçlarını öpen rüzgâr neredeyse aynı, hayattan aldığın keyif, işe o bambaşka.

Şu an bu eşsiz manzarayı Atilla'yla izlemek isterdim, eminim oda burayı çok severdi. Gözlerimi kapatıp şömineye odun atışını, bahçedeki cırcır böcekleriyle kavga edişini hayal ettim sonra. Evet Atilla seste uyumaktan nefret eder, ufak tefek sesleri kafasına takıp uyuyamaz, hele hele yanlışlıkla bir şey düşürdüysen ya da lavaboya giderken adım seslerini duyup uyandıysa yandın. Günlerce dilinden kurtulamazsın.

Yine de bütün aksiliklerini, inatlarını, sinir bozucu hallerini çekmeye razıydım, keşke yanımda olsa.

----

4 GÜN ÖNCESİ İNCİ'NİN EVİNDEKİ YEMEĞİN ERTESİ GÜNÜ

Babamla Atilla'nın mutfakta ne konuştuklarını bilmiyorum, delicesine merak ediyorum ama şu an anneme sorsam bana söyler mi? şüpheliyim. Zaten, üstü kapalı Atilla'yı onayladığını söyledi demek ki konuşmaları kötü geçmemiş.

Annem odamdan çıktıktan sonra ilk işim Atilla'yı aramak oldu. Dördüncü çalışında telefon açıldı.

"Günaydın Karamel, çok fazla uyuyorsun nerdeyse öğlen olacak." Dedi, neşeyle demek ki tahminlerimde yanılmamışım, konuşmaları kötü geçmemiş.

"Günaydın, nasılsın güzel uyuyabildin mi?" dedim, sanki geç saatlere kadar uyanık olduğunu bilmiyormuşum gibi.

"Evet, güzel uyudum. Sen uyuyabildin mi?" dedi.

"Hayıırrr, sabaha kadar ağladım" deyip güldüm. "Şaka şaka gayet güzel uydum. Bugün öğleden sonra seni çoooook sevdiğim bir yere götüreceğim." Dedim hemen peşine.

Atilla sessiz kaldı, sonra bir şeyler söyledi ancak korna seslerin den duyamadım.

"Yaaaaa, beni beklemeden dışarıya mı çıktınız. Aşk olsun, neyse siz takılın ben yanınıza gelirim." Dedim, kıskanmamışım gibi. Sarp kim bilir Atilla'yı nereye götürdü, kesin benim kıskanacağım ve gitmelerine izin vermeyeceğim bir yer, yoksa sabahın köründe kalkıp neden yollara düşsünler.

"Aslında- Ben yalnızım." Dedi ve ekledi." Sabah erken saatte yola çıktım, seni uyandırmak istemedim. İstanbuldayım." Gitmiş, inanmıyorum bana açıklama yapma gereği duymadan gitmiş.

Neden ya neden? Babamla aralarında geçen konuşmadan dolayı mı ya da Âdem amcanın söyledikleri yüzünden mi ya da neyse ne, durmak istemiyorum dese, gitme mi diyecektim.

"Tamam, dün geceyle alakalıysa- "Sitemde bulunacakken konuşmamı kesti.

"Dün geceyle alakası yok. O adamın söyledikleri umurumda değil. Söylediğim gibi sürekli duyduğum şeyler, eskisi kadar etkilemiyor artık. Anne ve babanla konuşmamalarımızda güzeldi, onlarla alakalı olduğunu da düşünme. Sadece gece babamla konuştum, İstanbul'a dönmem gerekti ailevi ıvır zıvırlar işte." Dedi. Sonrasında motorun sesi durdu, şimdi söylediklerini daha net duyabiliyorum.

"İstanbul trafiğinden nefret ediyorum eve şimdi girdim." Dedi, sesi yorgun geliyordu.

"İki gündür yollardasın, zaten dinlenememiştin. Birkaç saat uyumaya çalış." Dedim.

"Maalesef uyuyamayacağım, evde misafirler var. Şey- birkaç gün yoğun olacak gibiyim, haberin olsun beni merak etme." Dedi.

Araba kapısının açılıp kapanma sesi geldi, sonra mermer zeminden yükselen adım seslerini dinledim, Atilla yürüdükçe evleri gözümün önünde canlandı, şu an evin sol girişindeki merdivenlerden çıkıyor olmalı. "Hoş geldiniz Pars Bey, misafirler yukarıda." Bu sesi tanıyorum, Fatma abla.

UR SERİSİ		~ İNCİ.. (Karamel Düşler - Düzenlememiş Tam Hali)Where stories live. Discover now