chapter 1

404 55 138
                                    

chapter 1

"miss kim, düşüncelerinizi anlatın bana. son günlerde nasıl hissediyorsunuz?"

jennie sigarasından bir duman alıp, onu doktorunun yüzüne üfledikten sonra hınzır bir gülümseme yayılmıştı yüzüne. doktor eliyle yüzüne üflenen dumanı dağıtıp, koltuğunda doğruldu. sinirlendiği elindeki not defterini sıkmasından belli oluyordu. jennie bunu fark edince bir kez daha gülümsedi.

"lütfen, jennie. seninle iletişim kurmaya çalışıyorum."

"lütfen, jennie. seninle iletişim kurmaya çalışıyorum." jennie başını sallayarak doktorun cümlesini tekrar etti.

"böyle yaptığın sürece buradan ayrılamayacağını biliyorsun."

jennie, doktorunun bu ciddi cümlesinden sonra sigarasını söndürecek bir küllük aradı ama yoktu. bu odada sigara içmek yasak olduğu için- küllüğün bulunmaması anormal sayılmazdı. doktor tam bir şey söylemeye yelteniyordu ki jennie sigarayı önünde duran masanın üstüne bastırarak söndürdü.

"jennie!" doktor öfkeyle yerinden kalkmıştı. jennie kendisine, yaptığı şeyden gurur duyar biçimde bakarken içinden birkaç saniye saydı. ardından boğazını temizledi ve sakin bir tonla "çıkabilirsin." dedi.

...

"jennie geliyor! jennie geliyor!"

mia, on sekiz yaşını yeni doldurmuş bu hastanenin en küçük hastalarından biriydi ve jennie'ye tutkuyla bağlıydı. jennie hemşireler eşliğinde hastaların ortak kullanım alanlarından biri olan "televizyonlu salona" geldiğinde mia oturduğu koltuğun köşesine kolunu dayamış ve hayranlıkla jennie'ye bakıyordu.

"naber, mia?"

"iyiyim jennie!" 

jennie'nin ilgisizce sorduğu bu soru bile mia'nın mutluluktan havalara uçmasına yetmişti. elinden hiç ayırmadığı oyuncak ayısıyla birlikte ayağa kalkıp dans etmeye ve onunla konuşmaya başladı.

"duydun mu bo-bo?! jennie bana nasıl olduğumu sordu!"

jennie ona bakarken yüzünde bir gülümseme vardı ama bu saf bir gülümseme değildi. içinde kibir ve acıma hissi barındırıyordu. ki onun küçük gülümsemesinde ve kedi gözlerinde başka bir duygu görülmemişti bu zamana kadar.

her zaman oturduğu koltuğa geçmeden önce hipnoz olmuş bir şekilde televizyon izleyen chae'ye takıldı.

"hey, sarışın."

"ne var jennie?"

"ne yapıyorsun?" jennie kedi gibi yerde emekleyerek chae'nin yanına uzanmıştı.

"film izliyorum."

"ne anlatıyor?"

"aşkı."

jennie midesini tutarak kusuyormuş gibi yaptı. chae ise onun bu davranışını onaylamamıştı.

"sen ne anlarsın." dedi ilgisizce.

"chae, bugün beni çok üzüyorsun..."

"jennie, git başımdan."

"gidemem."

"neden benimle uğraşıyorsun?!" chae'nin küçük bir kız çocuğunu anımsatan tizlikte çıkan sesi korktuğunu belli ediyordu ve bu jennie'yi güldürmüştü.

"sana zarar vermem, korkma."

"jennie, lütfen git." chae'nin gözleri dolmuştu. yalvarır gibi bir jennie'ye, bir de etrafta onların güvenliğinden sorumlu olan hemşirelere bakıyordu. ama kimsenin yardım etmek gibi bir niyeti yoktu çünkü jennie hiçbir şey yapmıyordu.

deceiver | jenlisaحيث تعيش القصص. اكتشف الآن