1.BÖLÜM: MEYUS

278 26 116
                                    

Selam Benim Çikolatalı Kurabiyelerim ^^

Bu benim ilk kitabım. Bundan önce sayısız kere deneme yaptım. Sayısız kere başarısız oldum. Belki bu da onlardan biri olacak ama olsun. En fazla ne kaybederim ki. Sizden istediğim hatalarımı mazur görün. Okuduğunuz için şimdiden çok teşekkür ederim :)

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"And I can't relate

And I feel nothing for you

I feel nothing for you"

Şarkının nakarat bölümüne denk gelen zilin sesiyle sıramda doğrularak kulaklığımı çıkardım. Etrafa göz gezdirdiğimde sınıfın çoğunun gelmediğini fark ettim. Kafamı cam tarafına çevirip gökyüzünde ki kararmış bulutlara baktım oldukça kasvetli bir gün olacağa benziyordu. Tekrardan kafamı kaldırdığım yere yaslayıp gözlerimi kapattım. Benim için epey uzun bir gece olmuştu gözlerim uykusuzluktan kızarmasının yanı sıra başımda beliren ağrı artık biraz uyumam gerektiğinin sinyalini veriyordu.

Gözlerimi fizik öğretmenin sıraya sertçe vurmasıyla araladım. Uyku ile uyanıklık arasında ki bilinç bulanıklığı öğretmenimin her sabahki azarlayan tondaki sesiyle dağıldı.

" Beria seni bir kere olsun dersim de uyanık göremeyecek miyim ben? Kaldır o kafanın derse dön." Başımda dinmesini beklediği ağrı daha da şiddetlenmiş katlanılmaz bir hal almıştı.

O sırada telefonuma gelen bir kaç bildirime baktım. Dün gece uğruna sabahladığım kodun daha yarısına bile gelememiştim. Derinden gelen bir oflama çektim derken zilin sesi yayıldı sınıfa. Sınıf yavaş yavaş boşalırken ayağa kalkıp kantine adımladım ilaç almadan önce yemek yemem gerekiyordu. Kantinin girişini geldiğimde ilk zilin verdiği rehavetle kantin biraz kalabalıktı.

Elimle at kuyruğu yaptığım saçlarımdan kaçan birkaç tutam saçı kulağımın arkasına yerleştirdim. Başımın ağrısı mideme de yansımaya başlamıştı. Bir kaç dakikanın ardından sıra bana gelmiş tam para mı uzatırken arkadan 2 yıldır zorbalıklarını üzerimden etmeyen Ozan'ını sesini duyana kadar.

" Aaaa Beria sen yürüye biliyor muydun ya biz seni yerinde fotosentez yapıyor diye biliyorduk." umursamadan paramı uzatıp tostumu aldım tam arkamı dönüp katinden çıkacaktım ki kolumu sıkması ile o kişiye dönüp boş gözlerimi gözlerine diktim.

"Ne istiyorsun Ozan?" dediğimde yüzündeki alaycılıkla gözlerini gözlerime dikmiş. "Ne o selam sabah da mı almıyoruz artık." diye karşılık verdi. Kolumu Ozan'ın pençesinden kurtarıp sınıfa girdim. Hızlı bir şekilde tostumu bitirdim. Elimi çantama attığımda ağrı kesici olmadığını fark ettiğimde "Allah kahretsin" diye mırıldanırken buldum kendimi. Sıramı iyice duvar kenarına ve peteğe yaslanıp kulaklığımı takıp derin bir uykuya bıraktım.

Öğretmenlerim artık bu duruma alışmışlardı. Derste ses çıkarmadığım için genellikle kimse bir şey demiyordu. Dört yılın sonunda görünmez olmayı başarmıştım. Okulda neredeyse hiç arkadaşım yoktu. İnsanlarla iletişime geçmeyi pek sevmem, genellikle sessiz ve umursamaz bir tavır sergilediğimden kimse bana dokunmazdı Ozan ve grubu haricinde.

Uykuya dalmamın üzerinden saatler geçmişti. Dersteki öğretmenin sesi kulaklığın üzerinden boğuk ve uğultulu geliyordu kafamı kaldırıp duvar saatine baktım okul saatinin bitmesine 10 dakikadan az bir sure kalmıştı. Tahtaya bakınca dersin matematik olduğunu fark ettim geçen seneden konuya hakimdim bir yıl sınıf tekrarı yapınca göz göz aşinalığı kalmıştı demek ki.

ORUOBOROSWhere stories live. Discover now