10- Kaos

90 13 17
                                    

    

     "Aaaa babacığım, bunu niye bana soruyorsun? Herkes aynaya dönüp kendine sorsun bu soruyu. Biz Zhan'a ne yaptık? Neden değil soru, ne yaptık baba, soru ne yaptık?"

     "Zhan, çok ileri gidiyorsun ama biz senin aileniz, sen şu an mantıklı düşüne..."

     "İleri mi gidiyorum? Mantıklı mı düşünemiyorum? Babaa, ileri giden sizsiniz, bunu fark edin artık. Ben, beni anlayacağınızı ve destek olacağınızı düşünürken, düştüğüm hale bakın. Sen değil miydin sevginin ırkı, dini, dili, kadını, erkeği yok diyen. Beni bu düşüncelerle büyütmedin mi? Kalbimin seçtiğine şimdi yanlış diyorsun. Hangimiz mantıklı veya mantıksız? Senin kalbin annemi seçmiş, benim kalbim de Yibo'yu. Neredeyse bunun için bile, yoo aslında tam bunun için suçluyorsun beni de, onu da. Neyse konuşmanın anlamı kalmadı. Ayrıldık, Yibo şimdi benden de, sizden de nefret ediyor. Sözler bitti baba. Ayrıca ben de herkesten ve her şeyden nefret ediyorum artık. Siz mutlu olun annemle. Ben de kendi hayatımı yaşayacağım. Şurada yiyeceğim iki lokmayı da boğazıma dizdin. Ben gidiyorum hoşça kalın."

     "Zhan oğlum lütfen böyle gitme hem daha yeni kalktın. Ya sana yine bir şey olursa. Hadi yavrum, kırma beni. Burda kal bu gece, yarın yine konuşuruz."

     "Anne üzülme, bana bir şey olursa iyi olur. Herkes kurtulur benden. Düşünüp üzülmesiniz hem. Ben sizi kıramam, kırmadım ama ben çok kırıldım, artık bunun düzelmesi imkansız. Gitmeliyim yarın okul var, sonrasında iş arayacağım."

     "Ama oğlum, ya yine bayılırsan, ilaçlarını almak zorundasın, yapma böyle."

     "Beni çok düşün.. Her neyse bayılırsam, kendi kendime de ayılırım merak etme, ilaçlarımı da alırım. Tamam mı, oldu mu?"

     Zhan, sözlerini bitirdi ve odasından alt kata indi. Şöyle etrafına bakındı. Bu salonda neler yaşanmıştı. Gözlerinin yanmaya başladığını hissetti. Kapıyı açarak, evden çıkıp gitti.

     *Hayır Zhan, asla ağlamak yok, zayıf olmak da yok, her bakımdan güçlenmeliyim. Bundan sonra tek başımayım. Hayatımı düzene sokmak için bir plan yapmalıyım. Yibo, mutlu değilsin biliyorum, pişmansın ama beni yıktın. Bundan sonra yıkamayacaksın. Sen bu şehirden gidene kadar uğraşacağım. Seni görmek istemiyorum kesinlikle. Bu canımı acıtacak ve hep beni itişin aklıma gelecek. Senden nefret ediyorum. Hepinizden nefret ediyorum, benim bu hale gelmeme sebep olduğunuz için.*

     Zhan yeni hayatına başka bir insan olarak başlarken, her iki evde de acı ve üzüntü odalarda dolaşıyordu.

     "Liang, ne yapacağız? Onun böyle yalnız kalmasına izin veremeyiz. İstersen herşeyi açıklayalım. Artık başka yolumuz kalmadı. Onları böyle kaybedemeyiz, çok riskli. Hem ya tek başınayken onlardan birine yakalanırsa? Çalışacağım diyor. Bu asla olmamalı Liang. Diğerleri ile konuşalım, dört yıl sonra onları kazanamayacağız. Aksine onarılmaz yaralar açıp, durumu daha kötü hale getireceğiz."

     "Bilmiyorum Yue. İnan ne yapmalıyız artık bilemiyorum. Durum çok kötüleşti. Planımız her şeyi ve onları mahvetti. Evet Lu Jin ve Juan'la Konuşmalıyız ara hemen."

                    ~~~~~~

     "Lu Jin, konuşmamız gerekiyor, acil toplanmalıyız, durum çok kötü."

     "Ne oldu Yue? Uyandı mı, iyi mi?"

     "Uyandı ve evine gitti ama çok kötü sözler söyledi, şu an bunları anlatamam. Konuşmalıyız, biz her şeyi açıklamak istiyoruz artık."

Two Universes~İki Evren~Wangxian~YizhanWhere stories live. Discover now