27. Bölüm

934 63 21
                                    

Dün evimi topattıktan sonra göndermiştim herkesi. Toplaması tam tamına dört buçuk saat sürmüştü. Her ne madar mızmızlansalar da topladılar.

Kendime güzel, protein dolu bir kahvaltı hazırladıktan sonra afiyetle yemiştim. Bulaşıkları makineye koyduktan sonra biraz hava almak için eşofman takımı giyip parka ilerledim.

Bir banka geçtiğimde temiz havayı güzelce içime çektim. Aklıma Taehyung geldi. Onunla görüntülü konuşmak istiyordum umarım açardı.

Telefonumu cebimden çıkardığım zaman sol tarafta, parkın çıkışında çığlık sesleri yükseldi. Başımı o tarafa çevirdiğimde bağıran bir çocuk gördüm.

Hemen oraya koştuğum zaman çocuğun yerde dizini tutarak ağladığını gördüm. Yanına eğilip "İyi misin neyin var?" Diye sordum sesimi kısık tutmaya çalışıp.

Çocuk bana bakıp "Düştüm ve dizim acıyor noona." Dedi ağlamaklı sesle. "Ailen nerede? Evin nerede? Hadi gidelim." Dedim ve çocuğu koltuk altından tutup ayağa kaldırdım.

Çocuk bir şey demezken ne yapacağımı bilemez şekilde etrafıma baktım. En sonunda sağdan gitmeye karar verip çocukla yavaşça yürümeye başladık.

Önden iki adam geldiği zaman çocuk aniden elimden çıkıp onların arkasına gitti. Arkadan gelen iki kişi beni tutup ağzıma bez tutmuşlardı. Ardından da koluma bir iğne saplamışlardı.

Çırpınıp kurtulmaya çalışırken adamlar sadece beni sıkıca tutup kaçmamı engelliyordu. Yedi dakikanın sonunda gözlerim kapanmaya başladığında en son hatırladığım bir arabaya bindirilmemdi.

Başımda ki şiddetli ağrıyla göz kapaklarım yavaşça hareket etmeye başladı.

Tamamen gözlerimi açtığımda oturur pozisyona geldim. Zamanı idrak ettiğim zaman hemen ayağa kalkıp etrafa baktım. Oldukça temiz, bakımlı bir odadaydım.

Bir duvar tamamen pencere ile kaplıydı. Pencereye koştum hemen. Dışarı baktığımda güneş yeni doğuyordu. Bir kaç adım geri gittim ve ormanlık alana baktım.

Arkamı döndüğümde saat aradım etrafta. Gözüm televizyonun üzerindeki dijital saate takıldı. 06:59.

Hızlı adımlarla kapıya gittim ve kilitli olacağını düşünüp hızlıca geri çektim. Kapı kilitli olmadığı için yere yapıştım tabi.

Popomu tutarken kapıdaki iki koruma bana bakıyordu. Birisi yanıma gelip, belimden tutup beni ayağa kaldırdı.

"Bırak beni!" Diye bağırdığımda koruma korkuyla bir kaç adım geri gitti ve diğerinin yanına geçti.

Şaşkınca ona bakarken odadan dışarı çıktım ve durdum. "Neredeyim ben? Burası neresi? Kim getirdi beni buraya?" Diye sordum sinirli sesimle. İkisi de cevap vermezken "Salon nerede?" Diye sordum.

"Sağ tarafta efendim." Dedi birisi eliyle sağı gösterip. Başımı sallayıp sağdan ilerlemeye başladım. Bir merdiven gördüğüm an inmeye başladım.

Merdiven direkt olarak bir salona iniyordu zaten. Temkinli adımlarla giderken kanepe de oturmuş arkası dönük birisini gördüm.

Yutkunup hızlı adımlar atmaya başladım. Oturan adam benim geldiğimi fark etmiş olacak ki ayağa kalkıp bana döndü.

Adamın yüzünü görmemle olduğum yere çivilenmiş gibi hissettim. Şaşkınlıktan gözlerimi kırpmadan ona bakıyordum.

Taehyung yavaşça yanına gelip elimi tuttu. "Güzelim?" Dedi sakin sesiyle. Diğer elinde ki sigarasını ağzına götürüp çekti içine iyice.

Transa girmiş gibiydim ve konuşamıyordum. Nihayet kendime geldiğimde sertçe yutkundum. Bunu fark eden Taehyung elimden tutup salona götürdü beni.

Beraber koltuğa oturduk ve birbirimize döndük. "Jennie, özür dilerim böyle bir şey yapmalıydım ama seni buraya ikna ederek getiremeyeceğimi de biliyordum." Dedi.

Derin bir nefes aldım. "Taehyung beni kaçırttıran sen misin?" Diye sordum dediklerini es geçerek. Gözlerimin içine baktı usulca. Sanki bir şeyler çözmeye çalışıyor gibiydi.

Nihayet gözleri parladığı zaman başını 'evet'anlamında salladı. Dudaklarımı gerip anlık yere baktım.

"Kore'ye döndüğünden haberim yoktu." Dedim ve ona sıkıca sarıldım. Sarılmama karşılık verdi ve beni kucağına çekti.

"Kore'de değiliz, Boston'dayız." Dedi. Ben yine şaşkınlıktan donarken küçük bir kıkırdama çıktı dudaklarından.

Hemen ondan ayrılıp "Nasıl Boston'dayız!? Hadi ama bu o kadar yol uyumuş olamam!" Dedim inkar edercesine ama kendim de ikna olmadım.

O ise derin bir nefes alıp yine benim içimdekileri okumaz istercesine bakmaya başladı. Bende aynı şekilde ona bakmak istiyordum ama kendini o kadar çok saklıyordu ki o izin vermedikçe hiçbir şey belli olmuyordu.

"Ailemin arkadaşlarımın haberleri yok haber verelim." Dedim uysal şekilde yine ona sarılıp. "Onların da haberleri var. Dün evine de ben gönderim onları zaten." Dedi.

Sinirle gözlerimi yumup derin nefesler almaya başladım. "Benden habersiz bir şeyler yapmanız sinirlerimi bozuyor." Dedim sert sesimle. "Gerekeni buydu Jen, ikna edemezdim seni yoksa." Dedi.

Konuşacağım sırada içeri bir koruma girip "Efendim istediğiniz adamlar depoya getirildi ve ön hazırlık yapıldı." Dedi ve eğilip gitti.

Şaşkınca Taehyung'a bakıp "Ne deposu?" Dedim. Taehyung sinirle gözlerini yumup açtı ve derin bir iç çekti.

Hala cevap vermediği zaman ayrıldım ve yanına oturdum. "Taehyung? Bu adama ne söylüyor ne deposu ne ön hazırlığı!?" Dedim sinirli bir şekilde, ki sesimdeki sinir kendini oldukça belli ediyordu.

"Jennie, bunu sana açıklayacağım söz veriyorum sadece bana zaman ver." Dedi. Şaşkınlığım daha da artarken ayağa kalktım. "Taehyung yoksa sen-" cümlemin devamı getiremedim.

Taehyung'un böyle işlere girmesi beni oldukça şaşırmıştı. Birde üstüne söylememesi...

"Jennie." Dedi oda ayağa kalkıp. Bana yaklaştığı zaman hareket etmeden onu izledim. "Jennie, sana söyleyecektim yemin ederim ki. Sadece doğru zamanı arıyordum." Dedi. Gözlerine baktığımda pişman olduğu çok belli oluyordu.

İki saniyeliğine gözlerimi yumup açtım ve sertçe yutkundum yine. "Benim odam nerede? Gidip biraz uyumak istiyorum." Dedim.

Taehyung'un gözlerinden anlık bir kırgınlık geçti ama hemen eski haline döndü. Sonra yavaşça başını salladı ve koltuğa oturdu. Bende arkamı dönüp merdivenlere ilerledim.

___________________________________________

Helooo!
Bölüm nasıldı??

Fazla vaktim yok kaçıyorummm benn

Kontrol edemiyorum yarın ederimmmm

BYEEEE!!!!

Eski - TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin