Acımasız Karamsarlık Perileri İçin Teşekkürler Nisa
"Evlenmeden olmaz, dedi." Nisa kaşlarını kaldırıp konuşmadan önce vakit kazanmak için elindeki bardağın pipetini ağzına götürdü. "Bu evliliği onun da düşündüğü anlamına gelmiyor mu?" diye devam ettim. Deniz'le yaptığımız konuşma günlerdir aklımı kurcalıyordu.
"Ya da seni oyalıyor?" Gözlerimi kırpıştırdım söylediklerinden sonra anlamaya çalışarak.
Yüzüğü almıştık. Az önce, annemle ve babamla yaptığımız görüntülü görüşmenin ardından uygun olduğunu umduğum bir şey almıştık. Aslında tek taşların hepsi bana birbirine benziyormuş gibi geliyordu. Bir noktadan sonra ayrıntıları görmeyi tamamen kaybetmiştim. Aldığım yüzüğü Deniz'in beğenmesi dışında diğer bütün isteklerim törpülenmişti.
"Nasıl oyalıyor?"
"Seninle aynı eve çıkmak istemiyor ve evliliğin de henüz ufukta görünmediğinin farkında." Masanın üzerinde duran yüzük kutusuna baktı. "Böyle seni oyalıyor."
"Tam ihtiyacım olan karamsarlık." dedim arkama yaşanırken. "Teşekkür ederim, Nisa." Omuzlarını silkti ve ben de kollarımı önümde birleştirip karton poşetin içinde duran lacivert kadifeden kutuya baktım. Elimdeyken birkaç kere düşürme tehlikesi geçirdiğim için daha güvenli olduğunu düşündüğüm masanın üzerine koymuştum.
Nisa'nın söylediklerinin doğru olmadığından adımın Akher olduğu kadar emindim. Ama insanın aşık olduğunda bazı işaretleri kaçırabildiğini de biliyordum. Acaba kaçırdığım bazı işaretler mi vardı? Deniz gerçekten evliliğin ufukta görünmediğini düşünüyor olabilir miydi?
Telefonumun ekranı aydınlanınca arayana baktım. Gördüğüm isimle beraber aniden yerimden doğrulup Nisa'nın korkmasına neden olmuştum. Sanki suç işlerken basılmış gibi acele acele telefonu cevapladım. "Alo, Deniz?"
Karşıdan gelen ses anlamadığım bir şekilde soru doluydu. "Akher? Sesin niye öyle çıkıyor? Neredesin?"
O zaman nefes nefese olduğumu fark ettim. Nisa kısık sesle "Sakin ol biraz." dedi ama Deniz onu duymuştu. "Nisa mı o?" diye sordu bu sefer.
"Evet." dedim daha normal olduğunu umduğum bir ses tonuyla. "Koşuyorduk." Nisa gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve ben daha çok panikledim.
"Koşuyor muydunuz?"
Sorularını tamamen görmezden gelip paniğin de etkisiyle ben ona bir soru sordum. "Oyalıyor musun sen beni?"
Karşı tarafta karmaşık bir sessizlik olduğunda panik artık boynuma kadar tırmanmıştı. "Oyalamıyorumdur umarım." Hecelerin arasına koyduğu boşluklardan olayı anlamaya çalıştığını fark ettim. Her an kendimi ele verebilirmiş gibi hissediyordum o yüzden "Oyalıyorsun!" diye çıkıştım. "Yetişmemiz gerek, geç kaldık. Seni sonra ararım." Telefonu açtığımdan daha acele kapattım.
Karşımda oturan Nisa bana umutsuz vakaymışım gibi bakıyordu. Ve ben de tam olarak öyle hissediyordum. "Yüzüğü aldığımızdan beri daha gerginsin." dedi yarı güler bir halde. "Teklife kadar iyi olacak mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Aşk - 2
Teen Fiction"İkimiz de yalnızken tersiz ya hani, birlikte düz olalım mı?" Böyle dersem Deniz'in beni düzleme ihtimali vardı...