1.

873 38 27
                                    

Lüks ve parlayan mermerin üzerinde yankılanan siyah süet topuklu ayakkabımın tok sesiyle birlikte ilk kez gelmiş olduğum şirketin içinde ilerliyordum. Şık giyimli birkaç insanın ukala bakışları üzerimdeyken anksiyetem ile büyük bir mücadele içerisine girmemek elde değildi. Yine de umursamaz tavırları takınmış bir biçimde yürümeye çalışıyordum.

Asansörleri de geçtiğimde, uzun, beyaz renginde bir masa ve bu masanın arkasında cam plakada kocaman yazan 'Information' yazısını gördüm. Bu koca şirketin içinde bir an kaybolacağımı düşünmüştüm. Masaya ilerlediğimde, masanın arka tarafında kalan üç beyaz gömlekli kadından biri bana döndü. Üzerimdeki gömlekle birlikte, karşımdaki üç kadınla pişti olmayı sıyırıp geçmiştim. Gömleğim satendi ve bej rengindeydi.

"Size nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu, bana birkaç saniyedir bakan sekreter kadın. "Ben Toprak Ekim ile görüşmek için gelmiştim." dedim. Geriliyordum. Karşısındaki kocaman monitörlü masaüstü bilgisayara döndü ve "İsminizi öğrenebilir miyim?" diyerek beni cevapladı kadın. "Firuze Firdevs." Kadın klavyenin tuşlarını hızla tuşladı. Bir yandan da "Randevunuz var mıydı?" diye sordu. "Hayır." dedim. Kadın kaşlarını çatarak bana döndü. "Randevusuz nasıl konuşmayı planlıyorsunuz hanımefendi?" diye sordu. Kadının kaba bir ifadeyle söylediği cümlesinden sonra, gerginliğim istemsizce artmaya başlamıştı. "Ben Atalan Holding'in organizasyon departmanı üyesiyim." diyerek kendimi açıklamaya çalıştım. "Ay sonunda olacak ortak organizasyon için görüşme yapmaya geldim. Ceo Buğra Atalan tarafından gönderildim."

Kadın "Baştan bunu açıklaman gerekirdi." diyerek tekrardan bilgisayarına döndü. Birkaç şey yazdıktan sonra bana döndü ve "57. kata çıkacaksın. Koridordaki sekreter ile görüşüp randevu al." dedi. Başımı olumlu anlamda salladım ve "Teşekkürler." diyerek asansörlerin önüne doğru ilerledim. Karşımdaki gri kapılı dört asansörün yanındaki tuşları sırasıyla inceledim. Zemine en yakın katta olan, yani o da 18. kattaydı ancak yine de en yakındı, asansörün önünde durdum.

Asansör dört farklı katta durduktan sonra zemin kata ulaştığında, sürgülü gri kapı yavaşça açıldı ve içerideki tahminen on kişi büyük asansörün içinden, bazıları aceleci bazıları ise oldukça yavaş adımlar ile çıktı. Asansör tamamen boşaldığında içeri girdim ve 60 kata kadar olan tuşlardan 57'yi tuşladım.

Asansörün kapısı kapandığında arkamdaki cama döndüm. Asansör yukarı çıkmaya başladı ve binalar teker teker küçülmeye başladılar. Tek dileğim asansörün tek seferde istediğim kata çıkmasıydı. Burada fazla vakit öldürmek istemiyordum.

Ve Tanrı bana merhamet etmediğini bir kez daha kanıtlarcasına mesaj gönderiyor gibiydi zira asansör 21. katta durmuştu. Kapıya döndüğümde takım elbiseli bir adam ve diz kapaklarına kadar uzanan beyaz elbiseli kadın sohbet ederek içeri girdiler. Tekrardan bakışlarımı cama çevirdim.

Asansör birkaç kez daha durduktan sonra nihai hedefime ulaşarak asansörden çıkmayı başarmıştım. Asansörün durduğu katlara nazaran bu kat çok daha farklıydı. beyaz ve antrasit renkleriyle birlikte kocaman altın sarısı avizeler vardı. Koridorda ilerlemeye devam ederken, bir an önce buradan çıkıp evime gidebilmek için etrafı incelemeyi kesmeliydim. Saniyeler sonra gördüğüm sekreterin siyah, büyük ve uzun masasına doğru ilerledim.

Kadının bakışları beni bulduğunda gülümsedim ve gergin görünmemek adına çabaladım. "Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu sekreter. "Toprak Bey ile görüşmeye geldim." diyerek cevapladım kadını. "Adınızı ve soyadınızı alabilir miyim?" Sekreterin sorusu üzerine, aşağıda yaşadığım olayın etkisiyle "Atalan Holding adına geldim." dedim. "Bir dakika kadar bekleteceğim." Sekreter bilgisayarı ile uğraşmaya başladığında etrafı birkaç saniyelik bakışlarımla süzmeye başladım. Kendi katını özel olarak daha şık yapması ilgimi çekmişti. "Fevziye Firuze Firdevs, doğru mu?" Adımı tekrarladığında başımı olumlu anlamda salladım. "Eveet..." diye mırıldandı sekreter. Bir yandan da baş parmağı dudaklarının üzerinde, düşünür gibi bir haldeydi. "Saat 6'da randevunuz olduğu doğru ancak Toprak Bey şu an toplantıda." Sağ kolumu kaldırdım ve kolumdaki kahverengi derili saatime göz gezdirdim. Saat 17:55 idi. "Biraz bekleyebilirim." dedim. Aslında hiç de bekleyecek bir durumda değildim. Bir an önce evime gitmeyi umuyordum ancak 11 gündür bu randevuyu bekliyordum. Bu sebepten kalacaktım.

playing dangerous // henry cavill.Where stories live. Discover now