19 - Efsaneye göre... (M!)

497 39 87
                                    

Selamlar.

Fici okuyan insan sayısı artıyor git gide.

Ama nasıl hoşuma gidiyor anlatamam.

Her neyse, umarım daha fazla yorum ve oy gelir de kitap iyice yayılır canlarım.

Bu bölüm uyuma yeri ve bir-iki anı haricinde tamamen cinsellik içeriyor. Ona göre bölümü atlayabilirsiniz sanırım.

Lütfen yorum yapmayı eksik etmeyin, okudukça mutlu oluyorum.

Sizi sevmekteyim. İyi okumalar.

Araba yolculuğumuz sessiz, el ele geçti. Jungkook arabayı sürmekte zorlansa da bir şekilde bırakmadı elimi.

İndiğimizde de yanıma gelmesi kısa sürmüştü. Annemle babamın eski evi artık bizimdi çünkü benim artık ne annem ne de babam vardı. Hayatımdaki tek ailem elimi tutan adamdı.

Evimize girdiğimizde üstümdeki burnumdan akan kana bulanmış ve kurumuş ceketi çıkardım. Onu askılığa asarken Jungkook kendi deri ceketini çoktan çıkarıp asmış, kolunu olması gereken yere, belime sarmıştı.

Elimi koluna yaslayıp ona döndüm. Burun buruna gelmiştik böylece. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan gülümsedim, gülümseyişim kıkırtıya dönüşmüştü ellerim omzuna yakın bir yerde, göğsünün üst taraflarında meskenini korurken.

"Nasıl da cilve yapıyorsun gülerken. Bilerek mi yapıyorsun, hoşuma gittiğini biliyorsun ve bu yüzden mi yapıyorsun?" Beni gülüşümden öptü. "Böyle kıkırdadığında aklımı başımdan alıyorsun."

Kolları hala belimde kemer görevi görüyordu. Bense adımlarımı adımlarına uydurmuştum. Sırtım az önce eve girdiğimiz ve kapattığımız kapıyla buluştuğunda gözlerine çekinmeden baktım doğrudan. "Bitiyorsun bana."

Bir eliyle yüzümün önüne düşen saçlarımı geriye attı ve onu geri belime sarıp bedenlerimizi iyice yaklaştırdı. "Bitiyorum sana."

Dudaklarımızı bu defa ben birleştirdim. Birbirimiz üstünde dinlendik yeniden. Bunu tekrar tekrar yapmak istiyordum. Çoğu şeyin aksine bu birkaç saniyelik olay beni gerçekten rahatlatıyor, dinlendiriyordu. Ama ayrıldığımız an iş bitiyordu gözümde. O eski, her şeyi unutmuş olma huzursuzluğum doluyordu içime.

Ancak o bizi ayırmadı. Dudaklarımız birbiri üstündeyken derince bir nefes çekti içine. Öpüşürken kaybettiği nefesini dudaklarımızı ayırmadan yenilemiş oldu. Hemen ardından oynatmaya başladı kiraz rengi, bal tatlı dudakları.

Ben de ona karşılık verdim. Bu konuda asla gecikemezdim. Yoğun öpüşleri dilime temas etmeye başladığında kolları arasında titredim. Kendi dilimi korkakça çıkarmış, diliyle buluşturmuştum. Böylece salyalarımız karışmıştı birbirine.

Belimi daha sıkı tuttu. Dengemi yitirdiğimi anlamış olmalıydı ki bunu yaptı. Ben de boynuna daha sıkı sarıldım. Şu an beni bıraksaydı yeri boylardım. Ama bırakmaya niyeti yokmuş gibi tutuyor, bırakmaya niyeti yokmuş gibi öpüyordu beni.

Evin girişindeki ıslak sesler, dillerimizden ve birbirini öpüp duran dudaklarımızdan geliyordu. Bu sesler girişten odamıza doğru ilerlemeye başlayan bize eşlik etti tabii.

Ellerim sevgilimin saçlarının arasında geziniyordu, o ise benim belimi elleri arasında sıkıyor, hassas etimi morartıyordu.

"Ah... yavaş." Bir an fazla sıktığı için dudaklarının üstünde mırıldandım. O ise dudaklarım üstünde sırıttı.  Buna karşılık ben de saçlarını hafifçe çekiştirmiştim.

Koparılmış Papatya. | taekook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin