BİTMEYEN YAĞMUR

25 8 2
                                    

Ekip kuzeye ilerledikçe yağmur şiddetini arttırmıştı. Angelica ve Stephan'ın bitmek bilmeyen tartışmaları ve karışmak istemese de ara sıra aralarını yapmaya çalışan North, Alaska sınırlarına giriş yaptıklarında Stephan'ın denetiminde olan askeri helikopterinin daha fazla bu yağmurda ilerlemesinin tehlikeli olabileceğini biliyordu. 

''Yedi numaralı ekipten sesleniyorum. Dylan orada mısın?'' diye seslendi North.

''Seni duyuyorum North'' diye seslendi Dylan.

''Yağmur gittikçe şiddetini arttırıyor, devam etmemiz mümkün değil gibi, alçalarak inebileceğimiz arazi bulmayı planlıyorum. Diğer ekiplerde durum ne?''

''Kahretsin ki ekvator da dahil her yerde durum aynı North! Bilim insanları sel felaketi ile burun buruna gelebileceğimizi söylüyor. Kendinize okyanustan, denizlerden uzak yüksek bir yer bulun geçici konaklama alanı olarak. Bir an önce harekete geçin'' diyerek North'u uyardı Dylan. 

North sıkıntıyla derin bir nefes vererek, bu görevin tahmin ettikleri kadar kolay olmayacağını anladı. Yağmurun kaç gün süreceğini bilmiyorlardı. Kendilerine güvenli bir barınak bulmaları mecburiydi. 

North oturduğu yerden kalkarak kokpite doğru başını uzattı, ''Alçalıyoruz Stephan, helikopteri gözüne kestirdiğin ilk alana indir'' dedi.

''Şükürler olsun, daha fazla bu türbülansa katlanamayacaktım'' dedi Angelica.

''Tamam kaptan'' dedi Stephan sonra dönüp Angelica' ya göz kırparak ''Yine bana laf atmadın değil mi güzelim?'' diye sordu. 

Angelica gözlerini devirip başını koltuğa yaslarken, Stephan çoktan helikopteri alçaltmaya başlamıştı. 

O sırada tüm yolculuk boyunca sessizce laptop 'unda bölge taramaları yapan İsmet hareketlendi. 

''North buraya bakmalısın!'' dedi heyecanla.

North kafasını kokpitten çekerek İsmet'in laptop'unun ekranına dikti gözlerini. Ekranda turuncu yuvarlak bir alan içerisinde bölgenin coğrafi haritası yer alıyordu. Dikkatlerini çeken şey ise o turuncu alanın batısında bir gölün çok yakınında küçük yeşil bir kare oluşuydu. 

''Şurada yaşayan biri var, bu yolculuk boyunca aldığımız ilk sinyal!'' dedi İsmet. 

North gördüğünü belirtircesine kafa sallarken, olası bir sel felaketinde özellikle de göl kenarında ki birini belirsizliğe terk edemeyeceklerini düşünüyordu.

''İniş yaptığımızda bize olan mesafesini ölçebilir misin?'' diye sordu İsmet'e. 

''Hemen çalışmasına başlıyorum'' diyerek onu onayladı İsmet. 

North bir süre düşündükten sonra ekibe seslendi.

''İniş yaptığımızda önceliğimiz yüksekte güvenli bir yerleşim alanı bulmak olacak ama önce yağmurla birlikte tehlikeli olabilecek bir bölgede varlığını tespit ettiğimiz birini uyarmamız, bize katılmasına ikna etmemiz gerek. Bunun için belki kendi canımızı tehlikeye atacağız, riske girmek istemeyen varsa güvenli bir bölge aramayı tercih edebilir'' dedi North.

''Ben varım'' dedi İsmet.

''Ben de geliyorum'' dedi Angelica.

''Lanet olsun, beni de say'' dedi Stephan. 

Böylelikle ekip dağılmadan ama bireysel tercihleriyle riskli sayılabilecek bir girişimi onaylamış oldu.

Stephan alçalışa geçtikten çok kısa bir süre sonra eski bir havaalanından kalma kulenin döner ışıklarını fark etmişti. Umut vermemek için ekibe bilgi aktarımı yapmadan çok uzak bir mesafe olmadığı için bu piste inmeyi deneyecekti. Havaalanının pistine inmeye başladığında ekip muhabbeti keserek, kemerlerini bağladı.

''Hey Stephan gözünden kaçmamış dostum'' diyerek seslendi North havaalanını keşfetmesine atıfta bulunarak.

Stephan gülümserken North devam etti ''İsmet hangi bölgedeyiz?''

İsmet laptop da haritayı daha da büyüterek bulunduğu konumu seçebildi. ''Northway Havaalanı'' 

''Harika! Gölün uzaklığı ne?'' diye yaşam alanı buldukları bölgeden bahsetti.

''Dostum bu lanet olası yerde yüzlerce göl var'' dedi Stephan, kokpitten gördüğü kadarını dile getirirken. 

Neyse ki İsmet hangi gölden bahsettiklerini biliyordu. Bir kaç saniyenin ardından cevapladı.

''Üç buçuk kilometre, ayrıca dümdüz olmasa da yakınına giden ana yol var.''

'Helikopterin tekerleklerinin pist ile buluşması ile birlikte ekip büyük bir rahatlama yaşamıştı. Angelica haricinde kimse dile getirmemiş olsa da bu yağmurda helikopter yolculuğu hepsini korkutmuştu. 

Uçuşu bitiren Stephan pervaneleri de durdurduğunda ortalık sessizliğe bürünmüştü. 

''Şimdi ayrılarak arazi araçları arayalım, iki aracımız olsa iyi olur fazla vaktimiz olmayabilir, sağlam arazi aracı bulan haber etsin, tekrar burada toplanıp yola koyulalım'' diye planından bahsetti North. Herkes onu onaylayarak, eskiden havaalanı olarak kullanılmış şimdilerde sessiz bu bölgede arayışa başladılar. 

Yaklaşık yarım saattir bölgeyi arıyorlardı. İlk sonuç Angelica' dan geldi.

Ekibi görüntülü arayan Angelica ''Bakın millet size güzel bebekler buldum'' diyerek telefonunun kamerasından bulduğu eski askeri arazi araçlarını gösterdi. ''Havaalanının kuzeyinde ki depodayım gelinde şu araçların durumunu kontrol edelim'' diye ekledi. 

''Ben de bu bebekleri buldum'' diyerek havaalanının eskiden güvenlik olarak kullanılmış bir odasını gösterdi Stephan. Gösterdiği oda çeşit çeşit silahlar ile doluydu. ''Senin bölgene yakınım bunlardan bir kaçını kapıp geliyorum'' Angelica kamerada gözlerini devirirken İsmet söze girdi.

''Burada da yakıt var bize lazım olan kadarını alalım'' diyen İsmet eski benzin istasyonu bulmuştu. Bir yandan konuşurken bir yandan ekip ile konumunu paylaşmıştı bile.

''Süpersiniz çocuklar, Angelica ve Stephan çalışır durumda olan iki aracı bize doğru getirin, helikopterdekileri ve bulduklarımızı depolayıp bir an önce yola çıkalım'' dedi North. O da havaalanının kule kayıtlarını bulmuştu ve işlerine yarayacak bilgiler olabilir diye onları bir çantaya doldurmuştu bile. 

On beş dakika içinde ekip iki arazi aracı ile toparlanmış, İsmet ve North bir arabada Stephan ve Angelica diğer arabada olacak şekilde yola çıkmışlardı...

BİR ASIR SONRAWhere stories live. Discover now