4.bölüm.

532 234 261
                                    

Bana sorulan soruların hepsini yanıtlıya bilmiştim ama içeri girdiğimden beri tek kelime bile etmeyen öğretmen sadece verdiğim cevabları dikkatlice dinliyordu.Belkide o kadar abartılıcak kadar kötü bir insan değildi.

"Sence bir liderin görevi nelerdir?"

Galiba erken konuşmuştum çünkü başlıyorduk ve bana ilk sorusunu sormuştu.Kafamı ona taraf dönüp verdiği soruyu yanıtladım.

"İşletme ile ilgili misyon belirlemek ve vizyon oluşturmak
İşletme ile ilgili amaç ve hedefleri saptamak,
Planlama yapmak,
Takım kurmak,
Karar vermek,
Sorun çözmek,
Değişimi yönetmek,
Motivasyonu arttırmak...."

Hızlıca verdiğim yanıtlara karşı tek kelime etmeden sadece dinlemişti. Hoseok sa yüzünde ki gülümsemeyle bana bakıyordu belliki doğru yanıtlamıştım.Bu soruya tepki göstermeden başka bir soru yöneltti.

"Peki bir askerin görevleri nelerdir?"
evet sorduğu sorunun cevabını biliyordum fakat nedense fazla heyecan yapmıştım ama kendimi toparlayıp sorusunu yanıtladım.

"Asker; orduda görevli, erden mareşale kadar rütbeye sahip kişi. Askerlik yükümlülüğü altına giren şahıslar (erbaş ve er) ile özel yasalarla silahlı kuvvetlere katılan ve resmî bir kıyafet taşıyan kişilerdir. Askerlerin aslî görevi ülkelerinin topraklarını iç ve dış tehditlere karşı savunmaktır.
Ayrıca askerler, aslî vazifelerinin yanı sıra - ihtiyaca bağlı olarak- arama-kurtarma, tıbbi yardım, yangın söndürme, asayişi sağlama ve mesleki eğitim gibi oldukça geniş bir yelpazedeki görevleri de yerine getirebilirler"

Yine ilk sorudaki gibi sadece dinlemiş ve karşısındaki kağıta bir şeyler yazmıştı.

" Sen ne için geldin burada okumak amacın ne....?"

Bu soruyu beklemiyordum işte sesli bir şekilde yutkunmamak için kendimi zor tutuyorudum.Gözlerimi diktiğim yerden gözlerine çıkardım.

"Ben şey.....ben de  ülkemi dışarı saldırılardan korumak için iyi bir asker olmak istiyorum."

Tabi doğrusu bu değildi ne asker olmak umrumdaydı ne de KMA nın öğrencisi olmak sadece babamın intikamı için gelmiştim buraya.
Kafasını sağa sola sallayıp yerinde dikleşerek arkasına yaslandı tek kaşını kaldırıp.

"Sence askerlikte ilk önce ne önemlidir?"
Biraz düşündükten sonra sorusunu yanıtladım.

"Dürüstlük ve saygı"
Verdiğim yanıtla pekde memnun olmamış gibi yüzünü garip bir ifade aldı.

"Yalnış...!"
Aniden söylediği şeyle yüzüne daha da dikkatle bakmaya başladım ve bir kere daha düşünüp yeniden cevapladım.
"Ülkeye bağlılık"

Yine aynı soğuklukla sorumun yalnış olduğunu daha sonraysa soruların bitdiğini ve çıkıp dışarıda beklemem gerektiğini söyledi.Yaklaşık bir saat sonra cevaplar açıklanacaktı,odadan kendimi adeta dışarı attım Ji hoon koşarak yanıma geldi.

"Nasıl geçti? Geçe bilicek misin?"
Yönelttiği sorulara karşı sadece kafamı bilmiyorum anlamında sallayarak omuzlarımı silkmiştim.

Ji hoonda girip çıkmıştı ve şimdi ayakta bir o tarafa bir bu tarafa dönüp duruyordu. Salondaki herkes onun gibiydi çünkü içeri giren herkes gülerek girip yüzü asık bir şekilde çıkıyordu. Şu suratsız adam yüzünden moralim içeriden her çıkanın yüzünü gördükce daha  da bozuluyordu.

İçeriden Hoseok ve diğer öğretmenlerin çıkmasıyla yine vücudumu bir korku kapladı.Bu sefer salona bir kaç adam daha girmişti bunlardan biri suratsız komutanın yanına gidip kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonraysa hepsiyle  konuşup kürsüye geçerek konuşmaya başladı.
  
   Onunda yüzü burada olan diğer hocalar gibi çok yakışıklıydı.Uzun boylu beyaz tenli ve çok güzel büyük gözleri vardı gözleri bir geğik gözüne benziyordu ama içi yüzü kadar güzel değildi galiba çünkü içeri girdiğinden beri etrafa soğuk bakışlar atıyordu.

Revenge (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now