13.

1.8K 135 29
                                    

Hellü ben geldim diğer bölüm çok beğenilmiş😤 bu bölümü biraz zor yazdım çünkü save me okudum🥹 son 2 bölüm kalmıştı zaten neyse eğer jungkooku komaya sokmamı istemiyorsanız oy verin😏💩
Neyseee hadfi bölümeee


Taehyung jungkookun dediği gibi saklanmıştı şöminenin arkasına geçip kulaklarını sıkı bir şekilde küçük elleriyle kapatmıştı jungkook dışardan gelen seslere aldanmıyordu ceketinin cebinden sigarasını ve çakmağını çıkarttı
"Efendim sanırım burdalar"
"AÇIN O ZAMAN KAPIYI" bagırarak konuşan adamın sesi adeta kulları çınlatıyordu kapıya uygulanan baskıyı umursamadan oturdu sandalyesine ve sigarasını çıkarıp dudaklarına götürdü tam yakıcakken kapı açılmıştı

Jungkook sandelyesinden kalkıp dudaklarındaki sigarayla beraber sırıtmıştı "vayyy bogum bey uzun zaman oldu" karşısındaki adam taehyung eski sahibiydi bogum. O da jungkook gibi sırıttı.

"Pekte uzun olduğu söylenemez jeon jungkook" jungkook karşısındaki adama sigarayı ve paketini uzattı

"Hala bir piçe benziyorsun bogum"

dedi ve yanmayan çakmağı alev almıştı sigarasını yakıp derin bir nefes çekti içine. "sohbet etmek için gelmedim jeon taehyung nerde" jungkook sigarasının dumanını boguma doğru üflemişti.

"Bilmem" diyip omuz sirkmişti umursamaz tavırları bogumu sinirlendirirken "eğer taehyung vermezsen-" yarıda kalmıştı bogumun çümlesi "nolur ah babanamı söylersin bogum her zamanki gibi " bogum delirmiş gibi gülüyordu yanında iki koruma vardı korumalardan biri jungkooka göz kırpmasıyla jungkook ciddileşmiştı "hakkında hapis cezası duydum noldu çıktınmı" diyip alaycı gülmüştü.

"Paranın gücü jeon" diyip adamlarına işaret vermişti adamlar jungkookun kolundan tutarak yerde diz üstü durmasını sağlamıştı bogum jungkookun ağzındaki sigarayı alıp yere atmıştı üstüne bir de siyah ayakkabısıyla beyaz halıda sigarayı ezmişti "hiç değişmemişsin bogum"

"KES TALAVRAYI JEON" bu sefer jungkookun kafasına silah dayamıştı jungkook ona dik dik bakarken.

"seni gebertmek istiyorum seni ve ailedeki herkesi annenin neden öldüğüne şaşırmamalı aynı onun gibi sinir bozucusun taehyungu ne hakla elimden alırsın onu ben yetiştirdim ben büyüttüm BEN YAPTIM HERŞEYİ JEON " bogum nefes alarak cümlesine devam etmişti "ona silah dersleri verdim onu geliştirdim ama beni ihbar ettin onda hep gözün vardı onu benden aldın" jungkook alayla gülmüştü ve yandaki elemana bakmıştı "sen hastasın bogum" bogum silahın tetiğini çekmesiyle çıkan sen taehyungu harekete geçirmek istemişti bir an ordan çıkıp jungkooka sarılmak istemişti

"TAEHYUNG BURDASIN BİLİYORUM...Eğer çıkmazsan değerli jungkookunu öldürümm" bogum taehyung hassas yerinden vurmuştu ne yapmalıydı çıkmalımıydı yoksa orda durmalımıydı jungkook içindi herşey.

Taehyung yavaşça saklandığı yerden çıkmıştı küçük ve yavaş adımlarla bogumun görüş alanına girmişti

"Biliyordum "
korumalardan birine silah verip taehyungun yanına adımlamıştı her adımında çıkan o ses içini ürpertmişti küçük melezin.

Melezin yanına gidip eğilmişti parmaklarını taehyungun küçük yanaklarında gezdiriyordu jungkook arkadan onları izlerken namjoon gil çoktan gelmişti bile "hiç değişmemişsin taehyung" birden bogumun korumalarından biri diğer korumaları dövmeye başlamıştı Jungkook sırıtıp diz çöktüğü yerden ayaklanıp bileklerini eliyle ovalıyordu bogum olayları hayretle izlerken "hain olduğunu biliyodum Hoseok"

hoseok omuz sirkerek dudaklarını kıvırmıştı yanındaki namjoona bakıp gülmüştü evet bu planın bir parçasıydı jungkookun olacaklardan haberi vardı bogum belindeki silahı çıkarıp taehyungun kafasına dayamıştı ve kapının ağzına gitmişti "madem taehyungu çok seviyorsunuz" silahın tetiğini çekip sırıtmıştı bogum küçük melez korkudan akan göz yaşlarına hakim olamıyordu sulu kahve rengi gözlerle jungkooka bakıyodu yüzünden süzülen yaşlar yere damlarken bogum taehyung saçlarından kavrayıp yüzünü jungkook doğru döndermişti "bak şu surata jeon" diyip sırıtmıştı

Jungkookun adamları birden silahlarını kaldırmıştı jungkook indirimleri için eliyle  emir vermişti "bogum karşında küçük jungkook yok"

bogum gülerek cevap vermişti "ah jeon sen hağla babanın köpegisin bunu biliyorsun demi hağla karşımda o korkak titreyen küçük jeonu görüyorum sana yaptıklarımı çabuk unuttun-" bogum kafasına yediği darbe yüzünden yere yıkılmıştı bu yoongiydi gözündeki alevi herkez görüyoru jiminin koltuk değneği ile vurmuştu boguma sinirinden birde yerde yapıştırmıştı boguma taehyung olayların etkisiyle hemen koşup jungkooka sarılmış.

Jungkook'dan:
Taehyung gelip bana sarılmıştı hemen onu kucağıma alıp kokusunu içime çektim yumuşak saçlarını okşayıp öpücükler kondurdum bogumun çektiği  saçlar onu öldüreceğim diye geçirdim içimden

"geçti küçükgüm geçti bak korkma ben burdayım" parmaklarıyla göz yaşlarıni sildim.

herkez bizim etrafımızdaydı namjoon bogumun nefes alıp almadığını kontrol ediyordu hoseok adamlarına emir veriyordu jimin yoongiye yavşıyordu jin ise arabada bekliyordu taehyung kucakladığım gibi odadan çıktım bacaklarını belime kollarını ise boynuma dolamıştı burnunu tişörtüme sürüyordu kuş gibi hafifti.

Merdivenlerden yavaşça çıkıyordum etrafta kan izleri vardı ve kokusu içeriye sinmişti burdan gitmemiz lazımdı evden cıktım ve arabaya bindim kucağındaki taehyungu yan koltuğa oturttum.

Bir süre sessiz bir şekilde araba kullanmıştım tae esneyip duruyordu varış noktamıza geldiğimizde navigasyon durmuştu burası babamın beni terk ettiği kanyondu ne zaman gelsem aynı manzara vardı bir süre arabada bekledim ve dışarıyı izledim sonra arabadan indim.

Ben indikten sonra taehyung yarı uykulu halinden çıkmıştı bagajı açıp yere sermek için birşeyler aramıştım "işte burda"

piknik örtüsünü alıp taehyung yanına gitti kapısını narince açtım korksun istemiyordum açtıktan sonra elimi uzattım oda elimden tutunca gülümsedim o bir melek gibiydi bana bahşedilen bir nimet kadar güzeldi. Kızarmış kahverengi gözlerle bakıyordu bana beraber yürüdük yaşlı ağacın yanına kadar bu ağacın yanında Ağlamıştım ben derdimi anlatmıştım.

Örtüyü yere serdim ve taehyung oturmuştu bile bense kafamı onun minik dizlerine koymuştum "yıldızlar çok güzel taehyung ama sen daha güzelsin" azımdan kaçıvermişti birden.

Kafamı kaldırıp onun yüzüne bakıyordum o ise birden eğilip dudakların dudaklarıma kapamıştı omzumun ağrısını umursamadan karsılık vermiştim ona .Dudaklarının sıcaklığını hissediyordum o yumuşak hafif pembe dudakları küçük bir öpücük olmasına rağmen kalbim çarpıyordu dudaklarını dudaklarımdan ayırmıştı ve meltem rüzgarlarına bırakmıştı

"Taehyungu kurtardığın için ödül öpücüğü" diyip gülmüştü büyülenmiş gibi onu izliyordum orda anlamıştım
ona aşık olduğumu

My Little LaydiWhere stories live. Discover now