31: hocam elinizdeki bıçağı bırakır mısınız lütfen

6.7K 1.1K 848
                                    

evet arkadaslar bolum sayısına gulmekten yazmaya bı turlu baslayamadım evet

(♡)

"sana inanamıyorum gerçekten!"

jisung ses tonunu ayarlayamayarak yanına hızla oturan adama çevirdi bakışlarını. minho bir şekilde seungmin'i arka tarafa yollamayı başarmış ve jisung'un yanındaki yerini kapmıştı.

"bağırma, insanlar bize bakıyor."

rahatlıkla sırtını arkaya doğru yaslarken gülümsedi ve gözlerini kapattı yavaşça. evet, tartışmışlardı fakat yanına geldiği ilk an buna devam etmek gibi bir hata yapmayacaktı. tekrardan moral bozmaya gerek yoktu, nasıl olsa bir şekilde hallederlerdi çünkü ikisi de birbirini seviyordu.

"sakın beni rahatsız etme, uyuyacağım." diye mırıldandı jisung arkasına yaslanırken. bir yandan da kulaklığının dolaşıklığını çözmeye çalışıyordu.

"gözleri kapalı olan benim, asıl sen beni rahatsız etme."

minho dalga geçer gibi konuştuğunda jisung daha da öfkelenip yanında duran kolu kavradı sertçe. "ısırırım bak seni."

büyük bir ciddiyetle söylediği şey karşısında minho da yüzünü jisung'a yaklaştırıp fısıldayarak konuştu. "denesene, mutlu olurum."

"pis insan. mazoşist. uzak dur benden."

jisung duraklayarak kurduğu cümlelerden sonra kendini sağındaki pencereye yaklaştırırken minho da ondan uzakta kalmayı kendine yakıştıramadı ve başını tam yanında duran omuza yerleştirip gözünü kapatmaya devam etti.

jisung ani temas ile nefesini tutsa da minho'nun eli onu sakinleştirmek için çoktan bacağına ulaşmıştı.

"uyuyacak mısın cidden?" diye yakındı sessizce ama düzgün bir cevap yerine aldığı tek şey kesik mırıldanmalardı.

ağzının içinde gülüp kafasını cama çevirdi ve söylenmeyi de ihmal etmedi. "şapşal rehberlikçi."

&

"hocam uyanır mısınız artık lan?!"

seungmin yürüyor olmasına rağmen uyur gezer gibi sallanan adama seslendi tekrardan. "aloo chan hocam, ayılın lütfen."

"uyanığım! changbin!"

chan yanında bulamadığı changbin'i ileride hızlı hızlı yürürken görünce sakinleşip gülümsedi. "tamam, yok bir şey."

felix ve jeongin de en arkada, kol kola girmiş bir şekilde yürürken bulundukları duruma söylenmeden edemiyorlardı.

"uçak çok rahatsızdı, ağlayacağım şimdi."

jisung, felix'in saçını çekiştirip dudaklarını büzdü sinirli bir şekilde. "deme öyle deme, yolumuzu hayırsızlaştırıyorsun."

"burası mı?"

seungmin elindeki telefondan baktığı haritayı kapatıp kafasını kaldırdı ve karşısında dikildikleri evi gösterdi arkasındakilere. herkes odağını oraya verdiğinde jisung'un onaylaması ortamın tam bir aksiyon havasına dönüşmesini sağlamıştı bile.

"şimdi," dedi jisung ciddi bir şekilde. "jeongin, sen çuval ve maskeni hazırla. seungmin, uyku ilacını çantandan çıkar ve kapıyı çalmaya hazırlan. minho ve seo, kiralık araba için bu caddenin arkasındaki dükkana gidin. felix sen benimle arabada bekle ve chan hoca- hocam elinizdeki bıçağı bırakır mısınız lütfen?"

chan kenarda ilgilendiği bıçağı herkesin ona bakmasıyla birlikte geri cebine koyarken gözlerini devirdi bıkkınlıkla. "bu da mı serbest değil canım?"

young & dumb ✓Where stories live. Discover now